Meclis ilgili tasarıyı, sivil toplum kurumlarının yoğun baskısı sonucu ele almmıştı. Bazı STK'lar, esrarın yasal olduğu Avrupa ülkelerinden örnek alınarak cezanın tamamen kaldırılmasını talep etti. Bazı aktivistler, uyuşturucunun yasallaşması için mücadeleyi sürdüreceklerini açıkladı. Bunun için esrarın bağımlılık yaratmadığı ve sağlığa zararı olmadığı yönünde uluslararası sağlık örgütlerinden rapor isteyeceklerini duyurdular.
'MÜCADELE EDİLMESİ GEREKEN BİR SUÇ'
Tunus Meclisi'nin Yasama Komitesi üyesi Hala Omran, Sputnik'e açıklamasında, "Her ülkenin kendi yasaları var. Bize gelince esrar kullanımı, mücadele edilmesi gereken bir suç. Öncelikle de uyuşturucu yayanları cezalandırmak lazım" dedi.
Tasarının Adalet Bakanlığı tarafından sunulduğunu belirten Omran, "Mecliste çoğunluk bu tasarıya destek verdi, çünkü mevcut yasa yüzünden 18-25 yaş arası çok sayıda genç kendini cezaevlerinde buldu ama felaketin boyutu değişmedi. Birçok genç, arkadaşlarının baskısıyla ilk kez esrar denedi ve bunun sonucu kendini hapiste buldu. 2011'den sonra Tunus cezaevleri dolup taşıyor. İçeride düzen yok ve gereken çalışmalar yapılmıyor. Sonuç itibariyle genç insanlar 1 yıl sonra, cezaevlerinden terörist olarak çıkıyor veya suç dünyasında bağlantısı oluyor" yorumunda bulundu.
'CEZAEVLERİ HER YIL BİNLERCE GENÇLE DOLUYOR'
Hafifletici sebeplerin ilk gözaltı, yaş ve aile durumu olduğunu belirten Tunuslu vekil, "1992 tarihli esrar kanunu, en az 1 yıl hapis ve 1000 dinar (420 dolar) para cezasını öngörüyordu. Mahkemeler, hiçbir hafifletici sebebi dikkate alamıyordu. Bunun sonucu Tunus cezaevleri her yıl binlerce gençle doluyor. Oysa çoğu için bu, ilk ve tek suçlamaydı" diye anlattı.