‘BAYKAL'IN ÖNERİSİ, AKILLA BAĞDAŞABİLECEK BİR ÖNERİ DEĞİL'
Deniz Baykal'ın 2019 seçimleri için yaptığı açıklamanın, ‘Erdoğan'ın modelini daha mükemmel hale getirme çabası' olduğuna dikkat çeken Ertuğrul Günay, "Partili bir cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı değildir. Çünkü cumhurbaşkanı demek, cumhurun yani bütün milletin, toplulukların başkanı demektir. Siz bunu cumhurun bütünlüğünden alıp, bir partinin başkanı yaptığınız zaman, onun sıfatı artık cumhurbaşkanı olmaz. Sanki bu model artık sürekli kabul edilecekmiş gibi, başka bir parti başkanına 'Ya aday ol, ya da aday olacak biri partinin başına geçsin' demek akılla bağdaşabilir bir öneri değil. Çünkü bu önerileri yapan Deniz Baykal'ın hiçbir öngörüsü şimdiye kadar gerçekleşmemiştir.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ‘Parti içinde kavga edeni kapının önüne koyarım' açıklamasını değerlendiren, Baykal'ın CHP'nin genel başkanıyken partiden ihraç ettiği Ertuğrul Günay, "Kılıçdaroğlu'nun, parti yönetimini eleştiren arkadaşları disipline vermekle, partisinden atmakla tehdit etmesini bir 'Baykallaşma Serüveni' olarak görüyorum. Fikri Sağlar'ın uğradığı tehdidi biz yaşadık. Sayın Baykal bizi partiden attı. CHP'nin bu aklıyla demokratik bir sonuç alması mümkün değil. Yeni yönetime bundan ders çıkarmalarını ve bunun doğru bir yol olmadığını söylemek istiyorum. Kılıçdaroğlu bu söylemi yerine uyararak 'Türkiye'nin kritik bir eşikten geçtiği dönemde parti içi tartışmaları biraz erteleyelim' diyebilirdi. 'Kapının önüne koyarım' bu yanlış bir söylem" dedi.
‘TÜRKİYE'NİN İHTİYACI BU DEĞİL'
Kılıçdaroğlu'nun, 'Partili Cumhurbaşkanı olmaz' açıklamasını değerlendiren Günay, "Genel Başkan'ın 'Partilerin dışından, partilerin biraz üstünden bir arayışımız olmalıdır' açıklamaları doğru ama önce yeni modeli konuşalım. Üzüntüyle söylüyorum, bu anayasa sistemiyle Türkiye yönetilemez. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ya da Erdoğan'ın böyle bir modele ihtiyacı olabilir ama Türkiye'nin ihtiyacı bu değil. Türkiye'nin ihtiyacı gerginleştirici değil, barıştırıcı bir lider" dedi.
YSK'nın seçimini bitirdiğine ve yeni yöntemlere başvurulması gerekildiğine değinen Günay, "AİHM'den de süreci değiştirecek bir karar çıkmasını beklemek zor. O yüzden kamu vicdanında tartışma bitmedi. Oylamadan 1 hafta önceki kaleme aldığım yazımda da, 'Hayır' bir hayli önde ama seçim günü şimdiye kadar görmediğimiz, beklenmedik olaylar olabilir' yazmıştım. Ama YSK'nın bu kadar açıkça bir tam kanunsuzluk fiili işlemesi beklentilerimin de ötesindeydi. AK Parti içerisinde içine sindirmeden evet diyenleri de kattığımız zaman, bu ülkede yüzde 60'a yakın bir hayır potansiyeli var. Bu hayır potansiyelini aday tartışmalarıyla, dağıtmamak lazım. Tam tersine bu potansiyeli birleştirecek yeni bir model, yeni bir anayasa önermek lazım. Külliye'nin dışındaki herkes, her kesimden 'evet' diyebilmeli. Türkiye'nin tekrar demokratik çoğulcu sisteme dönmesini savunan partisiz bir cumhurbaşkanı gelirse, hep beraber anayasayı değiştirirsiniz. Beştepe'ye çıkan kişi o yetkileri kanırta kanırta kullanmayı değil, oraya çıktığı takdirde o yetkilerden vazgeçmeyi taahhüt etmiş kişi olmalıdır" dedi.
