Arkeofili'nin, Science Advances'tan aktardığı makaleye göre ele geçirilen üç yetişkin kafatası parçası üzerinde yapılan incelemeler sonucu, bunların ilk önce derisi yüzülüp üzerindeki etlerinden arındırıldığı, ardından da kemiklere çakmaktaşıyla oyuklar açıldığı anlaşıldı. Veriler, kafataslarını etlerinden arındırmanın o kadar da kolay bir iş olmadığını da gösteriyor, çünkü kasların kemiğe bağlandığı yerlerde kemikler üzerinde kazımadan kaynaklanan çok sayıda çizik bulunuyor.
Göbeklitepe'de kazı çalışmaları 1995'te başladı ve kazılarda bugüne kadar sekiz oval yapı açığa çıkarıldı. Bu yapıların ortalarında 5 metreden uzun, insanı andıran T biçimli dikilitaşlar bulunuyor. Yapıların duvarlarında da ortadakilerden daha kısa dikilitaşlar görülüyor.
'ÖLÜLERİN GÜCÜNÜN CANLILARA GEÇTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORLARDI'
Kafataslarına belli bir amaçla bırakılan oluk ve delik izleri, dikilitaşlardaki özenle yapılmış insan ve hayvan kabartmalarına kıyasla çok daha sade. Bu nedenle araştırmacılar, kafataslarındaki izlerin sergilenmek için değil, ip bağlanarak asılmasına yardımcı olmak için yapıldığını düşünüyor.
Göbekli Tepe’de Kafatası Kültüne Dair Yeni Kanıtlar Bulundu https://t.co/sTzGlFFKih
— Arkeofili (@Arkeofili) June 29, 2017
Göbeklitepe'yi ziyaret eden prehistorik insanlar, kafataslarını asarak atalarını anıyor ya da düşmanlarını sergiliyor olabilir. Gresky bunu 'ölülerin gücünün canlılara geçtiğini düşünüyorlardı' şeklinde yorumluyor.
Göbeklitepe'deki başka buluntular da burayı ziyaret edenlerin kafataslarıyla özel bir ilişkisi olduğu fikrini destekliyor. D yapısındaki dikilitaşlardan birinde, başı olmayan insan betimlemesi görülüyor. Bunun dışında kimi vahşi hayvan betimlemeleri gövdesinden ayrılmış baş olarak yorumlanabilecek yuvarlak şekillerle birlikte resmediliyor. Bazı insan heykellerinin başları kasıtlı olarak kırılırken heykellerden biri gövdesinden ayrılmış baş tutar halde betimleniyor.
'KAFATASININ RAHATÇA ASILMASINI SAĞLAYACAK NOKTALAR'
Göbeklitepe, insanlığın avcı-toplayıcılıktan tarımcı bir hayat tarzına geçiş sürecine tarihleniyor. Göbeklitepe'yi ziyaret eden prehistorik insanlar henüz bitki ve hayvanları evcilleştirmemişler, fakat bu bölge ve çevresinde yerleşerek civardaki kaynaklardan faydalanmışlardı.
Makalenin yazarlarından Lee Clare, yerleşik yaşam tarzına geçişin nüfusun artmasıyla yeni zorluklar yaratacağını belirtiyor. Göbeklitepe de burayı ziyaret eden grupların ortak kimliğini sürdürmelerine yardımcı oluyordu. Kafatası kültü ritüelleri de bunu destekleyen bir unsur olabilir.