Katar Başbakanı ve İçişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Nasır bin Halife el Sani, Başsavcı Ali bin Fatis el Meri ve Adalet Bakanı Hasan bin Lehdan el Muhennedi’nin katılımıyla komisyon merkezinin açılışı gerçekleştirildi. Komisyon Körfez ve Arap ülkelerinin boykotundan zarar gören kamu ve özel sektörler ile kişilerin tüm şikayet, dilekçe ve dava dosyalarını kabul edecek.
Katar Adalet Bakanı Muhennedi, yaptığı basın açıklamasında, ‘Son krizin Katar’ın güvenilirliğini, ikili ve uluslararası anlaşmalara uymayan ablukacı devletlerin aksine kanunlara bağlılığını kanıtladığını’ söyledi.
Ülkesinin güvenliği, istikrarı, vatandaşlarının ve topraklarında yaşayanların hukukunu korumak için gereken tüm yasal düzenlemeleri gerçekleştirmekte tereddüt etmeyeceğini ifade eden Muhennedi, "Katar, bu amaçla uluslararası kanun ve yönetmeliklere göre içeride ve dışarıda gereken tüm önlemleri alacaktır" dedi.
Katar’ın ve liderlerinin abluka öncesi ve kriz sırasında sistemli ve adaletsiz bir karalama kampanyasına maruz kaldığını, bu belgelenen kötülüklerin hukukun elinden kurtulamayacağını belirten Muhennedi, "Tazminat komisyonu, tüm olayları izleyecek, zararın derecesi ne olursa olsun mazlumlar için adaleti sağlamak ve zararlarını tazmin etmek amacıyla bütün negatif gelişmeler titizlikle ele alacak" ifadesini kullandı.
Başsavcı Meri de açılışın ardından düzenlediği basın toplantısında, komisyonda başsavcılığın başkanlık edeceğini, dışişleri ve adalet bakanlıklarından da üyeliklerin olacağını aktardı.
Komisyonun uluslararası ve yerel davaları kabul edebileceğini, davaların komisyon tarafından görevlendirilen uluslararası hukuk büroları tarafından takip edileceğini söyleyen Meri, komisyonun işinin devamlı olduğunu, Körfez krizinin bitmesine bağlı olmadığını kaydetti.
Öte yandan Katar Merkez Bankası Başkanı Şeyh Abdullah Bin Saud el Sani, CNBC’ye bir açıklama yaparak ellerindeki nakit rezervinin olası tüm krizlere karşı yeterli olduğunu söyledi.
Katar Merkez Bankasının 40 milyar değerinde nakit ve buna ek olarak altın rezervi, Katar’ın yerli ve yabancı yatırım fonlarını yöneten Katar Yatırım Otoritesi’nin ise likiditeye dönüştürülebilecek 300 milyar dolarlık varlığı olduğunu açıklayan Sani, “Bu bizim sistemimizin güvenilirliğini gösteriyor. Herhangi bir kriz karşısında yeterince nakit rezervimiz var” dedi.
‘HESAPLARIMIZ AÇIK, GELİP İNCELEMEK İSTEYENE ZORLUK ÇIKARMAYIZ’
Katar vatandaşı olmayan bir kesime ait fonlarda dışarıya çıkış trendi olduğunu kabul eden Sani, söz konusu miktarın dikkate değer olmadığı ve dışarı çıkan paradan çok daha fazlasının ülkeye giriş yaptığında savundu.
IMF başta olmak üzere diğer uluslararası kuruluşlarla işbirliği içerisinde olduklarını vurgulayan Sani, "Hesaplarımız açık, gelip incelemek isteyene zorluk çıkarmayız" dedi.
NE OLMUŞTU?
Katar krizi, 5 Haziran’da Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn yönetimlerinin Katar büyükelçilerini geri çekmeleri ve hava ile deniz sahalarını Katar’a kapatmaları ile başlamıştı.
Ambargo uygulayan bu dört ülke, ilişkilerin düzeltilmesi için Doha yönetimine ‘Türkiye’nin Katar’daki askeri üssünün kapatılması’, ‘İran ile ilişkilerin kesilmesi’ ve ‘Al Jazeera televizyonunun kapatılması’ gibi şartların bulunduğu 13 maddelik bir talep listesi sunmuştu. Doha yönetiminin bu talep listesine cevabını iletmesinin ardından Mısır’ın başkenti Kahire’de bir araya gelen dört ülkenin dışişleri bakanları, Katar’a yönelik siyasi ve ekonomik ablukanın süreceğini açıklamıştı.