ABD Başkanı Donald Trump'ın ilk yurtdışı ziyaretini gerçekleştirdiği Suudi Arabistan'da Körfez ülkeleriyle buluşması sonrası fırtına patlak verdi. Medyada başlayan kapışma sonunda Suudi Arabistan'ın başını çektiği ülkeler grubunun Katar'la diplomatik ilişkilerine son vermeleri, Riyad'ın kara sınırını kapatması, uçuş yasakları eşliğinde topyekün abluka uygulamaları eşliğinde ültimatom verilmesine kadar vardı. Kuveyt tıpkı 2014'te olduğu gibi ‘arabulucu' olarak devreye girerken, Katar şimdilik geri adım atmaz görünüyor. Krizi ve Türkiye dahil bölgeye etkilerini gazeteci, yazar ve televizyon yorumcusu Musa Özuğurlu'yla kouştuk.
Musa Özuğurlu'ya göre Körfez ülkeleri Suudilerin zorlamasında ikiye ayrılmış durumda. "Bir tarafta sadece Katar var diğer tarafta tarafsız kalmaya çalışan Kuveyt ve birkaç ülke var" diyen Özuğurlu, Katar'ın Riyad'ın taleplerini birkaç gün içinde yerine getirmesi halinde fırtınanın dindirilebieceği görüşünde. Diğer yandan "Gelişmeler Suudilerin çok kararlı bir şekilde Katar'daki iktidara hâkim olan aileyi bir şekilde görevden almaya, devirmeye çalışacaklarını" gösterdiğine dikkat çeken Özuğurlu, bu durumda krizin Bahreyn ve diğer ülkelere sıçramadan sona erdirilebileceğini belirtti. İran'ın da Katar ile fazla ilgilenir görünen duruşuna vurgu yapan Özuğurlu, bu durumun Doha'ya yönelen okları daha da keskinleştirebileceğini belirterek, "Katar da tamamen İran tarafında görünmekten de büyük bir pişmanlık içerisinde muhtemelen" dedi. Özuğurlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Belki de Katar da bu kadar ağır tepki görmeyi beklemiyordu. Eğer Katar tarafında daha fazla bir direnme olursa, bu kriz daha da büyüyebilir hatta bu iş belki de Suudilerin hiç tereddüt etmeden birlik göndermesine kadar gidebilir. Çünkü bir tarafta Bahreyn var ve bu ülkenin içi çok karışık. Katar'da oluşacak bir istikrarsızlık sonucunda Bahreyn'de işler daha da karışabilir. Yönetim azınlık olmasına rağmen, bu ülkede bastırabiliyor olayları ama bu gerginlik Katar'da büyük bir istikrarsızlığa yol açarsa, bunun Bahreyn'e sıçrayacağı da aşikâr. Bahreyn nüfusunun yüzde 70'i Şiilerden oluyor. Dünya gündeminde çok fazla yer bulmuyor ama 2011'den bu yana rahatsızlık devam ediyor. Suudi Arabistan daha önce Bahreyn'e birliklerini göndermişti. Şimdi aynı şekilde Katar'da da çok büyük istikrarsızlık var ve bunun için ‘birlik gönderiyorum' diyebilir. Böyle bir şey yapması halinde, iş çok daha çetrefilli bir hal alabilir."
Özuğurlu, ABD'den gelen krizin müzakereyle çözülmesi yolundaki açıklamaların derin anlamları olmadığı görüşünde. Suudilerin ABD'nin haberi olmadan Suudi Arabistan'ın böyle bir tasarrufta bulunabilmesi çok imkân dâhilinde olmadığını belirten Özuğurlu, "Katar'da gerçekleştirilecek bir iktidar değişiminin ABD ve diğer büyük ülkeler anlamında büyük değişikliklere yol açmayacağını belirterek şöyle dedi:
"Özellikle Trump ile yapılan anlaşmalar ve İran'a karşı hamlenin sinyallerinin verilmiş olmasından sonra Suudi Arabistan'ın hiç kimsenin haberi olmadan böyle bir hamleye kalkışıyor olması çok olası değil. Dolayısıyla ABD'nin yaptığı açıklama sadece diplomatik bir anlam taşıyor. Fakat ABD de muhtemelen Katar ailesinin ipinin çekilmesine ‘okey' verdi. Bunu kendileri istiyordur anlamında değil ama eğer Suudiler Trump'ı bunun bir zorunluluk olduğuna ikna etmişse, Trump'ın buna itiraz etmesi için bir sebep yok. Katar'da eğer istedikleri bir yönetimi iktidara getirirlerse, ABD için sorun yok. Mesela bugün Japonya'nın Katar'dan almış olduğu gaz ile ilgili alımın devam edeceği yönünde bir açıklaması var. Dolayısıyla burada bu tarz büyük işler açısından çok da büyük sorunlar olacağını düşünmüyorum Katar'da herhangi bir değişiklik olması durumunda."
