Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
Dün bir olay yaşandı. Suudi Arabistan dahil 7 ülke Katar'ı teröre destek vermekle suçladılar ve Katar'ın büyükelçi ve vatandaşlarını kendi ülkelerinden çıkmaya davet ettiler. İslam dünyasının geldiği noktaya bak. Dolayısıyla hepimizin ama hepimizin bunlardan ders çıkarması lazım. Karışan orta doğudan, terörden, akan kandan herkesin ders çıkarması lazım. Eğer politikayı siz, etnik kimlik üzerinden yaparsanız acıyı ve kanı asla önleyemezsiniz.
Şimdi değerli arkadaşlarım. Bizim bu konuda hükümete önerilerimiz var. Birinci öneri şu: Katar, İhvan'a desteğini kesmelidir. Yani Müslüman Kardeşler'e desteğini kesmelidir. Bu siyasetten Adalet ve Kalkınma Partisi uzak durmalıdır. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Genel Başkanı bizzat destekliyor. Rabia’yı da kullanmaktan vazgeçmeliler. İslam dünyasının teröre destekle suçladığı İhvancıların simgesini getiriyorsunuz, yerli ve milli diye yutturuyorsunuz. Akıl alacak bir şey değil. İkincisi, Yemen’deki kirli savaş bitirilmelidir. Üçüncüsü Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar arasında tarafsızlığını korumalıdır. Dolayısıyla bu konuda dış politikayı yürütenlerin dikkatli olması gerekiyor.
'BANA LAF YETİŞTİRECEĞİNİZE OTUR BİRAZ KİTAP OKU BİNALİ YILDIRIM'
- Asgari ücret veriyorlar, 1404 lira. Açlık sınırı nedir? 1518 lira. Yoksulluk sınırı? 4 bin liranın üstünde. Peki bir geçimin azami geçim ücreti nedir? Ortalama 1800 lira. Bunu gündeme getiren parti kimdir? CHP. Şimdi bütün işçilere sesleniyorum; siz insanca yaşamak istiyorsanız, alın terinizin karşılığını almak istiyorsanız, bu ülkede barış içinde yaşamak istiyorsanız sadece ve sadece oy verebileceğiniz tek bir parti vardır. O partinin adı da CHP’dir. Ve o toplantıda 7 milyon işsizimizden bahsettik. Bugün Binali Bey diyor ki; Kılıçdaroğlu bilmiyor, 7 milyon işsiz yok diyor. Yahu Binali Bey, ben değil, siz bilmiyorsunuz. İş aramaktan umudunu kesenleri bilmiyorsunuz siz. 2 milyon kişi umudunu kesmiş iş aramaktan. Siz bunları işsiz saymıyorsunuz. Bana laf yetiştireceğinize otur biraz kitap oku Binali Yıldırım.
'YA SİZ ZEYTİN AĞACINDAN NE İSTİYORSUNUZ?'
- İnsan hakları ihlalleri var. Haksız gözaltılar, işten atılanlar var. Bunlar sürerken şimdi sıra zeytin ağacının katliamına geldi. Doymuyorlar, yiyorlar, doymuyorlar. Ranta doymuyorlar. Ya siz zeytin ağacından ne istiyorsunuz? Zeytin, Kuran-ı Kerim’de de geçen bir ağaçtır. Nurdur. Siz bundan ne istiyorsunuz. 1939 yılında zeytinle ilgili kanun çıkarıyor Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları. Nasıl koruruz diye uzmanlar getirtiyorlar. Şimdi zeytin ağacını nasıl yok ederiz, onun çabası içindeler.
