Habertürk'ten Kübra Par'a konuşan Karamollaoğlu, referandum sonucunda başabaş oy oranları çıkmasına ilişkin şunları söyledi:
"Aynı rakamlar ters dönse ve ‘Hayır' çıksaydı, bundan sonra meydana gelecek bütün yanlışlıkların faturasını bize keseceklerdi. Şimdi bütün mesuliyet hükümetin ve cumhurbaşkanının omuzlarında. Tartışmalı olabilir ama yetkiyi almış oldular. Bundan sonra esas soru, bu sonucu doğru okuyup politikalarını buna göre belirleyip belirlemeyecekleri olacak."
‘HUKUK İÇİN HER YOL DENENİR'
"Meselenin ne olduğunu araştırmadan acele bir karar verdiler. Hiç kimse kanunun üzerinde değildir. Kanun, ‘Mühürsüz oy pusulaları geçersizdir' diyor. YSK burada fahiş bir yaklaşım hatası sergiledi. Gerekçeleri kabul edilebilir değil. Ancak bu mesele Anayasa Mahkemesi'ne giderek de çözülmez. Anamuhalefet YSK hâkimleri hakkında suç duyurusunda bulunabilirdi."
CHP'nin konuya ilişkin AİHM'e başvurmasının yanlış olmadığını söyleyen Karamollaoğlu şöyle devam etti: "Gidebilir, ‘Gitmesin' diyemem. Efendim, ‘Türkiye'yi şikâyet ediyorsunuz' diyorlar. Zamanında AK Partililer de bunu yaptılar. Hukuk içinde her yol denenir. Yanlış olduğunu söyleyemem."
‘BAZI GAZETECİLERİN TUTUKLANMASINA ŞAŞIRIYORUM'
"Geçen gün, geçmişte AK Parti'de çok önemli görevlerde bulunan bir arkadaşa rastladım, ‘Ortak akıl ne oldu?' dedim. ‘Vallahi ortaklık gitti, her şey bir akla kaldı' dedi. Ortak akıl dağıldı" diye devam eden Saadet Partisi lideri, partiden ayrılıp AK Parti'yi kuran ve ‘yenilikçi' diye tabir edilen kişilerin otoriterleştiğinin altını çizdi.
Mollaoğlu, tanıdığı bazı gazetecilerin tutuklanmalarına şaşırdığını belirterek AK Parti'nin doğruyla yanlışı ayırt edemez hale geldiğini savundu: "Mesela Ali Bulaç'ı eskiden beri bilirim. FETÖ'cü olduğu kanaatinde değilim. Bunların, ille de suçludur diye, mahkeme önüne çıkarılmadan, OHAL dolayısıyla verilen yetkilerle hapse atılmaları, adaletin tecellisi konusunda şüpheler yaratıyor. Çok yakından tanıdığımız arkadaşlarımız tutuklandı. Bizimle beraber çalışan kadrolara karşı ciddi bir saldırı var."