"Kemal Kılıçdaroğlu'na ilk sorum şu oldu:
Bir şey çıkar mı sizin bu yürüyüşünüzden?
'Nasıl yani?' diye sordum.
Şunları söyledi: "'Gandi yürüdüğü zaman karşısında İngilizler vardı. Adamlar demokrasi kültüründen gelen bir anlayışa sahip oldukları için Gandi'nin yürüyüşünden etkilendiler, kayıtsız kalmadılar o yürüyüşe karşı. ‘Niye yürüyor ki? Trene binsin' demediler. ‘Bizim yaptığımız yollarda yürüyor' diye tepki göstermediler. Demokrasi anlayışı varsa, bu tür yürüyüşlere olgunluk içinde karşılık verilir. Yeri geldiğinde geri adım atılır. Ama bizim karşımızda bir duvar var. Biz işte bu duvara karşı yürüyoruz. En büyük sorunumuz bu.'"
'BİZE DÜŞEN DUVARI AŞMAK İÇİN MÜCADELE ETMEK'
'Madem bir duvarla karşı karşıyasınız. Duvara karşı yürünür mü?'
Kemal Bey, 'Bize düşen o duvarı aşmak için mücadele etmek' dedi ve ekledi:
'Duvara karşı mücadele etmezsek, duvarı aşamazsak bu ülkeye demokrasiyi nasıl getireceğiz?'
Eşiniz de katılıyor bazen yürüyüşe.
Kemal Kılıçdaroğlu: Arada katılıyor. Çocuklar da geliyor. Gelinimiz, kızlarım katılıyorlar. Sonra ayrılıyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu: Yok… Onlar arzu ettikleri zaman geliyorlar. Telefon ediyorlar, 'gelmek istiyorum baba' diye… Kalıp gidiyorlar. Ama oğlanla konaklama imkânımız oluyor.
En merak ettiğim hususlardan biri de şuydu: Yürüyüşün başından beri herhangi bir iktidar yetkilisi, Kemal Kılıçdaroğlu'yla resmi ya da gayriresmi bir temas kurmuş muydu?
'Yok' dedi Kemal Bey. Ardından da ekledi: 'Sadece gazetelere, televizyonlara ‘uçağa binsin', ‘trene binsin', ‘bizim yaptığımız yollarda yürüyor' şeklinde beyanat verdiler, o kadar.'"
'DÜŞÜNDÜĞÜMDEN FAZLA OLUMLU TEPKİ ALDIK'
Peki ya tepkiler?
Önce olumlu tepkilerden söz etti Kılıçdaroğlu.
Ya olumsuz tepkiler?
Kılıçdaroğlu'nun yanıtı şu:'Tabii protesto edenler de vardı. Mesela Rabia işareti yapanlar. Biz onlara tepki göstermiyoruz. Sadece alkışlıyoruz. Doğaldır, partisinin işaretini yapıyor. Hiçbir arkadaşımız olumsuz bir tepki göstermiyor, sadece alkışlıyor. Nitekim Rabia işareti yapanlar da bundan etkileniyorlar, biz alkışladığımız zaman onlar da bizi alkışlıyorlar. Adalet dediğimiz zaten biraz da budur. Ben de, benim gibi düşünmeyen de kendini ifade edecek.'"
'GÜBRE OLAYINDAN SONRA 'TEPKİ VERMEYİN' DEDİM'
'Düzce'deydim: O akşam Düzce'de bir 15 Temmuz şehidimizin ailesini ziyarete gitmiştim. Orada çay, kahve içtik. Sonra Düzce'de başka bir ailenin akşam yemeği davetine icabet ettik. Akşam saat 21.30 gibi evden ayrıldık. Kampa doğru giderken haber aldım. 'Adamın biri gübre atmış' falan dediler. 'Tepki vermeyin' dedim. 'Temizlenir' dedim. Nitekim öyle de oldu. Temizlendi."