"Katar artık tamamen köşeye sıkışmış durumda ve kendisine doğrultulmuş silahı gördükten sonra bu açıklamaları yaptı" diyen Özuğurlu, Doha'nın artık kaybedecek bir şeyi bulunmadığının da altını çizdi.
Kriz iki hafta önce Katar şeyhi Temim'in İran'ı ‘önemli güç', Hizbullah ve Hamas'ı ise ‘direniş örgütleri' diye nitelendirilen konuşmasıyla başladığını anlatan Özuğurlu, "Trump'ın liderliğindeki toplantıda Katar'a herhangi bir rolün verilmemesi ve bizim bilmediğimiz öncesindeki birtakım istihbarat bilgileri, yazışmalardan sonra Katar kendisine yönelik büyük bir hamlenin gelmekte olduğunu gördü. Bu nedenle olayların başlamasına sebep olan bir açıklama yaptı. Bir şeye güvendiği için değil, artık kaybedecek bir şeyi yoktu zaten Katar yöneticilerinin. Dolayısıyla böyle bir açıklamayı kendi iç kamuoyu açısından yapmak durumundaydılar ve yaptılar. Fakat bunu işlerine yarayacağı sanısıyla veya herhangi bir şeye güvendikleri için yaptıkları çıkarımı mantıklı değil" diye konuştu.
Katar'ın bugüne kadar defalarca uyarılara rağmen Müslüman Kardeşler konusunda geri atmadığını anımsatan Özuğurlu, artık bu çekişmelerin Riyad için büyük sorun haline geldiğini belirtti. Özuğurlu'ya göre krizde tarafını seçmek zorunda kalacak olan Türkiye ABD desteği sebebiyle Suudi Arabistan'ın bloğunda yer alacak:
"Kriz 10 sene önce olsaydı, Türkiye'nin bu işin dışında kalabileceğini söyleyebilirdik. Hatta daha da ötesinde, Türkiye bölgenin ‘hâkim bir ülkesi' olarak arabuluculuğa bile soyunabilirdi. Fakat Suriye krizinden, Arap Baharı krizinden sonra kendisi de hevesli olarak öyle bir pozisyon almaya itildi ki, artık tarafsız olması mümkün değil. Hem ekonomik hem siyasi hem de dinsel bağlar açısından Türkiye'nin bundan sonra artık tarafsız kalması mümkün değil. Dolayısıyla Türkiye'nin bu krizden herhangi bir şekilde etkilenmemesi yönünde bir ümit verdiğini söylemek mümkün değil. Türkiye elbette tarafını seçmek zorunda kalacak çünkü bu mesele çok daha fazla büyüyebilir."
Öte yandan Özuğurlu, Suriye'deki gelişmeleri de bunun dışında görmemek gerektiğini söyleyerek şu değerlendirmeyi yaptı: "Ceyşul Muhacirin denilen bir oluşum Suriye'nin güneyinden büyük bir saldırı başlatmak üzere. Kuzeyde Rakka tarafında da bir operasyon var. PYD'den yapılan açıklamada Haşdi Şabi Birlikleri'nin Suriye'ye girişine izin verilmeyeceği söyleniyor. Diğer yandan güneydeki hareketin de İran-Beyrut arasındaki bağlantıyı kesme gibi bir amacının olduğu ve çok büyük bir saldırı olacağı söyleniyor. Bütün bunlar akıllara bir Şii-Sünni Savaşı ihtimalini getiriyor."
"Belki ilk defa bu telaffuz edilerek, ilk kıvılcım ateşlenecek. Bu yönden baktığımızda da Türkiye'nin tarafsız kalması mümkün değil" vurgusu yapan Özuğurlu, "Türkiye'nin Katar ile çok önemli ekonomik bağları var ama Suudiler seçmek zorunda çünkü Suudiler ABD ile birlikte ve karşıda İran var. Dinsel ve ekonomik açıdan baktığımızda da, Türkiye eninde sonunda büyük olan Suudi Arabistan'ı seçecektir ve onların kampı içinde yer alacaktır gibi görünüyor" diye ekledi.