167 milyon zeytin ağacımız var. Zeytin üretiminde, dünyanın üretiminin yüzde 6’sını Türkiye tek başına yapıyor. Ve bizim ihracatımız, 86 milyon dolardır. Niye zeytinle ilgili böyle bir karar geliyor TBMM’ye? Değerli kardeşlerim, zeytinin ana vatanı Anadolu’dur. Barışın simgesidir. Şimdi siz, alıyorsunuz zeytinleri nasıl yok ederim diye bir çabanın içine giriyorsunuz. Bir üretici şunu söylüyor; biraz Allah korkusu olan zeytin ağacına dokunmaz. 2002’den bu yana 6 kez zeytin ağacının katliamıyla ilgili kanun tasarısı getirdiler. Şimdi 7 oldu. 6 kez reddedildi, şimdi getiriyorlar. Neden? Maden arayacaklar, madencilerin isteği üzerine. Ya maden yerin üstünde, bırak yerin altındakini. Neden karışıyorsunuz buna? Dolayısıyla zeytinle ilgili mücadeleyi biz yapacağız, parlamentoda yapacağız. Sizler de her türlü desteği verin.
'BİNBAŞI O.K. BİR DAHA İFADESİ ALINMASIN DİYE MİT ELEMANI YAPILDI'
Ben zaman zaman iktidarı ve darbe yapanları eleştiriyorum. Darbe yapanların kimler olduğunun ortaya çıkarılmasını istiyorum. Gerçek faillerin bulunmasını istiyorum. Gerçek failleri bulup ortaya çıkarmazsak darbeyle tam anlamıyla yüzleşemeyiz. Ben bunları söylerken zaman zaman eleştiri konusu oluyorum. 'Siz FETÖ'yü mü destekliyorsunuz?' diyorlar. Bizim politikamız Fethullah Gülen cemaati ile mücadeleyle geçti. Araştırma önergeleri verdik, soru önergeleri verdik. Eleştirdik. Her şeyi ama her şeyi yaptık. Şimdi darbeyle ilgili kafamızda büyük sorular var. O konuda komisyondaki arkadaşlarımız bizim tarihimize geçecek çok önemli bir rapor hazırlıyorlar. Hem partimizin hem Türkiye'nin hem bütün vatandaşların hislerine tercüman olacak bir rapor hazırlıyoruz. Sorularımız var. Onlarca soru var. Bunların cevabını almış değiliz. Ya neden darbenin araştırmasını istemiyorsunuz? Kaçtılar. Siyasal iktidar kaçtı. Ayrıntılar ortaya çıkmasın, millet yeteri kadar bilmesin diye kaçtılar. Biz bunu eleştirmeyecek miyiz? Eleştireceğiz. Biz bunu eleştirdiğimiz zaman FETÖ’cü mü oluyoruz? Hayır biz hayatını kaybeden 249 kişinin kanına sahip çıkıyoruz.
Adil Öksüz olayını kapatıyorlardı, ilk biz dile getirdi. Kim bu Adil Öksüz, niye tutuklanmaz? Niye kelepçelenmez. En son MİT bir açıklama yapıyor. Efendim bizim açıklarımız milli güvenliğimize zarar vermektedir. Ya Adil Öksüz bizim ne zamandan beri milli güvenliğimize zarar veriyor. Demek ki çok önemli bir adam, sıradan bir adam değil. Bunu ben de kabul ediyorum, sıradan biri değil. Ama nasıl oluyor da milli güvenliğimize zarar veriyor? Ben bunu sorunca 'Siz FETÖ’cüsünüz' diyorlar. Kusura bakmayın, ben bunu sormak zorundayım. Şimdi O.K diye birisi, girmiş MİT'e, ve diyor ki 'Orduda şunlar şunlar oluyor.' Kamuoyuna yansıyan ifade eden 'MİT Müsteşarı helikopterle kaçırılacakmış.' Kamuoyuna bu servis ediliyor. Daha sonra O.K'nın MİT’e 'Darbe olabilir' ihbarı da yansıyor. Askerlerin darbe yapacağını anlatan O.K.’nın ifadesi kamuoyundan niçin gizlendi? Öyle anlaşılıyor ki bu konuda Genelkurmay'a da bilgi verilmiyor. Daha sonra O.K MİT elemanı olarak istihdam ediliyor. Bir daha hiçbir savcı O.K’nın ifadesine başvurmasın diye.