Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davanın Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki duruşmasında savunmasını tamamlayan Aygün, çapraz sorguda mahkeme heyeti, duruşma savcısı ile sanık ve avukatların sorularını yanıtladı.
Yıllık izne çıkmasına rağmen darbeden 4 gün önce göreve başladığını belirten Aygün, 15 Temmuz Cuma günü öğleden sonra gece eğitimi yapılması için emir verdiğini, bu kapsamda görev yapacak askerleri kendisinin belirlediğini ifade etti.
Mahkeme Başkanı Zikrullah Özbağ'ın, önceki gece eğitimlerinde askerlerin karargah dışına çıkarıp çıkarılmadığına ilişkin sorusuna Aygün, intikallerin yapıldığı ancak askerin dışarı çıkarılmadığı yanıtını verdi.
Özbağ tarafından, sözde görev listesinin farklı bölüklerde görev yapan ve birbirini tanımayan askerlerden oluştuğunun hatırlatılması üzerine Aygün, listeleri karışık bir şekilde hazırlamadığını iddia etti.
Mahkeme Başkanı Özbağ, Aygün'e, "Kara Kuvvetleri Komutanlığ'ında askerlerin dışarı çıkması için emir geldiğini söylüyorsun. Kim olduğu belli olmayan biri arıyor ve sen de takır takır dediklerini yapıyorsun, askeriyede işler böyle mi işliyor? Kim aradı seni, rütbesi nedir?" sorusunu yöneltti. Sanık Aygün de kendisini arayanın kim olduğunu bilmediğini öne sürdü.
'NEDEN ONLARI DEĞİL DE SENİ ÇAĞIRIYORLAR?'
Aygün'ün, terör saldırısına karşı kolluk kuvvetlerini desteklemek için 240 askeri Ankara'nın 12 bölgesine gönderdiğini söylemesi üzerine Özbağ, "Ankara'da başka kuvvet yok mu da sizin birliği istiyorlar? Daha önce kolluk kuvvetlerine destek maksadıyla bu şekilde bu kadar asker dışarı çıktı mı?" diye sordu. Muş ve Bingöl'de görev yaptığı sırada kolluk kuvvetine destek için birliğindeki askerlerle çıktığını belirten Aygün, Başkan Özbağ'ın "Ankara için soruyorum, o kadar birlik var. TÜRKSAT'a ekip gönderiyorsun. Oranın dibinde Özel Kuvvetler Komutanlığı bulunuyor. Neden onları değil de seni çağırıyorlar?" şeklindeki sorusuna, "Ankara'da o kadar çok birlik olduğunu düşünmüyorum" cevabını verdi.
Aygün, "Sıkıyönetim nasıl ilan edilir?" sorusuna karşılık da sıkıyönetimin Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu tarafından ilan edildiğini, kararın Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra uygulamaya geçtiğini söyledi. Başkan Özbağ'ın, "Peki o zaman neden o gece ilan edilen sıkıyönetimi sorgulamadın? sorusuna, "O zaman algılayamadım, Genelkurmay'a saldırı olduğu söyleniyordu" karşılığını verdi.
'NEDEN ASKERLERİ GERİ ÇAĞIRMADIN?'
Başkan Özbağ'ın TRT'de darbe bildirisi okunmasına rağmen neden kışlanın dışına çıkan askeri birlikleri geri çağırmadığına ilişkin sorusu üzerine de Aygün, karargah dışındaki askerlerle harekat merkezindeki telsizlerle irtibat kurabileceklerini ancak terör nedeniyle askerlerin ilerlemesine engel olmadığını belirterek, "Telsiz araçların üzerinde, araçlar gittikleri yerde anten açacak, sonra da telsizlerle iletişime geçilecek" dedi.
'SAVAŞ OLUNCA NE OLACAK?'
Özbağ'ın, "Sen 240 tane adamın sorumlususun, bu adamlar savaş olunca ne yapacak, telsizin açılmasını mı bekleyecek? Birliğin dönmesi için neden direkt emir vermedim? Bilgi vermen halinde döneceklerini söylüyorlar" ifadeleri üzerine Aygün, '15 Temmuz'da yaşanan bütün eylemlerin sorumluluğunu üzerine aldığını' beyan etti.
"Ben, yaptığın eylemi anlamaya çalışıyorum sen sanıksın elbette soruları yönelteceğiz. Öyle sorumluluk benim deyip kaçmak yo." ifadesini kullanan Başkan Özbağ, "Personelin dışarı çıkıyor, tugayında kalmak, onları kontrol etmek yerine neden başka bir karargah olan Füze Okuluna gidiyorsun?" diye sordu.
Aygün de "Gidenleri çağırmak için neler yapabileceğimizi, merkez komutanı ve diğerleriyle konuşmak için oraya gittim" cevabını verdi.
'NEYİ BİLİYORSUN O ZAMAN?'
Daha sonra ne yaptığı sorulan Aygün, sabaha kadar televizyon izlediğini, iddia edildiği gibi tutuklanacağı sırada intihar girişiminde bulunmadığını öne sürdü.
Aygün, "Ben nasıl intihar ederim ki inançlı bir insanım. Saat 03.00-04.00 gibi tutuklanacağımı söylediler. Ben de teslim olacağımı ilettim. Kamera odasına geçtim, tek başımaydım. Devre arkadaşım hışımla yanıma gelince, ben de silahımı çıkardım. Sonra tabancamı yerine koydum. Daha sonra Topçu Okul komutanı aradı, o da yanlış anlamış herhalde, 'Çocukların var, yapma falan' dedi" ifadelerini kullandı.