ARAŞTIRMA ALMANYA, FRANSA VE HOLLANDA DA 2 BİN 750 KİŞİYLE YAPILDI
UETD Başkanı Zafer Sırakaya'nın verdiği bilgiye göre, araştırma Almanya, Fransa ve Hollanda'da yaşayan 18-40 yaş arası toplam 2 bin 750 Türkiye kökenli kişiyle 14 Şubat-7 Mart 2017 tarihleri arasında yapıldı. Saha çalışması esnasında araştırmanın UETD adına yapıldığı gizlendi. Araştırma bir Alman araştırma şirketinin katkıları ile gerçekleşti.
'HEM YAŞADIKLARI ÜLKE HEM DE TÜRKİYE'DEKİ POLİTİKAYA İLGİLİLER ANCAK…'
UETD Başkanı Sarıkaya, araştırma ile Türkiye kökenlilerin Almanya, Fransa ve Hollanda'da siyasal katılımının hangi düzeyde olduğu sorusuna yanıt aradıklarını söyledi. Araştırmaya katılanların çoğunluğunun hem yaşadığı ülke politikası ile hem de Türkiye politikası ilgilendiğini gördüklerini kaydeden Sarıkaya, "Türkiye'ye olan siyasetin ilgi düzeyi yaşamış olduğu ülkelerin siyasetine ilgi düzeyinden biraz daha fazla olduğunu görüyoruz. Bunun iki tane çok büyük etkeni var. Birincisi Türkiye'de yaşamakta olan akrabaları dolayısıyla Türkiye'ye olan yakın bağları, onun dışında da Avrupa'da yaşamış oldukları ülkelerde uğramış oldukları ayrımcılığında bir etken olduğunu ifade etmek istiyorum" diye konuştu.
Siyasete ilginin siyasete katılımla aynı oranda olmadığını kaydeden Sarıkaya, yaşanan ülkede seçimlere katılım ile Türkiye seçimlerine katılım arasında büyük bir farklılık olmadığını söyledi. Sarıkaya, son yıllarda Türkiye seçimlerine katılım oranın daha önceki yıllara göre arttığını da anlatarak araştırma sonuçlarına ilişkin şu bilgileri verdi:
'ERDOĞAN'A TEVECCÜH AK PARTİ'YE OLAN TEVECCÜHTEN FAZLA'
"Araştırmamızda katılanların çok büyük bir kesiminin yurt dışında AK Parti'ye oy verdiğini görebilme imkanımız oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız özellikle 16 Nisan referandum çalışmalarında ve cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili fikirlerini sorduğumuz zaman Sayın Cumhurbaşkanımıza olan teveccühün AK Parti'nin kendisine olan teveccühten daha fazla olduğunu da gördük.
Vatandaşlarımızın Avrupa'da yaşarken daha çok sol partilere yönelik bir tercihleri olduğunu görebilme imkanımız var. Aynı şekilde Türkiye ile ilgili tercihlerinde ise daha muhafazakar partileri tercih ettiklerini gördük. Bu da Avrupa'daki sağ ve muhafazakar partilerin bir şekilde yabancılara, göçmenlere yönelik daha kapsayıcı bir siyaset anlayışı içerisinde hareket etmediklerinin de bir tezahürü olduğunu ifade etmek istiyorum.
Yaşamış oldukları ülkenin diliyle aynı zamanda Türkçe'yi de beraber kullanan insanların sayısının yüzde 50'ler düzeyinde olduğunu ifade etmek istiyorum. Sadece Türkçe dilini kullanan insanların sayısı Almanya'da yüzde 22 düzeyindeyken Hollanda ve Fransa'da ise bundan daha aşağı seviyede. Özellikle üçüncü ve dördüncü nesilden sonra Türkçe konuşma noktasındaki hassasiyeti eğer bizler bir şekilde devam ettiremezsek gelecek nesillerimizin Türkiye ile olan aidiyet bağı da bir anlamda zayıflığa doğru evrileceğini de ifade etmek istiyorum.
'BATI MEDYASININ SÜBJEKTİF OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORLAR'
Ezici bir çoğunluğun yaşadığı ülkenin medyasına kuşkuyla baktığını görüyoruz. Özellikle Almanya'da ve Fransa'da sorduğumuz zaman medyanın yani yerel medyanın Batı medyasının sübjektif olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 50'nin üzerinde. Hollanda'da ise bu yüzde 70 oranında.
Araştırmaya katılanların çoğu yaşamış olduğu ülkede ayrımcılığa maruz kaldığını ifade ediyor. Almanya'da her üç kişiden bir tanesi Hollanda'da ise her dört kişiden bir tanesi bu ayrımcılığa maruz kaldığını ifade ediyor. Almanya ve Hollanda'da ayrımcılığa maruz kalmış bu insanlar yaşamış oldukları bu tecrübeyi kamuoyu ile değil daha çok ilgili mercilere makamlara bildirdiklerini ifade ediyorlar. Almanya'da ise vatandaşımız bunu daha çok kamuoyu ile paylaşmayı arzu ettiğini ifade ediyor.
'AVRUPA'DA YAŞAMAYA DEVAM ETMEK İSTİYORLAR'
Yaşamış olduğu sıkıntılara, yaşamış olduğu ayrımcılığa, İslamofobik saldırılara rağmen çoğunluğunun hibrit bir kültür ortamında büyüdüğü batıdaki vatandaşlarımız özellikle gelecek nesillerde Almanya'da Fransa'da ve Hollanda da yaşamaya devam etmek istediğini de ifade ediyor. Yani geri dönmeyi düşünen bir ortamdan ziyade yaşamış olduğu ülkede hayatlarını devam ettirmek isteyen bir Avrupa üçüncü nesli veya dördüncü nesli görebilme imkanımız var."