Aydınlık gazetesinden Tevfik Kadan'a konuşan Bayrakçı, şunları söyledi:
'SEZAR'IN ROMA'YA YÜRÜRKEN SÖYLEDİĞİ GİBİ: ZARLAR ATILMIŞTIR'
Yaklaşık yüzde 10'luk kararını vermeyen bir kitle vardı. Bunlar son bir hafta-on gün içinde kararını verdiler. (Jül) Sezar'ın Roma'ya yürüyüşte söylediği meşhur laftaki gibi: 'Artık zarlar atılmıştır.' Yani herkesin tavrı belli olmuştur. Hakiki kararsızlar için de bunu söylüyorum.
İkincisi, gerçekten kararsızların dışında görüş belirtmeyerek, bir kısmı kararsızım diyerek, bir kısmı fikrim yok diyerek cevap vermeyen kitlenin ağırlıklı olarak konuşamadığı için cevap vermediğini düşünüyorum.
'BU YÜZDE 4'LÜK KESİMİN GÖRÜŞÜNÜ HİÇBİR ANKET ŞİRKETİ YAKALAYAMIYOR'
Üçüncü bir husus, yapılan anketlerde, devlet memuru olarak çalışanların hemen hemen hiçbirinin 'Hayır' dediğini görmedim. Bu hem bizim SONAR'ın anketleri hem de diğer anketler için geçerli. Hiçbir anket şirketi diyemez ki: 'Benim örneklemimde memur olup da şu kadar kişi 'hayır' dedi'. Türkiye'de 2 milyon 650 bin civarı devletten maaşını alan insan var. Bu insanlar bütün kitle içinde yaklaşık yüzde 3.5-4'e denk geliyor. Bir devlet memurunun kapısına gelen anketöre fikrini söylemesi mümkün değil. 'OHAL var, atarlar işimden, ekmeksiz kalırım' diye korkuyor. Dolayısıyla bu yüzde 4'lük kesimin görüşünü hiçbir anket şirketi yakalayamıyor. Onun için birkaç puanla 'evet'i önde buluyorlar diye düşünüyorum. O anket şirketi sahiplerinin de algı için hile yaptıklarını düşünmüyorum.
'Hayır'ı militan şekilde savunan bazı öğretmenler tanıyorum. 7-8 tanesine 'Sizinle anket yapan oldu mu' diye sordum. Anket yaplmamış ama 'Yapılsa da 'kararsızım' derdim' diyorlar. Hepsi birden. İşlerini kaybetmekten çekiniyorlar. Sadece memurlar değil, esnaf da benzer bir tedirginlik içinde. İşte bu kitle diğer araştırma şirketlerini yanıltıyor.
'DANIŞMANLAR, AVRUPA VE ABD AZARLANIYOR ŞEKİLDE KONUŞULMASINI GURUR YARATIYOR GİBİ BİLGİ VERSE DE…'
Almanya ile yaşanan gerginlikte insanları tedirgin ediyor. Seçmeni ekonomi çok ilgilendiriyor. Savaş ihtimali yada Avrupa ile sürekli gerilen bir iktidar insanları ürkütüyor. Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip Erdoğan) danışmanları, Avrupa devletleri ve ABD'nin azarlanıyor şeklinde konuşulmasının toplum üzerinde bir gurur yaratıyor gibi bilgi vermesine rağmen, ben toplumun bu söylemlerden tedirgin olduğunu düşünüyorum. Herkes biliyor ki hem ticaret yaparak hem üreterek kazanacağız.
'EVET CEPHESİ BU KADAR KENETLENMİŞ DEĞİL'
Bu bir siyasi parti seçimi olmadığı için seçmenin bazı önyargıları önemini yitiriyor. Cumhurbaşkanı'nın kendi seçmenine 'Bu hayati bir konudur, ölüm kalım meseledir' diyebileceği herhangi bir sebep de yok. Koalisyonlar bitecek, bürokrasi daha hızlı işleyecek gibi argümanlar sunuyorlar. Fakat karşı tarafın 'hayır'a teşvik eden çok önemli bir argüman var. 'Tek adam rejimi geliyor, Türkiye'nin demokrasisi sarsılabilir' diye bir iddia var. 'Hayır'ı isteyenlerin bu argümanı, kendi seçmenini sandığa hayati derecede teşvik ediyor. Yani burada 'ülkenin geleceği için tedirgin olan kararlı bir 'hayır'cı kitle varken, 'Evet' cephesi bu kadar kenetlenmiş değil.
Bütün bunlar biraraya gelince ben yüzde 51-52 gibi bir rakamla 'hayır' çıkacağını düşünüyorum. Araştırmalarda, ham sonuçta yani görüşünü belirtmeyenler dışında, görüşünü belirten toplam 85-86'lık bir kitle içinde 1-2 puan farkla 'evet' diyenlerin önde çıkmasının, bu referandumluk öne mi yok. Çünkü 14-15 puanlık görüş belirtmeyen kitle çekindiği için konuşmuyor ve bunlarda 'hayır' eğilimi daha fazla.
'20-30 YIL ÖNCE BAŞKA BİR LİDER BU YETKİLERİ İSTESEYDİ 48-49 GİBİ RAKAMLAR MÜMKÜN DEĞİL ÇIKMAZDI'
- Cumhurbaşkanının meydanlara, televizyonlara çıkması kitleyi muazzam ikna etti. 48-49 az bir rakam değil. Böyle bir Başkanlık yetkilerini başka bir lider istese yüzde 25 bile alamazdı. 'Evet'in yüzde 48-49 alması bile Erdoğan'ın kişisel başarıdır. Bundan 20 yıl, 30 yıl önce başka bir lider bu yetkileri isteseydi, 48-49 gibi rakamlar mümkün değil çıkmazdı.