Terim'in açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:
- Bildiğiniz gibi son günlerde hakkımda birçok şey yazılıp çiziliyor. Şehitlerimize, gazilerimize saygıdan konuşmadım. Konuşmama kararı almıştım ama vazgeçtim. Ucuzluk ve iftiralar karşısında susmamın yanlış anlaşılacağını hissettim. Yıldırım Demirören ve Ali Dürüst'le görüştüm. Konuşmayacaktım ama gerçekleri bükmeye başladılar.
- Alaçatı'daki olay bir babanın ailesine sahip çıkmasıdır. Bu olayı bir babanın aileye sahip çıkması olarak görüyorum. Terim ailesinin babası benim. Bir baba ailesini ne olursa olsun korur.
- Ahmet'in ablasına hakaret, tehdit ve taciz var. Uzun zamandır devam eden bir şeymiş bu. Haberim olmadan halletmeye çalışmışlar. Konuyu öğrenince tanıdığım bu zatı aradım. Pardon, tanıdığımı sandığım. Edepsiz bir teklif aldım. Ben de buna icabet ettim. Gereğini yaptım, konu bitince de ayrıldım.
- Babasını kaybetmiş, kaybedince bana emanet edilmiş bir kadın damadımın ablası. Siz olsaydınız ne yapardınız? Damadımın ablası benim ailemin bir parçasıdır.
Yalan değil yalan makinesi. Bir gün bir burun kırılma olursa benden duyarsınız. Çok şükür 63 senedir denk gelmedi ama olabilir. Ben merdivenden düştüm demem, ayağım kaydı demem. Böyle oldu derim, anlatırım. Şer güçleri böyle olmasını çok istemiştir. Çok üzülmüşlerdir. Umuma açık bir mekanda yüzlerce kişinin olduğu bir yerde olayı 5 dakika sonra en ince ayrıntısına kadar öğrenebilirsiniz.
Klasik bir soru vardır, bir daha olsa bir daha yaparım. O tek kadıncağız ben yaşadığım sürece ailemle beraber olacak. Yalnız kadını kimse taciz edemez. Ben bu olayı kampta, maçta, sahada, ofisimde yapmadım. Bu yüzden bu otelde basın toplantısını düzenliyorum.
Ali Dürüst benim oraya 20 kişiyle gittiğimi sanıyormuş. Ben oraya tek gidecektim ama sadece iki evladım benimle gelmek istedi. Öbürü de şoförüm. 'Korumalarım' diyorlar. Hayatım boyunca maçlar dışında bende koruma gördünüz mü? Basma kelimesinin içinde neler olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu ailenin reisi mekanı bilmeden, iki evladıyla kaç kişi olduklarını bilmeden oraya gitti, gidecektir de. Neyin basması? Ben sorunu çözmeye, bu edepsiz teklife icabet etmeye gittim. Sorunu çözdüm. Bittiğini anladığım için geldim. Ben nereye kaçtım? Acun'un (Ilıcalı) evine gittim ya, Acun'u bir arayamaz mıydınız? Burnum kırılmış! Hiç mi araştırmıyorsunuz arkadaşlar?
Fevkalade rahatsızım. Ailem için her zaman her şeyi yapacağımdan emin olabilirsiniz. Provokasyonlara daha dikkatli olacağıma da söz veririm. Bunu da tecrübe etim. Bir aile babası olarak, Fatih Terim olarak, Türkiye Futbol Direktörü olarak çok üzgünüm. Maalesef bu durum oldu. İstemememe rağmen oldu. Ben her zaman ailemi, yakınlarımı, dostlarımı ve sevdiklerimi korudum. Korumaya da devam edeceğim.
('Oraya gitmek yerine hukuki yollara başvuramaz mıydınız?' sorusuna) Bunun için hukuka mı başvurursunuz? Ben oraya çözüme gidiyorum, hukuku aramaya gerek yok. 'Ben kavgaya gidiyorum' demedim. Siz olayı farklılaştırıyorsunuz. Olay böyle oluyor, ben çözüm için yola çıktım. O arada hukuka başvuracak bir şey yok.