2019'a giderken ne yapılması gerektiği ve özellikle CHP'nin ne yapması gerektiği konusunda düşüncelerini belirten Günay, "Partili Cumhurbaşkanı modelini yanlış bulduğunuzu söyleyerek, Partili bir cumhurbaşkanı adayı dayatmaktan kaçınırsınız. Cumhurbaşkanlığı adayı için, devletin başında her konuda, herkesin hakkını savunacağı konusunda bir inanç uyandıran bir isim üretilmemesi son derece vahimdir. Geçen sefer, dışarıdan gelen Türkiye'nin koşullarını çok iyi bilmeyen, Ekmeleddin İhsanoğlu alelacele Türkiye toplumuna aday olarak dayatıldı. Bu görevi daha gerektiği gibi üstelenecek olan ve toplumda belirleyici bir iz olarak takip edilecek bir isim bulunabilirdi. Bu anayasa modeli içinde kim cumhurbaşkanı olursa olsun, bir süre sonra bir otokrat haline gelir. Bugün geldiğimiz yer, 1991'den beri kurulan hükümetlerin yanlışları sonucunda geldiğimiz yerdir. Siyasetin kırılma noktasındayız. Hep bu eşiklerde, ortaya yeni çözümler çıkar.
Geldiğimiz durumu anlatan bir söz var, 'Kem alatla, kemalat olmuyor'. Yani, kötü aletle iyi iş olmuyor. Türkiye'de siyasetin bugünkü aletleri, parti anlayışları, lider anlayışları kötü alettir, bunlarla iyi iş çıkmıyor. Bugünkü CHP bunu anlarsa kalıcı bir parti olabilir. Aksi takdirde yüzde 49 içindeki payı gittikçe düşer" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Soçi'den dönerken yaptığı, "Kılıçdaroğlu hiç kendi partisinin tarihini de bilmiyor, Atatürk, İnönü 'Partili Cumhurbaşkanı' değil miydi, siz bunları bilmiyorsunuz cahilce konuşuyorsunuz" açıklamasını da değerlendiren Günay, "Sayın Erdoğan da böylece Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 2002 ile 2012 arasındaki söylemini bilmiyor bu durumda. 70-80 yıl önceki muhalefet partisinin tarihini eleştirmeden önce, dönüp kendi partisinin tarihine bakmalı. Parçalanmış imparatorluktan, bir vatan çıkarmaya çalışmışız. Yeni bir parti kuruluyor, demokrasinin dünyada yeni bir kavram olduğu zamanlardaki partiyle göstermelikte olsa halk sandığa, seçime hazırlanmaya çalışıyor. O kurucu partinin genel başkanı, ülkenin cumhurbaşkanı oluyor. Yani Atatürk, o bile o dönemde aşağısına genel başkanvekili ve başbakan bırakıyor. Kendisi mümkün olduğu kadar yukarıda kalmaya özen gösteriyor. İsmet Paşa Dönemin'de de yine aşağıda bir başbakan var ve genel başkanvekili var. Bu model siyasetin çoğulculaşmasına izin vermiyor, siyaseti tekelleştiriyor. Adalet ve Kalkınma Partisi, kuruluşundan beri bu modeli eleştirdi. Sayın Gül seçildiği zaman cumhurbaşkanı yetkilerinin azaltılması konuşuldu, çoğaltılması değil. Siz şimdi 2017 yılında bunca yıllık demokrasi gayreti ve mücadelesinden sonra bula bula 1940'ların İsmet Paşa modelini mi Türkiye'nin önüne sunuyorsunuz?" tepkisinde bulundu.