“Milli Takım kaptanı Arda Turan’ın, milli takım uçağında, kendisinin ‘ağabeyi’ bizim yazarımız Bilal Meşe’ye sözlü ve fiziki saldırısı, yoruma gerek bırakmayacak kadar çirkindir ve dün sabahtan itibaren kamuoyundan hak ettiği tepkiyi görmüştür.
Daha ötesi; suçtur. Bu saldırı sırasında gerek Bilal Meşe’ye gerekse Milli Takım teknik ve idari kadrosuna ahlak sınırları ötesindeki lümpen küfürleri nefretle karşılanmış, ‘hesaplaşmanın’ boyutlarını ortaya çıkarmıştır.
Saldırgan futbolcunun olayın üzerinden saatler geçtikten sonra kamuoyuna ‘yaptım, yine yaparım’ anlamına gelen mafya tarzı açıklama ise eşi benzeri yaşanmamış bu saldırının bilinçli, planlı şekilde gerçekleştiğini kanıtlamış, futbolcunun kadro dışı bırakılmasıyla ilk yanıtını almıştır, ardından da kendisi vedalaşmak zorunda kalmıştır.
Ancak… Bugüne kadar ‘ailenizin futbolcusu’ rolünü oynayan Arda Turan, terbiyesini ortaya koyarken müdahale etmeyerek destek olan veya gazetecilerin görüntü almasına, saldırganın durdurulmasına bariyer olmaya çalışarak fiilen katılan bazı ‘milli’ futbolcuların da olması, Ay-Yıldız amblemi altında çirkinlikler olduğunun kanıtıdır.
Hedefi kim olursa olsun, ‘başlama vuruşunun’ Bilal Meşe gibi şerefini ahlakını Arda Turan’ın yaşından uzun meslek yaşamı, iki katı hayatı boyunca bir gün bile bozmamış bir gazeteciyle yapılması, yapanların şeref ve ahlak anlayışları açısından çok açıklayıcıdır.
Şurası belli olmuştur ki, Arda Turan’da ne ‘büyüğe hürmet’ vardır ne ‘geçmişe vefa’ ne ‘ayıp ölçüsü’ ne ‘Milli Takım bilinci’ ne de ‘içinden çıkıp yükseldiği toplumun değerlerine saygı.’
Tam aksine… Gücü yetmediğinin dostuna saldırmak gibi sokak mafyasının bile tenezzül etmeyeceği bir kafa yapısı…
Vaka travmatik olduğu kadar psikolojiktir!
Kendisini tetiklediğini söylediği ‘Milli Takım’da prim’ hadisesi ve bunun Bilal Meşe tarafından haberleştirilmesi tam bir yıl öncesine tarihlidir ve karakterine/ailesine hakaret olarak algılanacak bir husus olmadığı gibi bütünüyle gerçektir.
‘Hakaret’ diye nitelediklerini Arda Turan ‘yapmış’ Milliyet ‘yazmıştır’… Kızmak ve kızınca saldırmak davranış özelliği ise, aynaya bakması lazımdır Arda’nın.
Bilindiği gibi, prim kavgasını ne Milli Takım teknik kadrosu ne de Arda Turan reddetmiş, Arda Turan’ın başını çektiği grup bir süre Milli Takım’dan uzaklaştırılarak cezalandırılmış, dönüşlerinde ise Fatih Terim ‘içime sinmedi’ açıklaması yapmıştır.
Kaldı ki, olaydan önce duayen haberci Bilal Meşe ile antrenmanda, olay günü hava alanında karşılaşan Arda Turan, kinini ve planını hiç belli etmemiş, uçağın motorlarının çalışıp emniyet kemerlerinin takılmasına kadar beklemek profesyonelliğini göstermiştir!
Ailesine ve karakterine hakaret ettirmeme iddiasındaki Arda Turan’ın gerek yazarımıza gerekse milli takım teknik ve idari kadrosuna mahalle berduşu edasıyla ettiği aile boyu küfürler, Türkiye’nin vicdanı ve adaletinde elbet değerlendirilecektir. Asıl üzücü olan Arda Turan hakkındaki toplumsal yanılgımızdır.
‘Rol model’ olacak derken elimizde, kariyeri ile karakteri ters yönlere koşan, megalomaniden pas alıp narsizme gol atan, cüreti cehalet kaynaklı bir futbol fenomeni kalmıştır giderayak.
Arda’nın kamuoyuna açıklamasındaki tek doğru cümledeki gibi ‘bedeli’ ödetilecek, ödeyen Arda Turan olacaktır. Çünkü her şeyden önce Milli Takım’ın bünyesindeki ‘virüsten’ kurtulup kronik hastalığı atlatması gerekirdi.
Arda Turan’ın işlediği suça gelince… Takipçisi biz, Bilal Meşe ve meslektaşları olacaktır. Futbol tarihimizdeki en çirkin olayın en kariyerli futbolcu tarafından gerçekleştirilmesi sonucu değiştirmez.
Hatta bedel ödenmesini çok daha zaruri hale getirir.