HDP'nin 3. Olağanüstü Kongresi Ankara'da Dünya Ticaret Merkezi'nde toplandı. Güvenlik önlemlerinin alındığı kongreye izleyici alınmadı. Delegeler, milletvekilleri HDP bileşenlerinin temsilcileri ve basın kongreye katıldı.
KONGRENİN ANA SLOGANI: İRADEMİZİ SAHİPLENİYORUZ
Kongrenin ana sloganı 'Direnerek kazanacağız' ve 'İrademizi Sahipleniyoruz' olurken, salonda 'Tutuklu ve Hükümlü Öğrencilere Özgürlük', 'Çocuk İstismarına Son', 'Emeğimiz Bedenimiz Kimliğimiz Bizimdir', 'Demokratik Cumhuriyet Ortak Vatan', 'Genç Başladık Genç Başaracağız', Gençliğin Görkemli Direnişiyle Geleceğiz', 'Kadın Yaşam Özgürlük', 'Yeni Yaşam İçin Radikal Demokrasi', 'Kadın Cinayetlerine Son', 'Demokratik Anayasa İcin Buluşalım', 'İmralı'da Tecrite son' pankartları yer aldı.
HDP'nin kongresi' Direnerek kazanacağız' ana sloganı ile toplandı. Kürsüde Demirtaş, Yüksekdağ ile birlekte tutuklu vekillerin resimleri var pic.twitter.com/V15KDdXADK
— yurdagül şimşek (@yurdagulsimsek) May 20, 2017
Divan Başkanlığı'na getirilen Ali Ürküt, kongrenin yasal zorunluluk gereği yapıldığına vurgu yaptı. Kongrede 'demokrasi şehitleri' için saygı duruşunda bulunuldu. Kongrede açılış konuşmaları yapılmadı. Tutuklu bulunan milletvekilliği ve parti üyeliği düşürülen Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş'ın mesajları açılış konuşması olarak nitelendirildi.
DEMİRTAŞ'IN MESAJI, AYAKTA ALKIŞLANDI
HDP Eş Başkanlığa getirilmesi beklenen Serpil Kemalbay, Yüksekdağ'ın mesajını Parti Sözcüsü Osman Baydemir de Demirtaş'ın mesajını kongrede paylaştı. İki mesaj da kongre salonunda bulunanlar tarafından sloganlar eşliğinde ayakta alkışlandı.
'SON İKİ YILDA YAŞANAN ÜÇ KIRILMA NOKTASI'
Son iki yılda yaşanan üç önemli kırılma noktası olduğunu ifade eden Demirtaş, "Bunlardan birincisi 7 Haziran sonrası hayata geçirilen siyasi darbe ve savaş konsepti; ikincisi 15 Temmuz darbe girişimi; üçüncüsü de 16 Nisan referandumudur" dedi. Her üç kırılmanın da gerçek mağdurunun halkın, ezilenlerin bizzat kendisi olduğunu kaydeden Demirtaş, mesajında şu görüşleri dile getirdi:
'REJİM DEĞİŞİKLİĞİ KAVGASI DEĞİL, REJİMİN EL DEĞİŞTİRMESİ GERÇEĞİ'
- Kanaatimce ortada bir rejim değişikliği kavgası yoktur. Rejimin el değiştirmesi gerçeği vardır. Eski Türkiye'nin sahibi olduklarını iddia edenlerle, sözde Yeni Türkiye'nin sahibi artık biziz diyenler arasında yaşanan bir kayıkçı kavgasından demokrasinin çıkmasını beklemek hayal olurdu elbette. Bir de Fethullah Cemaati denilen, sağ iktidarlar ve son olarak AKP eliyle palazlandırılmış, alçaklıkta sınır tanımayan paralel devlet yapılanmalarının yarattığı tahribatlar vardır ki, bu da bütün bu mağduriyetleri katmerleştirmiştir.
'AHLAKİ BİR SORUMLULUĞUMUZ VAR'
- Bu kesimlerin ne yapmaya çalıştıklarının farkındayız. Ancak bu tespitlerden çok daha önemlisi 'bizim ne yapacağımızdır'. Bütün bu tehdit ve saldırı dalgası karşısında halkı nasıl koruyacağız, demokrasiyi ve barışı sağlamak için nasıl bir mücadele hattı izleyeceğiz? Zorunluluk sonucu toplanmış olsa da, Kongremizin bu sorulara cevap verebilmesi gerekir. Halen çok güçlü ve kararlı bir halk desteğine sahip olan HDP'yi siyaset arenasında öncü konumuna taşımanın gereklerini yapmak gibi ahlaki bir sorumluluğumuz vardır.
- Türkiye'nin çok dilli, çok kültürlü, çok dinli çoğulcu yapısına uygun Sünni, muhafazakar yurttaşlarımızdan Alevi inancına sahip vatandaşlarımıza; Müslüman olmayan topluluklardan, seküler kesimlere; Türk, Kürt, Ermeni, Arap, Süryani, Çerkes, Pomak, Boşnak vb. topluluklara; işçi, işsiz, çiftçi, işveren, esnaf kesimlerine; öğrenci, akademisyen, kamu emekçisi, gazeteciye kadar toplumun yarısını oluşturan ve geri kalanını da doğurup büyüten kadınlara; en dinamik gücümüz gençlere, çocuklara kadar herkesin arzu ettiği demokrasiye ve barışa nasıl ulaşacağız? HDP bu konularda nasıl daha fazla inisiyatif alabilir?
