Moskova Devlet Üniversitesi'nden Doç. Dr. Kerim Has, Sputnik'e yaptığı açıklamada, Rusya'nın St. Petersburg kentinde 11 can kaybıyla sonuçlanan bombalı saldırının, Rusya'nın Suriye'ye politikasıyla ilişkili olabileceği yorumunda bulundu.
HAS: IŞİD, YAYINLARINDA RUSYA'YI HEDEF ALMIŞTI
Saldırıyla ilgili olarak iki farklı şüphelinin ortaya çıktığını ifade eden Has, Rusya'nın, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana ilk kez post-Sovyet coğrafyası haricinde operasyon yürüttüğüne dikkat çekerek, saldırının IŞİD tarafından ya da başka bir cihatçı örgüt tarafından yapılmış olabileceğine vurguda bulundu: "İki olası şüpheli ön plana çıkıyor. Biri DEAŞ; diğeri ise Rusya'nın terör örgütü olarak kabul ettiği ama Türkiye de dahil olmak üzere, bir çok ülkenin böyle isimlendirmekte çekimser kaldığı örgütlerden birisi" dedi.
Has, "Bombalı saldırının doğrudan sivilleri hedef alması ve daha fazla can kaybına yol açması için bombanın içerisine şarapnel parçaları yerleştirilmesi, saldırının DEAŞ tarafından gerçekleştirildiği ihtimaline işaret ediyor. Ayrıca DEAŞ'ın yakın zamanda Rusya'da saldırı gerçekleşebileceğine dair yaptığı yayınlar da bunu destekliyor" diye konuştu.
HAS: IŞİD, OLASI BİR RUSYA-ABD İTTİFAKINI HEDEFLEMİŞ OLABİLİR
IŞİD'in el Bab'tan çıkmak zorunda kalmasının ardından Rakka'da sıkıştığına vurgu yapan Has, örgütün olası bir Rusya-ABD-PYD-YPG işbirliğini hedeflemiş olabileceğini ifade etti.
Has, şöyle konuştu: "Rakka'da bir operasyon yürütülmekte ancak henüz Rakka'nın içlerine girilmiş değil. Ancak yakın zamanda Rusya'nın ABD'nin yanısıra PYD ve YPG güçleriyle işbirliği yapması ve bu işbirliğine Suriye ordusunu da dahil etmesi gündeme geldi. Eğer sorumlu DEAŞ ise, bu iş birliğini bozmayı hedeflemiş veya Rusya'yı Rakka operasyonuna dahil olmaması için hassas noktasından vurmaya çalışmış olabilir. Ancak Rusya buna geri çekilme şeklinde cevap vermeyecek, tam tersine operasyonları hızlandıracaktır" dedi.
HAS: HEDEF RUSYA'NIN SURİYE'DEKİ DİPLOMATİK ÇABALARI
Rusya'nın, Rakka'ya yönelik hava saldırısını takiben son dönemde İdlib'e yöneldiğini söyleyen Has, "Diğer bir şüpheli ise İdlib'de yoğunlaşan silahlı muhalif, cihatçı gruplar. Bunların içerisinde Ahrar'uş Şam gibi Rusya'nın terör örgütü olarak kabul ettiği gruplar var. Yine aynı bölgede faaliyet gösteren Ceyşul İslam gibi Astana görüşmelerine katılmış gruplar var" ifadelerini kullandı.
Söz konusu gruplardan birinin saldırının sorumlusu olduğunun ortaya çıkması durumunda Moskova'nın İdlib'teki hava saldırısını hızlandırmasının ihtimal dahilinde olduğunu belirten Has, "Bu arada Rusya'nın Şam Büyükelçiliği'ne yönelik saldırıyı da El Kaide'den ayrılan Ahrar'uş Şam örgütü üstlenmişti. Rusya'ya yönelik saldırılar artmış durumda. Yine bugün, Rusya'nın Astrahan kentinde polislere yönelik saldırı oldu. Bu saldırılar, Rusya'yı askeri anlamda Suriye'ye çekecek nitelikte saldırılar" dedi.
