ABD Başkanı Donald Trump'ın ilk yurtdışı ziyaretini yaptığı Riyad'da Araplarla zirvesinin ardından sonra başlayan Körfez krizi, genişleyerek sürüyor. Türkiye ve İran'ın desteğini almış görünen Katar; Suudi Arabistan'ın başını çektiği BAE, Bahreyn ve Mısır cephesinin taleplerini karşılamamakta direniyior. Türkiye'nin hızla Katar'da üs kurarak asker gönderme kararı eşliğinde krizin bölge ve Türkiye'ye olası etkilerini Ortadoğu araştırmacısı, gazeteci, yazar Hamide Yiğit ile konuştuk.
'TRUMP OBAMA POLİTİKALARINI TERSİNE ÇEVİRMEK İSTİYOR'
Trump'ın ilk ziyaretini İsrail ve Suudi Arabistan'a yapmasının altında bu yatan sebebin bu yeni politikalar olduğunun altını çizen Yiğit, cihatçıların tek merkezden yönetilmesinin de yeni politikada etkili olduğunu şu sözlerle dile getirdi: "ABD'nin bu hevesi, İhvan merkezli politikaların iflası ve Obama döneminden ABD'ye kalan Suriye'de Rusya'ya kaptırılan üstünlük olarak söylenebilir. Körfez merkezli bu hamle bölgedeki Suudi merkezli bir projedir."
'TEK MERKEZDEN CİHATÇILARIN YÖNETİLMESİ SÖZ KONUSU OLDU'
"Suudi merkezli yeni bir Ortadoğu politikası, ABD açısından şu şekilde sıkıntılıdır; Suriye ve Yemen'de hem siyasi pozisyon hem de ekonomi açısından iflas ile karşı karşıya kalan bir Suudi Arabistan var. Öte yandan Suriye'deki cihatçıların çok başlılığı, ABD'nin başarılı adım atmasına engeldi. Dolayısıyla tek merkezden cihatçıların yönetilmesi söz konusu oldu ve Katar aradan çıkarılmak istendi. Çünkü cihatçılar arasında iki başlı yönetim, ciddi problemler yaratıyor ve zaman zaman bu konuda çatışmaların olduğu bir gerçek. Vekalet savaşının tek merkezden yönetilmesi problemi söz konusu ve o yüzden Suudi Arabistan çok önemli bir ülke değilken, sırtı sıvazlanarak onlara umut vadeden Trump'ın politikalarının başladığını görüyoruz."
'SUUDİLER KATAR HAZİNESİNİ GÖZLERİNE KESTİRMİŞ'
Trump'ın bölgede yaptığı konuşmalarda sık sık İran'ı tehdit etmesine karşın Tahran'ın sukünetine vurgu yapan Yiğit, yaşanan krizin arkasında da sahada stratejik konumunu kaybetmeye başlayan Suudiler olduğuna dikkat çekti.
"Suudi Arabistan Katar'a yönelik bir izolasyon adımını attığında, çok önceden konuşulduğu belli olan bir 'Suudilerin arkasına dizilme' planı ortaya çıkıyor" diyen Yiğit, planın temelinde ekonomik beklentiler yattığını vurguladı ve şu değerlendirmelerde bulundu: "Suudi Arabistan'ın öncelikle Körfez ve Arap ülkelerini hizaya sokması projesi, Trump'ın ziyareti ile planlandı. Birçok ülke Suudi Arabistan'ın açıklamasını ardından peş peşe açıklama yaparak, Katar ile ilişkilerini kesiyorlar. Ciddi anlamda Ortadoğu yeni bir kaosa sürükleniyor. Trump kendi koltuğunu sağlama almak için savaşın başka mecralara yönlendirilmesini sağlayabilecek mi yoksa İran'a yönelmesi ve gerilim bu şekilde sürdürülerek, ABD'nin aslında ekonomisine nefes aldıracak kanalları mı açmak istiyor ilerleyen günlerde göreceğiz."
'İRAN'A SALDIRIP SALDIRMAMA KONUSU, SURİYE SAVAŞININ ÜÇÜNCÜ EVRESİ'
'KATAR'A YAPILAN OPERASYON, DOLAYLI OLARAK TÜRKİYE'YE YAPILMIŞTIR'
Ortadoğu'da Arap Baharı denilen süreç başladığından beri İhvan merkezli politika yürüten Katar'ın yanında Türkiye olduğuna dolayısıyla Katar'a yapılan bu operasyonun Türkiye için dolaylı bir operasyon olduğuna dikkat çeken Yiğit, Türkiye'nin Rusya ve İran çizgisine yaklaşarak, tasfiye edilen cihatçılardan korunmak istemiş olabileceğini belirtti: "Türkiye'nin Katar ile ilgili görüşmeleri öne çekip, hemen meclise getirmesini rasyonel bir temel oturtarak tarif etmek mümkün değil. Fakat eğer fırsatları değerlendirme olarak rasyonellik arıyorsak, izole edilen Katar'a yapılan bu operasyonun ucunun Türkiye'ye dokunacağı bir gerçektir."
