CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu CNN Türk ve Kanal D'nin ortak yayınında 16 Nisan referandumu ve gündeme dair soruları cevaplıyor.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şu şekilde:
- Liderler yan yana gelip konuşabiliyorlar. Niye bizde öyle değil? Sanki bir sağırlar diyaloğu içinde liderler konuşuyor. Hangisi doğruyu söylüyor bunların? Oysa normalde liderler bir araya gelip konuşabilseler. Vatandaş da ‘ya doğru şu şunu söylüyor ama bu da bunu söylüyor' diyebilir. Bu karar sürecini biz gerçekleştiremedik. Benim bütün çağrılarıma rağmen gerçekleşmedi.
Bu anayasa değişikliği Türkiye'nin geleceğine ilişkin bir şey, herhangi bir kanun değişimi değil. Bir rejimi değiştiriyorsunuz siz. Bir arada konuşmamız lazım. Sayın Yıldırım, Sayın Bahçeli hatta Sayın Akşener ve Saadet Partisi Genel Başkanı da gelip düşündüklerini söylemelilerdi.
'UYGAR İNSANLAR GİBİ TARTIŞALIM'
- Eskiden televizyonlar ve radyolar yokken mitingler yapılırdı. Öyle bir kültürümüz vardı. Daha sonraki süreçte radyolar sonra da televizyonlar etkin bir araç oldu. Daha sonra da sosyal medya etkin bir araç olarak ortaya çıktı. Cesaret edip benim önümde bu 18 maddeyi savunabilirler. Ben de açayım 18 maddeyi onlar da açsın. Oturup uygar insanlar gibi tartışalım. Vatandaş da doğru bilgilendiği ölçüde gidip sandıkta oyunu kullansın.
- Gaziantep'te Evet çadırını ziyaret ettiğimde gencecik çocuklar vardı. Haklı olarak şunu sordu. '18 yaşında seçilmeye niye karşısınız diye sordular?'. Biz de karşı olmadığımızı söyledik. Bunu söyleyince şaşırdılar.
- Askerliğini yapmayana kız bile vermezler. Askerliği olgunlaşma süreci olarak görülür. Askerlik kutsal bir görev olarak görülür. Böyle geleneksel bir yapımız var. Siz milletvekili yapacaksınız askere gitmeyecek. Şimdiki süreçte, sizin çocuğu El Bab'da şehit olacak. Birilerinin çocukları milletvekili olup gitmeyecek. Biz bu tabloya itiraz ettik. Eğer oturup tartışabilseydik, televizyon karşısındakiler göreceklerdi ortadaki tabloyu. Vatandaş akıl süzgecinden geçirecek ve vicdan terazisinde tartacak oyunu öyle kullanacak.
'SÖYLEYECEK HİÇBİR ŞEYLERİ KALMAZ'
Kendime güveniyorum. Adım gibi eminim keslinlikle ikna ederim. Kesinlikle bu anayasa değişikliğinin Türkiye için büyük bir risk olduğunu söylerim ve karşımda söyleyecek hiçbir şeyleri kalmaz.
Bana 600 milletvekilini anlatmalarını isterim. Sayıyla değil, parlamentonun yetkisi önemlidir. Devletin yapısıyla ve işleyişiyle ilgili güç tek kişiye veriliyor.
15 TEMMUZ GECESİ NE OLDU?
- 22.00 civarında uçağa bindim. 23.00 civarında uçaktan indim. Ertesi gün dış politika stratejik belgesini hazırlayacaktım. Gazeteci arkadaşlara da görüşmemizin saatini duyurmuştuk. Uçakta Hayati Yazıcı ile de yanyanaydık. Okan Bey darbe olduğunu söyleyince inanamadık. İlk tepkimiz "Biz darbeye karşıyız" oldu. Aprondan VIP salonuna girdik. Duyunca hemen Ankara'ya dönmek istedim. Uçaklar kalkmıyor dediler. Sabiha Gökçen'den de uçak uçmuyor dediler. Havaalanında kalacak halimiz yok. Bir yere gideceğiz. Otellere de gidemiyoruz dediler. Nereye kaçacağız? Sayın Başbakan'ı aradım, ulaşamadım. Metin hazırladık televizyonlara gönderdik. Gazetelerin, havuz medyasının internet sayfalarında da var. Benim kaçtığımı söylüyorlar. Nereye kaçtım ki ben?
- Sürecin gidişatına göre pozisyon almadım.
- 1 dakika hatta 1 saniye, yarım saniye dahi konuştuğumu ispat etsinler siyaseti bırakırım. İspat edemezlerse onlara ne diyeceğiz?
Benim 12 dakika konuştuğumu söylüyorlar. 1 saniye bile… Herhangi bir FETÖ üyesiyle 1 saniye görüştüğümü ispat etsinler… Ne söylemek lazım bunlara? Yalancı desen hafif kalır. Tüm deliller elinizde. Benim telefonlarımı dinliyorsunuz. Ben biliyorum zaten. Günün 24 saati dinliyorsunuz. Benim mail adresimi de takip ediyorlar.
Neden darbenin üstü örtülmek isteniyor? Neden ByLock listeleri açıklanmıyor. Neden 'bu işin siyasi ayağı yoktur' diye açıklama yapılıyor. 248 şehidin hesabı sorulmuyor.