Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 3 Mayıs'ta Soçi'de Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından ağırlanması sonrası gözler Türkiye-Rusya ilişkilerinde…
Normalleşme sürecindeki sıkıntıların ardından Soçi zirvesinin ertesi günü Astana'da Rusya, Türkiye ve İran'ın garantörlüğünde Suriye'de ‘çatışmasızlık bölgeleri/hatlarını' içeren mutabakat metni sağlanması ilişkilerin siyasi yönünde de ilerleme sağlanabileceği umudunu canlandırdı. Soçi zirvesi ve Astana mekanizmasını Moskova Devlet Üniversitesi'nden Dr. Kerim Has ile konuştuk.
‘GÖRÜŞMEDE KARŞILIKLI POZİSYONLAR NETLEŞTİRİLDİ'
‘SURİYE ORDUSUNUN YÜKÜNÜ AZALTMAK İÇİN'
Soçi zirvesinde Rusya'nın ‘Suriye içinde dört güvenli bölge' teklifinin yoğun konuşulduğunu belirten Has, bunun Rusya'nın sahada askeri anlamda kendisine kazanç sağlayacak yeni diplomatik inisiyatifi olduğunu belirtti. "Herkes güvenli bölge kavramını kullanıyor ama herkesin bundan anladığı farklı" diyen Has, bu yeni inisiyatifi şöyle izah etti:
‘ÖN ALMA HAMLELERİ'
‘ESAD'IN GİTMESİ DİRENCİ OLSA DA YAKLAŞIM MOSKOVA'YA YAKLAŞIYOR'
Rusya'nın güvenli bölgeler teklifinin Esad'ın görevde kalmasını uzatacağına ve güvenlik hatlarının oluşturulmasının öncelikle rejimin konumunu güçlendirdiğine dikkat çeken Has, "Çünkü muhaliflerle yürüttüğü çatışmaları azaltması, kendisini Rakka Operasyonu'ndaki gibi IŞİD ile mücadeleye yoğunlaştırması, hem IŞİD ile mücadele bağlamında meşruiyet hem de askeri anlamda yükün azalması anlamında da Suriye'nin daha fazla bölgesine hâkim olma anlamında konumunu güçlendirmesi söz konusu" ifadelerini kullandı.
"Türkiye açısından Rusya'nın bu teklifine destek vermesinin nedeni ise, Türkiye'nin Esad konusundaki yaklaşımının her ne kadar retorikte Esad'ın gitmesi konusunda direnç mevcut olsa da Moskova'dakine yaklaştığı anlamına geliyor. Zaten uzun zamandır Rusya, görüşmelerde Esad'ın geleceği konusunu Türkiye ile görüşmüyor. Müzakerelerde bu konu açılmıyor."
‘TÜRKİYE RİSK ALARAK DESTEK VERİYOR'
Kerim Has, Türkiye'nin Rusya'nın ‘çatışmasızlık bölgelerine' onay vermesinde ABD'nin Kürtlerle ilişkilerinin de rol oynadığı görüşünde. "Türkiye bu güvenli bölgelerin Fırat Kalkanı Bölgesi'nde oluşturulmasını istiyordu" diyen Has, ancak Türkiye'nin etki alanının sağlanması, uçuşa yasak bölge için BM'den karar çıkartılmasının aslında Suriye'nin toprak bütünlüğü argümanına ters olduğunu ve netice itibariyle parçalanmaya yol açabileceğini anımsatarak şu değerlendirmede bulundu:
‘TÜRKİYE ESAD İLE İLGİLİ POZİSYON DEĞİŞTİRDİ'
Türkiye'nin iç politikaya yönelik söylemlerinde Esad'lı çözümü onaylamadığını dile getirse de, sahada durumun farklı olduğuna dikkat çeken Has'a göre,
"Bu pozisyon değişiklikleri ABD ile pazarlıklar neticesinde şekillenecek. ABD meselesinde şöyle bir durum var; ABD Yönetimi'nin 2014-2015 yıllarında YPG'ye açtığı meşruiyet alanı IŞİD ile mücadele bağlamıydı ve bu hala devam ediyor. Fakat şu an için bu iş birliği bunun ötesine geçmiş durumda. Türkiye tarafının defalarca rahatsızlığını iletmesine rağmen, ABD'nin sahada aktif bir şekilde destek verdiği örnekler. 25 Nisan'da Türkiye hava harekâtı gerçekleştirdi ve hemen ertesi günü sabah ABD askerleri YPG güçleri ile bombalanan yere gidip, fotoğraf vermişlerdi. Dolayısıyla burada ciddi anlamda bir görüş ayrılığı var. Diğer yandan ABD sahada IŞİD ve diğer gruplara karşı daha çok YPG güçleri ile fiili bir savaş yürütüyor. Burada ABD'nin bağımlılığı artmış durumda."
‘RUSYA KÜRT KORİDORU KENDİSİNE BAĞIMLI KALSIN İSTİYOR'
Diğer yandan kara askeri olarak Rusya'nın YPG'ye bağımlılığının, ABD'nin bağımlılığından çok daha farklı ve az olduğuna dikkat çeken Has, "Rusya sahada askeri güç olarak Suriye ordusuna dayanıyor. İkinci olarak Şii milisleri kullanıyor ve Hizbullah gibi aktörler var" anımsatması yaptı. Has, Rusya'nın YPG ve Kürtler ile ilgili politikalarını şöyle yorumladı:
‘SORUN BİRDEN DEĞİL ZAMANLA AŞAMALI OLARAK ÇÖZÜLECEK'
Soçi görüşmesinde ekonomik ilişkiler ve yaptırımlar meselesinde ise yanlış anlamalara dikkat çeken Has, Putin'in basın toplantısında "Domates tarzı ürünler konusunda yaptırımları koruyacağız" sözlerinin ise yanlış aktarıldığını anlattı. Has, "Burada içeriğe muhtemelen salatalık, patlıcan, biber gibi ürünler de giriyor ve 14 e yakın ürün hala kısıtlama bünyesinde. Dolayısıyla burada açık kapı bırakılmış durumda. İfadeler Rusça kullanıldığı için, Türk medyasında çevrilirken farklı ifadeler yansıtılmış olabilir. Her halükarda prensip olarak Rusya ‘biz domates ve domates türü ürünler hariç yaptırımları kaldırmaya hazırız' diyor" ifadelerini kullandı. Diğer yandan da Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin ise Rus buğdayına kısıtlamanın kaldırıldığı açıklamasına vurgu yapan Has, "Rus buğdayına kısıtlamanın kalkması, Türkiye'den bir adım atılması anlamına geliyor ve Türkiye de burada adım adım gidecek. Buğday sonrası, ayçiçeği konusunda ya da arpa gibi ürünlere yönelik kotayı kaldırma konusunda adım adım gitme söz konusu" izahatı getirdi. Has'a göre bu konulardaki kısıtlamalar ama Suriye'deki yakınlaşmaya endekslenmiş durumda.
‘RUSYA'YA MEYİL OLMALI'