'TÜRKİYE, 'SUUDİ ARABİSTAN SAFLARINDA KENDİNİ ÇOK GÜVENDE HİSSETMİYOR'
"Türkiye burada tarafsız kalabilir. Bir üst akılla bundan sıyrılma şansı varken, nasıl olsa ucu bana dokunacak diyerek böyle bir atakta bulunduysa, Rusya ve İran saflarına daha çok yakınlaşacak ve ciddi alamda ayrı bir kutuplaşma yaratılacak sonucu çıkartabiliriz. Türkiye böylece bu kutupların birinde kendini güvence altına almış olacak. Suudi Arabistan saflarında Türkiye kendini çok güvende hissetmiyor ve güvenmiyor Türkiye. Öte yandan en azından İhvan merkezli grupların tasfiyesi söz konusu olduğunda, bunların hepsi Türkiye'nin başına bela olacaktır ve bu gruplar İdlib merkezinde toplanmış durumdalar. Dolayısıyla Türkiye'nin Rusya ile daha önce başlattığı çatışmasızlık süreci ile birlikte, bu müzakereleri devam ettirmesi daha çok yararınadır."
'TÜRKİYE'NİN EKONOMİSİNİN ALTINI DOLDURAN, KATAR'DAN AKITILAN PARALARDIR'
Türkiye'nin ekonomisinin altını dolduran Katar'dan akıtılan paralardır. Eğer Katar ile bu ekonomik anlaşmalarını devam ettirirse, kendi ekonomisine nefes aldıracak ve en azından Katar talan edilmeden önce mevcut anlaşmaları hayata geçirerek kendi ekonomisine hayat vermeye devam edecektir. Daha da önemlisi, Suudileri yanında yer alarak kaybedeceğini hesabettiğimizde, Rusya ve İran'ın yanında yer almak Türkiye açısından şu aşamada daha önemlidir. Türkiye bu adımı tasfiye edilecek cihatçıların başına bela olabileceğini düşünerek atmış olabilir."
‘TRUMP'IN AMACI, KRİZ YOLUYLA KÖRFEZ PARASINI ALMAK'
'TRUMP, OBAMA'NIN İHVAN MERKEZLİ POLİTİKASINI TARİHE GÖMEN BAŞKAN OLMAK İSTİYOR'
"Her şeyden önce Trump açısından şöyle bir sıkıntı var; kendi ülkesinde henüz başkan olamadı. Obama'nın İhvan merkezli politikasını tarihe gömen ve ABD'nin çıkarları için yeni sayfa açan bir başkan olmak istiyor. İhvan politikasının yürümeyeceği açıkça görülüyor çünkü bütün radikal İslamcı grupların anasıdır İhvan ve El-Kaide, IŞİD, Vahabi-Selefi merkezli İslamcı ideolojilerle çok sıkı ilişkisi vardır. Bunun için Trump'ın bu projesi gerilimi yükseltme ve hiza verme projesidir ama asıl projesi paradır ve Körfez'in paralarını akıtmak için kanallar açmaya yöneliktir. Diğer yandan iki kutuplu savaş ABD ve Rusya savaşıdır. (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin açıkça olabilecekleri ifade etmiştir ve hiç kimsenin hayatta kalamayacağını söylemiştir."
'SAVAŞ İRAN'A TAŞINDI'
Körfez krizinin ABD'nin Ortadoğu Savaşı'nı projelendirdiği bir formül olduğu ve bunun kontrollü bir kaos yaratma planı olduğu tespitlerini yapan Yiğit, şu değerlendirmelerde bulundu: "Kontrollü kaosun Suriye'den başlayarak bölge ülkelerine yansımasını İran'da görüyoruz. Bunu sonuçları da Arabistan ve İran arasındaki iplerin daha gerilmesine yol açacaktır. Savaşın İran'a taşınması söylemi hayat bulmuş gibi gözüküyor. İran doğrudan savaşın içine çekilmek isteniyor. İsrail'in İran'ın ABD'ye saldırması bekleyip, İran'ı savaşa çekme planına yönelik hamleleri daha önce çok oldu fakat ABD buna izin vermedi. Suudi Arabistan da bu tansiyonu yükseltip, devletlerin çatışma durumuna geçmesini sağlamak isteyebilir. Çünkü kendisinin varlığı, ABD'nin arkasında durduğu bu savaşa bağlı. Dolayısıyla böyle bir çatışma yaratabilmek için IŞİD'e yol gösterilecektir ama ABD'nin böyle bir savaşın arkasında durabilecek gücü olmadığını gördüğü müddetçe, hamleleri sadece gerilimi arttırmaya yönelik olacaktır."