Özgürlük ve Demokrasi gazetesi için mektup yazan HDP lideri Demirtaş, Türkiye cezaevlerinde 25 yılını cezaevlerinde geçirmiş 1500’den fazla ‘politik mahkum’ bulunduğunu, bu politik mahkumların, 'çeyrek asırdır adil bir mahkeme yüzü görmeden yattıklarını' ifade etti. Son üç yılda 8 binden fazla ‘politik tutuklama’ yapıldığını aktaran Demirtaş, anayasa değişiklik çalışmaları başlangıcının tarihçiler tarafından teklifin Meclis’e sunulduğu geçen yılın aralık ayı olarak yazılacağını ancak bunun doğru olmadığını kaydetti.
'REFERANDUM ÇALIŞMALARINA 4 KASIM'DA BAŞLANDI'
Anayasa değişikliği referandumu çalışmalarına resmi olarak 4 Kasım 2016 gece saat 01.30’da başlandığını yazan Demirtaş, sözü HDP’li vekillere yönelik operasyonlara getirdi: “Evet, 15 HDP’li milletvekilinin aynı anda evlerinin basılarak hapsedilmelerinden söz ediyorum. Hapsedilmemiz Türkiye’nin tarihsel akış yönüne müdahale edilmesinin ilk adımıdır. Bu adıma zemin hazırlayan olay ise, 20 Mayıs 2016’da TBMM’de dokunulmazlıklarımızın kaldırılmasıdır. Anayasa’ya, siyasi etiğe ve uluslararası sözleşmelere açıkça aykırı olmasına rağmen, TBMM’deki üç siyasi parti grubunun ortaklaştığı bu operasyon, Anayasa değişikliğinin hazırlık aşamasıdır.”
'BİZ DIŞARIDA OLSAYDIK, HAYIR ÇIKMAZ MIYDI?'
Demirtaş mektubunda, “Şimdi yaşadıklarımız henüz tarih olmamışken soruyorum: Biz dışarıda olsaydık (bütün hilelere ve eşitsizliklere rağmen) referandum sonucu kesinlikle 'Hayır' çıkmaz mıydı? Hiç değilse o yüzde 1.3’ü HAYIR’ın hanesine yazdıramaz mıydık? Hiç şüpheniz olmasın, daha fazlasını yapardık" ifadelerini kullandı.
Referandumda ‘Hayır’ kampanyasının öncülüğünü yapan CHP’nin dokunulmazlıkların kaldırılmasına ‘Evet’ demeseydi ‘tarihin bambaşka bir çizgide olacağını’ savunan Demirtaş, şunları kaydetti: “İktidarlar hapishaneyi ve hapsetmeyi, kendi otoritelerinin yeniden inşa edilmesi aracı olarak kullanırlar. Ana Muhalefet Partisi, bu noktada sözde devletin bekası adına iktidar refleksiyle davranmaktan çekinmemiştir. Ama emin olun, bugünün tarihini yazacak olanlar, bu tarihsel kırılma anında asla bu pencereden bakmayacaklardır. Hapsedilme ve hapishane yokmuş gibi davranmaya devam edecekler.”