Af Örgütü, Erdoğan'a video ile seslendi: 'Hey, 1998'i hatırlıyor musunuz? Biz hatırlıyoruz'

Örgüt resmi Twitter hesabından "Hey Erdoğan, 1998'i hatırlıyor musunuz? Biz hatırlıyoruz" mesajıyla bir video paylaştı.

'AF ÖRGÜTÜ SERBEST BIRAKILMANIZ İÇİN KAMPANYA YÜRÜTTÜ'

Videoda, Erdoğan'ın 1998 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde okuduğu bir şiir yüzünden cezaevine girdiği hatırlatılırken, "Uluslararası Af Örgütü serbest bırakılmanız için kampanya yürüttü. Laik hükümet o şiiri tehditkar bulmuş ve sizi hapse atmıştı" deniyor.

Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty'nin "Şimdi, 19 yıl sonra, Erdoğan'ın güvenlik güçleri, insan hakları aktivistlerinin toplantısını bastı ve duyarsızca ‘Her şeyi bırakın' diyerek, herkesi sürükleyip çıkardı" ifadelerine yer verilen videoda, örgütün Türkiye'de kişilerin inançlarına ya da iktidarda kimin olduğuna bakmadan hep adaletsizliğe karşı mücadele ettiği belirtiliyor.

Videonun sonunda, Eser ve gözaltına alınan diğer insan hakları savunucularıyla birlikte 10 Haziran'da tutuklanan örgütün Türkiye şube yöneticisi Taner Kılıç'ın serbest bırakılması isteniyor.

Af Örgütü'nün Türkiye şube direktörü İdil Eser'in yanı sıra Uluslararası Af Örgütü üyelerinden Veli Acu, Helsinki Yurttaşlar Derneği'nden Nalan Erkem, Özlem Dalkıran, İnsan Hakları Gündemi Derneği'nden Günal Kurşun, Kadın Koalisyonu'ndan İlknur Üstün, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği'nden Nejat Taştan ve Şeyhmuz Özbekli de bulunuyor.

​Konuya ilişkin örgütün resmi sayfasında yer alan haberde ise şu ifadeler kullanıldı:

"Polis, dün sabah bir çalışma toplantısına katılan 8 insan hakkı savunucusu ve iki eğitimciyi gözaltına aldı. 24 saatten uzun süredir aileleriyle görüşmelerine ve avukatlarla bağlantı kurmalarına izin verilmedi. Ve kimse nerede olduklarını dahi bilmiyordu. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser ve diğer isimler yanlış bir şey yapmadılar. Bazıları ‘silahlı terör örgütüne üye olmak' şüphesiyle sorgulanıyor. Bu saçma ve asılsız bir suçlama. Erdoğan ve Türk hükümeti, güçlerini kötüye kullanıyor. İnsan hakları savunucularına karşı bu tür saldırılar daha sık hale geliyor, ülkeyi bilinçli olarak insan hakları hakkında konuşanlar için tehlikeli bir yer haline getiriyorlar."