"Otoriter yönetimlerde eylemle sonuç almak pek mümkün değil. Biz eylem yaptık, iktidar geri adım attı bu işin doğasına aykırı bir şey. Pek bir sonuç alınacağına dair kanaatim yok. Kemal Bey'in var mıdır zannetmiyorum. Onun da beklentisi daha çok toplumun ve dünyanın dikkatini çekmek. O konuda bir mesafe katettiğini düşünüyor. Yani toplumda bir karşılığı var. Kemal Bey, 'Hukuk sisteminin bütünüyle zarar görmüş olmasına, siyasallaşmasına dikkat çekiyoruz biz adalet derken; insanlar bunu fark ettiler, adalet yoksunluğunu fark ettiler. İstanbul'daki mitingde de bunu biraz daha fark edilir hale getireceğiz' diyor.
Bu yürüyüşün sonucu da benim tahminim en fazla bu. Dahası yok. 'Biz yürürüz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geri adım atar ve Enis Berberoğlu serbest bırakılır'. Bu yürüyüşü böyle düşünerek başlattıklarını zannetmiyorum. Çünkü otoriter yönetimler verdikleri karardan geri adım atıp zayıf bir görünüm vermek istemezler. Hatta daha da sertleşirler. Bu bir psikolojidir."
Türkiye'de iktidarın toplumsal eylemler karşısında giderek daha hoşgörüsüz bir tavır aldığına dikkat çeken Gültekin, bunun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın korkularından kaynaklandığını belirterek şu çarpıcı yorumu yaptı:
"Tayyip Erdoğan artık bir korkuyla hareket ediyor. Yani ben artık Tayyip Bey'in konuşmalarının, politikalarının, reflekslerinin bir kurgudan ziyade, kontrol edemediği bir korkuya dayalı olduğunu düşünüyorum. Yani bir panik var, o panik şu: 'Bütün dünya bir araya geldi beni yok etmek istiyor, beni Saddam yapmak istiyorlar' korkusu var. En ufak bir tıkırtı duyduğunda, ses duyduğunda panik yapıyor. Bu yürüyüşten de korkuyor tahmin ediyorum. Yani şöyle korkuyor, kontrol edemeyeceğim bir aşamaya kayabilir bu iş. Yani alır başını gider ve polisle askerle durduramam.O yüzden temkinli."
AK Parti tabanının da ülkedeki adaletsizliğin mağduru olduğunu anlatan Gültekin, Erdoğan'ın yürüyüşü terörle irtibatlandırarak kitleyi tedirgin etmeye çalıştığını söyleyerek, "Benim korkum umut ederim olmaz. Bunlar İstanbul'a geldiğinde işi büyütürler, bir milyon kişi toplanır, sonra gitmezler, dağılmazlar, bu iş büyüdükçe büyür, kontrol edemez hale gelirim, bu da benim yıkımım olur türü endişesi büyümez ve Maltepe'deki mitinge bir engel çıkarmaz da bir belaya düşmeden bu yürüyüşü tamamlanmış olur" dedi.
Levent Gültekin, "Yürüyüşün iktidarı destekleyen medyada da bir çatlağa neden olup olmadığı yolundaki soruyu ise şöyle yanıtladı:
"AK Parti'nin geleneksel tabanından gelen yazarlardan hiçbir tanesi yürüyüş aleyhine yazı yazmadı. Olumlu yazı yazdılar ama aleyhte yazı yazmadılar. Aleyhte yazı yazanların tamamı bir grup Erdoğanist. Yani varlığını Erdoğan'a borçlu olan kimseler. Erdoğan olmazsa ayakta kalabilecek hiç kimse artık Erdoğan'ı desteklemiyor. Erdoğan'ın politikalarına açıktan destek sunmuyor. Yürüyüş konusunda da öyle."
Kemal Kılıçdaroğlu'nun üslubuna dikkat etmesinin, provokasyonlara gelmemesinin, iktidarı daha da kışkırtıcı bir tarza yönelmek yerine toplumu kucaklayıcı bir söylem benimsemesinin önemine dikkat çeken Gültekin, Adalet Yürüyüşü ile ortaya çıkan olumlu enerjinin doğru yerde kullanılması gerektiğini ve Türkiye'nin sorunlarını demokratik yöntemlerle ve kendi içinde halletmesi gerektiğini belirtti.