Has, "Rusya bir süredir diplomatik çalışmalara öncelik vermiş, görüşmelerde yeni anayasa taslağı ortaya koymuştu. Terör örgütlerini ve muhalif grupları kullanan ülkeler olduğu düşünüldüğünde bu saldırı, Rusya'nın Suriye'deki diplomatik çabasını geri plana itmeye yönelik diye değerlendirilebilir" dedi.
HAS: RUSYA YPG'Yİ EĞİTİP KARA GÜCÜ OLARAK KULLANABİLİR
Uzman, "Şayet saldırının sorumlusunun İdlib'de yoğun olarak varlığını sürdüren gruplardan birisi olduğu anlaşılırsa, Rusya YPG güçlerine askeri eğitim verip Suriye'de kara gücü olarak kullanabilir" diye ekledi.
HAS: TÜRKİYE'NİN SAHADA OLMAK İÇİN RUSYA'YA İHTİYACI VAR'
Rusya'nın İdlib'de geniş çaplı bir operasyon başlatmasının Türkiye'nin tepkisini çekeceğini ifade eden Has, operasyonun Türkiye ve İran arasında 'kırılgan olarak ilerleyen' işbirliğine zarar verebileceğini ifade etti.
"Taraflar bu hedefler noktasında ciddi oranda anlaşma sağlayamadı. Dolayısıyla saldırı Idlib'de bulunan muhalif gruplar tarafından gerçekleştirilmişse, Rusya-Türkiye ilişkileri yeni bir gerginlik riskiyle karşı karşıya kalabilir" diyen Has, ekledi: "Türkiye bir anlamda Fırat Kalkanı operasyonunu bir anlamda Rusya'dan onay alarak gerçekleştirmiş; buna karşılık Halep'teki muhalif gruplara olan desteğini azaltmıştı. Zira Halep de bu şekilde Esad güçlerinin kontrolüne geçmişti. Idlib'de şu anda bir muhalif yoğunluğu söz konusu; orası barut fıçısı gibi. Bu anlamda Idlib hem Türkiye'nin güvenliği, hem de Türkiye'nin Rusya gibi çeşitli taraflarla ilişkileri açısından çok önemli."
YARAR: UKRAYNA MESELESİYLE İLGİLİ MESAJ NİTELİĞİNDE
Saldırının motivasyonunun değerlendirilmesi gereken kritik bir nokta olduğunu ifade eden güvenlik uzmanı Mete Yarar, "Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin'in saldırı esnasında St. Petersburg'ta bulunuyor olması ve Belarus Başkanı'yla beraber başta Ukrayna konusu olmak üzere birçok konuyu tartışıyor olması, önemli bir nokta. Bu sebeple, saldırının bir mesaj niteliği taşıdığını söylemek mümkün" dedi.
Son dönemdeki terör saldırılarının 'vekalet savaşının parçası' olduğunu ifade eden Yarar, "Bu saldırıya herhangi bir örgüt saldırısı olarak bakmak yeterli değil. Örgütler artık devletler tarafından başka bir devleti hedef alacak şekilde kullanılıyor. Olaylar dördüncü nesil savaş bağlamında değil, yalnızca terör olayı şeklinde değerlendirildiğinde; analizler zayıf kalıyor. Saldırının özellikle Avrupa endeksli yaşanan sıkıntılar, Ukrayna kriziyle ilişkili olarak yaşananlara endeksli bir saldırı olduğunu düşünüyorum" dedi.
YARAR: DÖRDÜNCÜ NESİL SAVAŞIN PARÇASI
Yarar, "Dördüncü nesil savaş dediğimiz kavram; terörü, ambargoyu, psikolojik harekat gibi birçok unsuru içeren bir süreç. Saldırı o yüzden öncesinde yaşananlar ve takiben yaşanacaklar ışığında değerlendirilmeli" dedi.
St. Petersburg'taki bombalı saldırının, Rus Büyükelçisi'ne yönelik suikast dahil, son dönemde Rusya'yı hedef alan diğer saldırılarla birlikte değerlendirilmesi önemine vurgu yapan uzman şunları ekledi: "Özellikle belli grupların desteklenmesi ve bu gruplarla iç isyanın başlatılması, psikolojik harekatlar, içerideki gruplara destek verilmesi, ekonomik anlamda, özellikle doğalgaz konusunda, sıkıştıracak hamlelerle birlikte değerlendirilmeli."