Kişiler hakkında 'Darbeye teşebbüs' suçundan 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve 'Silahı terör örgütüne üye olmak' suçundan da 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlendi. İddianamede adı geçen yazarların, yazılarında darbe mesajı verdikleri, hükümeti itibarsızlaştırmaya çalıştıkları iddia edildi.
64 SAYFALIK İDDİANAME
'ÖRGÜT, STRATEJİSİNİ 2013'TEN SONRA DEĞİŞTİRDİ'
FETÖ yapılanmasının tarihsel gelişimi, amacı ve hedeflerinin anlatıldığı iddianamede, örgütün medyayı ne zaman ve ne şekilde kullandığı da belirtildi. Örgütün strateji gereği 2013 yılına kadar devlete ve hükümete karşı gizli ve derinden bir mücadele yürüttüğü, 2013 sonrasında ise açıktan saldırıya geçtiği belirtildi. Örgütün, basın ve ifade özgürlüğü sınırlarını aşarak devlet sırlarını ifşa ettiği, algı oluşturarak meşru hükümetleri çalışamaz hale getirmeyi hedeflediği vurgulandı. Bunu yapması için de medya gücünü kullandığı, şüphelilerin de haber ve yazılarıyla bu durumu bilerek sürdürdüğü iddia edildi.
'ÖRGÜT DERGİSİNİN İLK KAPAK FOTOĞRAFI: AĞLAYAN ÇOCUK'
İddianamede, örgütün medyaya ilk olarak, siyasi ve iktisadi sıkıntıların baş gösterdiği 1979 yılında Sızıntı dergisiyle giriş yaptığı, ilk kapak fotoğrafının ise ağlayan çocuk fotoğrafı olduğu belirtildi. Derginin ilk sayısında yer alan "Eğitim, bilim, iman, sevgi, barış ve hoşgörü sayesinde ülke sorunları çözülecek" ifadesinin de, bundan böyle FETÖ'nün gizli ajandasındaki faaliyetlerini gizleyen bir paravan olarak kullanılacağı ifade edildi.
'FETÖ'NÜN AMİRAL GEMİSİ'
İddianamede Kasım 1986 tarihinden itibaren Ankara'da yayımlanmaya başlanan ve 1987 yılında tamamen FETÖ'nün kontrolüne geçtiği belirtilen Zaman gazetesinin bu örgütün medyadaki 'amiral gemisi' olduğu belirtildi. Buna ilişkin yapılan tespitte, "FETÖ-PDY bundan böyle günlük olarak yayınlanacak, geniş kitlelere ulaşarak örgütsel faaliyetlerin propagandasını yapabilecek bir yayın organına sahip olmuştur" dendi.
'TÜRKİYE'NİN İLK İNTERNET GAZETESİ'
Zaman gazetesinin Ankara'dan İstanbul'a taşınmasından sonra, Avrupa ve Asya'nın bir çok ülkesinde de yayınlanmaya başladığı, ardından da Cihan Haber Ajansı, Aksiyon Dergisi gibi basın organlarını da bünyesine katarak daha geniş kitlelere ulaşmaya çalıştıkları belirtildi. İddianamede Dünyada ve Türkiye'de internet kullanım alanının son derece sınırlı olduğu bir dönem olan 1995 yılında Türkiye'de internetin ilk Türkçe gazetesi olarak www.zaman.com.tr'nin kurulmasıyla örgütün internet alanında da ciddi bir yaygınlaşma sağladığına dikkat çekildi.
'CIA BAŞKANI'YLA KURULAN DOSTLUK ÖRGÜT MEDYASINDA İŞLENDİ'
İddianamede Fethullah Gülen'in, CIA Başkanlığına getirilen Morton Abromowitz ile 1983 ve 1990 yılları arasında görüşerek dostluk kurduğu, Abraham Foxman ve Papa II. John Paul ile de görüşmeler yaptığı belirtilerek, bu temasların örgüt medyasında işlenerek uluslararası kamuoyunda propaganda malzemesi olarak kullanıldığı vurgulandı.
'28 ŞUBAT'TA FETÖ'NÜN YAYIN ORGANLARINA DOKUNULMADI'
FETÖ'nün 1980 askeri darbesi ile 28 Şubat post modern darbesini desteklediği anlatılan iddianamede, Zaman gazetesinin de 28 Şubat sürecinde darbe çizgisinde yayınlar yaptığı belirtildi. O dönem Gülen hakkında hiçbir dava açılmadığı örgütün basın yayın organlarının faaliyetlerine de dokunulmadığının altı çizildi. Gülen'in ABD'ye gidişinin ardından Nuh Mete Yüksel'in Gülen hakkında dava açtığı ancak, daha sonra bu dosyanın askıya alındığı ifade edildi.