'HDP DEMOKRATİK SİYASETTEN VAZGEÇMEYECEK'
- İşte bu konularda daha somut cevaplar üretebilmemizin zamanı geldi de geçiyor bile. Hiç şüphesiz ki, bizim de elimizde sihirli bir değnek yok. Demokrasi karşıtı güçlerin, devletin bütün olanaklarını kullanarak içerde ve dışarıda savaş politikalarıyla eş zamanlı olarak bizlere tasfiyeyi dayattığının farkındayız. İktidarın zoru, şiddeti ve savaş araçlarını bir siyaset yapma biçimi olarak kullandığını görmeyecek kadar saf değiliz. Fakat bütün bu gerçeklere rağmen, çok önemli bir mücadele dinamiği olan dirençli bir halk ile birlikte siyaset yapıyor olmak da bizim avantajımızdır. Demokratik siyaset kanallarının neredeyse tümden kapatıldığını görüyor, yaşıyoruz. Ancak ne olursa olsun, bir kez daha inatla belirtiyorum ki, HDP demokratik siyasetten katiyen vazgeçmeyecek, siyasal sorunlarımızın çözümü için şiddet dışı yöntemlerde ısrar edecektir.
- Aslolan ve normal olan demokratik siyasettir; savaş ve şiddet anormal olandır, insana ve doğaya aykırı olandır. Bizler canlıların kendilerini zorunlu ve meşru olarak savunmaları dışındaki hiçbir şiddet yöntemini kabul etmiyoruz. Bu, ilkesel bir duruştur.
'BARIŞ DEMEKLE SORUMLULUĞUMUZU TAM OLARAK YERİNE GETİRMİŞ SAYILMAYIZ'
- Bugün dünyanın bütün kıtalarında ve ağırlıklı olarak bizim bölgemizde Ortadoğu ve Afrika'da vahşet boyutlarına ulaşmış savaş-çatışma durumlarına tanıklık ediyoruz. Maalesef ülkemizde de, sınırlarımızın hemen ötesinde de bu acı tablo değişmiyor. Bütün bu histerik kan deryasında barış çığlığını yükseltmek barışı sağlamaya yetmiyor. Elbette barış, barış demekten vazgeçmeyeceğiz; ancak bunu demekle sorumluluğumuzu tam olarak yerine getirmiş de sayılmayız.
- Bu nedenle tüm arkadaşlarımızın, parti yönetimimizin, kurumlarımızın ve bileşenlerimizin katkısı ve desteği ile somut bir 'Demokrasi ve Barış Mücadelesi Planı' hazırlanması gerekiyor. Bütün parti yapımızın, dostlarımızın, bileşenlerimizin bu planı sahiplenmesi ve hayata geçebilmesi için üstün bir gayret göstermesi gerekiyor. Siyasi sorumluluğumuz gereği içeride de olsak dışarıda da, bizler bu doğrultuda mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz."
'BEKA SORUNU TESPİTİNE KATILIYORUM ANCAK…'
- Buradan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir beka sorunuyla karşı karşıya olduğunu söyleyenlere seslenmek istiyorum. Evet, ben de bu tespite katılıyorum. Ancak bu tehdit ve tehlikeden kurtulmanın başka bir yolu var diyorum, başka bir seçenek, en gerçekçi, en ahlaki, tarihsel ve siyasi geçmişimize en uygun, en doğru seçenek."
'EŞİT BİRLİKTE YAŞAMI SAĞLAYACAK BİR MÜCADELE PLANI'
HDP kongresinde seçimler devam ediyor. Figen Yüksekdağ'ın yerine eş genel başkanlığa seçilmesi beklenen Serpil Kemalbay da oyunu kullandı pic.twitter.com/elgqC0PTxh
— yurdagül şimşek (@yurdagulsimsek) May 20, 2017
Siyasetin kin, öfke ve intikam duygularıyla yapılamayacağını vurgulayan Demirtaş, "Türkiye toplumunun kahir ekseriyeti bizden şiddet ortamını değiştirecek, demokrasi ve barış mücadelesini başarıya ulaştıracak bir misyon üstlenmemizi bekliyorken, bu gerçeği göz ardı ederek siyaset yapamayız. Şüphesiz ki, bütün sorunlarımızı bir planla çözemeyiz. Ama siyaseti normalleştirmeyi, mücadelelerin barışçıl, demokratik yollarla sürdürülebilmesinin kanallarını açmayı, Türkiye'yi içinde bulunduğu zor durumdan demokrasisini güçlendirerek çıkarmayı hedeflemeliyiz" dedi.
YÜKSEKDAĞ: PARTİYE VE HALKLARIMIZA KARŞI GÖREVLERİM DEVAM EDİYOR
Milletvekilliği ve parti üyeliği düşürülen Figen Yüksekdağ da mesajında, "Milletvekilliğimle birlikte parti üyeliğimin de gasp edilmesi sadece Eş Genel Başkanlık görevini yasal olarak devretmeme yol açabilir. Partiye, halklarımıza, barış, emek, özgürlük davamıza karşı görevlerim kesintisiz devam ediyor. Bu zorlu dönemeçten de maharetle geçeceğimize olan inancım tam. Zorunlu olarak ama yürek ferahlığıyla Eş Genel Başkanlık görev ve pozisyonunu devrediyorum" dedi.