Büyükada tutuklamalarının ardından Türkiye'ye ilişkin sert ifadeler kullanan Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, "Türkiye'ye şimdiye kadar çok sabır gösterdik. İlişkilere böyle devam edemeyiz. Ayrıca Türkiye tehditlerini sürdürdüğü sürece Alman yatırımcılara Türkiye'ye yatırım yapın nasıl deriz?" ifadelerini kullandı. Almanya-Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin yalnızca yatırımların değil Almanya'dan gelen turist sayısındaki olası düşüşle de ciddi zarar görebilir. Zira, Alman Bakan Türkiye'ye seyahat edecek Alman vatandaşlarını, "dikkatli olmaları" ve seyahatlerini "olası bir tutuklanma riski sebebiyle" Alman elçiliklerine bildirmelerinin gerekli olduğu belirtti.
‘ALMANYA KRİZİN PEŞİNİ BIRAKACAK GİBİ DEĞİL'
Peki, incelme noktasında olan Türkiye-Almanya ilişkileri ne yöne evrilir? Taraflar arasında gerilim artarsa, sonuçları neler olur? Konuyu Sputnik muhabiri Elif Sudagezer'e değerlendiren Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Başkan Yardımcısı Emekli Büyükelçi Murat Bilhan'a göre krizin tırmanması olası ve bu iki tarafa büyük zarar verecek nitelikte.
Gerginliğin Alman Parlamentosunun ‘soykırım' kararıyla başladığına işaret eden Bilhan "Berlin'in Türkiye'de soykırım olayını onayla tasdik etmesi, Türk- Alman ilişkiler ağır bir darbe vurdu. Bu gerilim, bu olayın ardından bu kadar hızlı şekilde tırmanışa geçti. Evvela İncirlik Üssü meselesi, sonra da Konya'daki NATO üssü ziyaretinde yaşanan anlaşmazlık. Türk hükümeti bir noktada Almanya'ya yönelik ‘misliye mukabele' gibi bir diplomatik tutum içine girdi. Bu tutumun neticeleri menfi oldu. Oldu ve olmaya devam ediyor. Bugün Sigmar Gabriel'in de açıklamalarından görüyoruz ki Alman Hükümeti de bu konuyu bu şekilde bırakmayacak" dedi.
Türkiye ve Almanya arasındaki krizin orada yaşayan Türk vatandaşlarına yönelik olumsuz etkisine işaret eden Bilhan "Hele ki Almanya'daki Eylül seçimleri arifesinde Alman Hükümeti de Türk hükümeti aleyhinde bazı kararlar alacak. Bunlar hem turizmi hem de oradaki Türk vatandaşlarını hem de Almanya'dan Türkiye'ye gelecek yatırımları etkileyecek. Bu tablo tabii ki çok olumsuz ve bu olumsuzluğun bir süre daha devam etmesi olası. Ancak belki (sürecin iyileşmesinde) Alman seçimleri bir kilometre taşı olabilir. Alman seçimlerinden sonra bir takım değişik politik kararlar alabilirler. Tabi ona bağlı olarak da Türkiye'de de bazı politik kararlar alınabilir. O politik kararların sonucunda ilişkilerde değişik bir noktaya gidilebilir. Ama şu andaki Türk Alman ilişkileri son derece olumsuz seyrediyor buna şüphe yok " dedi.
Büyükada'da gerçekleştirilen gözaltı ve takip eden tutuklama sürecinde şeffaf olunmuş olması gerektiğine işaret eden Bilhan "Süreç, nedense oldukça üstü kapalı gidiyor. Bir gizli tanığın ifadelerine başvurularak kurgulanmış bir mahkeme süreci olduğunu düşünüyor. Yargılama sürecinin de şeffaf götürülmesi gerekiyor. Dolayısıyla suçlamaların ne olduğunu tam olarak bilmek gerekiyor. Malum, bu gibi uluslararası dava süreçlerinde şeffaflık önemli. Kapalı oturumların ancak, çok özel bir tedbir olarak, devlet güvenliğini ilgilendiren bir durumda yapılması daha uygun geliyor bana" ifadelerini kullandı.
‘ULUSLARARASI DENGELER GÖZ ARDI EDİLİYOR, BU TEHLİKELİ'
Türkiye-Almanya krizinin uluslararası dengeleri alt üst ettiğine işaret eden Bilhan "Çıkar, aslında uluslararası ilişkilerin denklemidir. Bunu dikkate almadan kararlar alan hükümetler mutlaka zarara uğrarlar. Türk Alman ilişkileri bir kaç senedir kötüye gidiyor. Bunu görüyoruz. Şimdi buradaki kararlarda, bir diplomata olarak Türkiye'nin hataları olduğunu söyleyebilirim. Duyguların ön plana geçtiği dış politik kararlar sağlıklı olmuyor. Şimdi aynı şey Almanya için ne kadar geçerli" dedi.
Almanya'nın kararlarının Avrupa Birliği (AB) üzerinde de etkisi olduğuna işaret eden Bilhan " Almanya bir bakıma Avrupa Birliği'nin lokomotifi, birliğin aldığı kararları doğrudan etkiliyor. Bu durum da Türkiye'ye ağır zararlar verebilir; hem ekonomik hem turistik hem de kültürel olarak… Ama AB bu zararı verirken kendisi de zarara uğrar" dedi.