'ŞU ANA KADAR NE TALEP NE DE SUÇLAMA LİSTESİ İLETİLDİ'
El Sani, "Şu ana kadar Kuveyt'e ne talep ne de suçlama listesi iletildi. Bu ülkelerin yetkililerinin yaptığı açıklamalar doğrusu bizi şaşırtıyor. Bir bakıyorsunuz, Kuveyt'e talepleri ileteceklerini, bunun bir Körfez sorunu olduğunu ve Körfez ülkeleri tarafından çözülmesi gerektiğini söylüyorlar, bir de bakıyorsunuz taleplerin ABD'ye iletileceğini söylüyorlar ya da Katar'ın —ne yazık ki hala öğrenemediğimiz- talepleri yerine getirecek tedbirler almasını istiyorlar."
'KATAR ALEYHİNE ALDIKLARI TEDBİRLERİN NE KADAR KIRILGAN OLDUĞUNUN EN BÜYÜK KANITI'
"Bu da, anlaşmazlığın, asılsız haberler üzerine kurulu olduğunun, iletecekleri talepleri olmadığının ve Katar aleyhinde aldıkları tedbirlerin dayandığı temelin ne kadar kırılgan olduğunun en büyük kanıtıdır" dedi.
'BU ÜLKELERİN NE İSTEDİĞİ BELLİ DEĞİL'
'VESAYETİ KABUL ETMEYİZ'
"Anlaşmazlıklar tedbir alarak mı çözülür yoksa tedbirler diplomatik diyalog mekanizmalarının tükenmesinden sonra mı alınır?" sorusunu yönelten el Sani, "Bu tedbirler, iddia ettikleri gibi, Katar'ın yanlış bir şeye yönelik politikasını değiştirmek ya da onu vesayet altına almak için alındıysa, bunu kabul etmeyeceğimizi defalarca söyledik" diye konuştu.
El Sani, Katar'ın stratejik seçeneğinin, çözüm için diyalog masasına oturulması ve meselenin olgun ve bilinçli bir şekilde ele alınması olduğunu vurguladı.
'SUÇLAMALAR DÜZMECE'
Söz konusu ülkelerin basın organlarının Katar'ı, terör örgütlerine 65 milyar dolar yardımda bulunmakla suçlamasına da değinen el Sani, Katar aleyhindeki kampanyanın düzmece suçlamalar ile Katar Haber Ajansı'na (QNA) yönelik siber saldırıyla başladığını ve bunu iftiraların takip ettiğini, sonrasında da söz konusu üç ülkenin Mısır'la işbirliği yaparak bu tedbirleri aldığını belirtti.
'MESNETSİZ SUÇLAMALARIN BARINDIRDIĞI ÇELİŞKİLER, DÜZMECE OLDUKLARINI ORTAYA KOYUYOR'
BAHREYN HABER AJANSININ HABERİ
Bahreyn Resmi Haber Ajansı BNA'nın, eski Katar Emiri Hamad bin Halife el Sani'nin danışmanı Hamad bin Halife el Atiyye ile Bahreyn'deki Vifak Partisi yetkililerinden Hasan Ali Cuma arasında 2011'de gerçekleşen telefon görüşmesini yayınlamasıyla ilgili de konuşan el Sani, haberin zamanlamasının değerini ve güvenilirliğini zedelediğini söyledi.
El Sani, Katar'ın Bahreyn'de kan dökülmesini önleme amacı taşıyan 2011'deki arabuluculuğunun, Suudi Arabistan ve Bahreyn'in bilgisi dahilinde olduğunu ve o vakit Bahreyn hükümetinin, Katar'ın oynadığı rolü takdir ettiğini anımsattı.
Dışişleri Bakanı el Sani, söz konusu telefon görüşmesiyle ilgili kayıtların çarpıtılarak yayınlanmasına rağmen amacına ulaşamadığını ve Katar'ın, Bahreyn'de suların durulması için çalıştığını ortaya koyduğunu dile getirdi.
QNA'YA YÖNELİK SİBER SALDIRI İDDİASI
Katar'a abluka uygulayan ülkelerin, 'QNA'ya yönelik siber saldırıya gösterdiği tepkinin garip olduğuna' dikkati çeken el Sani, yayımlanan yalan haberleri dikkate almamaları için saldırının gerçekleştiği gün, Körfez İşbirliği Konseyi'ndeki (KİK) dışişleri bakanlarıyla irtibata geçildiğine işaret etti.
Saldırıyı izleyen günün sabahında sadece Kuveyt ve Umman dışişleri bakanlarıyla iletişimin devam ettiğini ve onların da BAE ile Suudi Arabistan medyasının gerginliği tırmandırma politikasına karşılık verilmemesini istediğini aktaran el Sani, "Körfez ülkeleriyle ilişkiler kriz öncesi normaldi. Hiç bir anlaşmazlığımız yoktu. Bu siber saldırının akabinde gelen sürpriz tepki bizi şaşırttı. Biz tüm bunların önceden hazırlandığını fark ettik" dedi.
El Sani, kendilerine yönelik abluka uygulayan ülkelerin bunun ne gibi sonuçlar doğuracağını bilmediğini, Katar'ın ise bu zor gününde 'dostlarını çok iyi tanıdığını' kaydetti.