İDDİANAMEDE FETÖ MEDYASININ AK PARTİ İLİŞKİSİ
"2002 Genel seçimleri öncesinde herhangi bir siyasi partiye açık destek vermeyen FETÖ'nün yayın organları, seçimler sonucunda iktidara gelen AK Parti hükümetleri ile ilk dönemlerde açıktan karşı kaşıya gelmekten kaçındılar. Ne var ki; Ak Parti hükümetinin, FETÖ-PDY'nin gizli faaliyetlerini öğrenerek bu faaliyetlere son verebilmek maksadıyla harekete geçmesi üzerine örgüt medyası basın özgürlüğü ile çizilen sınırları çiğneyerek açıktan hükümete yönelik saldırılara başladı."
'FETÖ MEDYASININ HÜKÜMETE İLK TEHDİDİ 2011'DE'
İddianamede FETÖ medyasının hükümeti ilk tehdidinin, 2011 yılında Ergenekon soruşturmalarında aktif görev alan emniyet mensuplarının görev yerlerinin değişitirilmesiyle yapıldığı belirtildi. İddianamede, "16 Eylül 2011 tarihinde Zaman gazetesinden Ali Ünal, doğrudan dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alarak; "Sayın Başbakan'dan beklentimiz, kendisini övenlere değil, ülke ve millet sevgisiyle gerçeği işaret edenlere, gerektiğinde gerekli tenkidi yapan kanaat önderlerine kulak vermesidir" şeklinde telkinlerde bulunmaya kalkıştı" dendi. İddianamede asıl tehdit yollu göndermelerin ise hükümetin, dershaneleri kapatma düşüncesini hayata geçirmesiyle arttığı ve bu tarihten sonra Zaman gazetesinin hükümet aleyhine yalan haberler üretmeye başladığı belirtildi.
İddianamede Zaman gazetesinin eski genel müdürü Nurettin Veren ile eski yazarı Hüseyin Gülerce'nin ifadelerine dayandırılarak gazenin sayfa düzeninden işlenecek konulara kadar, Fethullah Gülen'in talimatıyla yapıldığı, buradan örgüt mensuplarına mesajlar ilettiği yazıldı.
İddianamede FETÖ'nün Türkiye'deki önemli gelir kaynaklarından olan dersanelerin kapatılmasının kararlaştırılmasıyla FETÖ medyasının harekete geçtiği, örgütün fikir ve uygulamalarına muhalefet eden kişi ve oluşumlara karşı saldırı aracı olarak kullanıldığı anlatıldı. Kamuoyunda 'Tahşiyeciler grubu' olarak bilinen dini grubun Gülen hareketinin dinler arası diyalog söylemine muhalefet ettiği gerekçesiyle hedef alındığı, yine MİT TIR'ları olayında da, silahların terör örgütü El Nusra'ya gittiği algısının yaratılmaya çalışıldığı vurgulandı.
'17-25 ARALIK'IN İLK SİNYALİ MEHMET BARANSU'DAN'
İddianamede FETÖ'nün 17-25 Aralık operasyonlarının ilk işaretini, Mehmet Baransu'nun Twitter'dan verdiği belirtildi. Baransu'nun 15 Nisan 2013'te, "İran'dan para nasıl çıkar bir sanatçının eşi Rize'ye altınları gönderir…" şeklinde bir tweet atarak, "Şifreli ve imalı bir şekilde 17/25 Aralık operasyonlarında kaçak altın iddiasıyla hedef haline getirilecek olan sanatçı Ebru Gündeş'in eşi Reza Zarrab'ı işaret ediyordu" dendi.
'KÖŞE YAZILARIYLA ALGI OLUŞTURULDU'
Operasyonun ardından da Zaman gazetesinin 'Ayakkabı kutularında 4.5 milyon dolar, evde yedi çelik kasa', 'Rüşvet ve örgütten tutuklandılar' manşetleri attığına dikkat çekilen iddianamede, dosyanın şüphelilerinden olan gazetenin yazarları, Ahmet Turan Alkan, Şahin Alpay, Ali Bulaç, Ali Akkuş, Mustafa Ünal, Mümtazer Türköne gibi yazarların günlerce yazdıkları köşe yazılarıyla yolsuzluk yapıldığı şüphesi oluşturulmaya çalıştıkları iddia edildi.
Yine bu tarihten sonra hükümetin kumpas soruşturmalarında görev alan emniyet ve yargı içindeki örgüt mensuplarına yönelik operasyonları hakkında başta Zaman gazetesi olmak üzere örgüte bağlı basın yayın organlarında karalama kampanyası başlatıldığı, 1 Aralık — 15 Eylül tarihleri arasında yapılan haberlerin atılan manşetlerin neredeyse tamamında hükümet aleyhine yazılar yazıldığı anlatıldı.
ŞİKE OPERASYONUNU YAPAN POLİS MÜDÜRLERİNİN TELEFON GÖRÜŞMELERİ
İddianamede, 'Şike Operasyonu'nda görevli üst rütbeli emniyet görevlileri Mutlu Ekizoğlu, Nazmi Ardıç ve diğer şüphelilerin kullanmış olduğu telefon hatları ile Zaman gazetesinin bünyesinde bulunduğu Feza Gazetecilik A.Ş. ye ait telefonlar arasında sık görüşmeler olduğu tespiti yapılarak, "Buradan örgütün emniyet içindeki mensupları ile basın içerisindeki mensuplarının birlikte aynı amaca yönelik hareket ettikleri kanaati oluşmuştur" denildi.
'DARBE MESAJI 2013'TE REKLAM AFİŞİNDE VERİLDİ'
İddianamede örgütün ilk darbe mesajını Zaman gazetesinin 2013 yılı Kasım ayında 'Kardeşlik Zamanı' başlıklı sloganıyla bir reklam afişi hazırlatarak tabanına verdiği belirtildi. Söz konusu afişte bir vatandaş ile bir polisin Zaman gazetesini birlikte tuttuğu, polisin tuttuğu kısımda, 'Ne Gerek Var Kavgaya?' yazısının yer aldığı vatandaşın tuttuğu kısımda ise, 'Bir İhtimal Daha Var' yazdığı, bu ifade ile darbe ihtimalinin tabana iletildiği tespitine yer verildi.
'ŞÜPHELİLERİN KÖŞE YAZILARINDAKİ DARBE MESAJLARI'
Yine Zaman gazetesinden şüpheli Ali Ünal'ın; "…Öyle görünüyor ki, Erdoğan, Hizmet'le savaşını sürdüredursun, ama kendisini hep devirme planları yapmış çevrelerin planları içinde boğulurken, elini kurtuluş adına Hizmet'e uzatacak ama, kaderin hikmet ve adaleti, o eli geri itecek…" şeklindeki yazının da darbeye davet edici yazılar olarak değerlendirildi.
İddianamede şüpheli Abdullah Aymaz'ın da 1980 darbesinde Fetullah Gülen'in Sızıntı dergisinde yayınlanan ve darbeyi davet eden 'Nevbahar Mesajı' başlıklı yazısını 15 Temmuz darbe girişiminden 4 ay önce paylaşmasının da tesadüfi olmadığına kanaat getirildi.
'TİRAJ HİLESİ'
İddianamede Zaman gazetesinin bazı emniyet mensuplarını, iş adamlarını baskı yoluyla abone ettiği, kurumlara, apartmanlara gazete bırakarak Türkiye'nin en çok tiraj elde eden gazetesi olduğunu ileri sürdüğü belirtildi.
Zorla satılan gazetelerin, paketler halinde hiç açılmadan kağıt niyetine İstanbul'un çeşitli bölgelerindeki kağıt hurdacılarına ve geri dönüşüm firmalarına satıldığı, buralarda işlenerek yumurta kartonu vs. yapıldığı, FETÖ-PDY'nin Ataşehir'de bu işlemler için özel bir depo kiraladığı da vurgulandı. İddianamede Zaman gazetesinin günlük fiili satış adedi ortalamasının 2014 yılı Mart ayında 50.000-100.000 adet arasında gerçekleştiği, geriye kalan Ocak 2014-Ağustos 2015 döneminde 10.000-25.000 adet arasında kaldığı, abone olduğu iddia edilen kişilerin karşılığının olmadığı, gazetenin günlük 50 binin altında satıldığının tespit edildiği belirtildi.
21'İ TUTUKLU 30 ŞÜPHELİ
1 şüpheli hakkında yakalama kararınını bulunduğu dosyada 21'i tutuklu 30 sanık adı yer alıyor.
Tutuklu sanıklar şöyle, Ahmet Metin Sekizkardeş, Ahmet Turan Alkan, Alaattin Güner, Ali Bulaç, Cuma Kaya, Faruk Akkan, Hakan Taşdelen, Hüseyin Belli, Hüseyin Turan, İbrahim Karayeğen, İsmail Küçük, Mehmet Özdemir, Murat Avcıoğlu, Mustafa Ünal, Mümtazer Türköne, Onur Kutlu, Sedat Yetişkin, Şahin Alpay, Şeref Yılmaz, Yüksel Durgut, Zafer Özsoy.