IKBY'deki bu gelişmeyi ve bölgeye etkilerini Diyarbakır merkezli gazeteci Mahmut Bozarslan ile konuştuk.
‘BU SEFER KOMİSYON BİR ŞEYLERİ DEĞİŞTİREBİLİR'
"Toplantının hemen ardından, komisyon kuruldu ve ertesi günü görüşmelere başladı. Kürdistan İslami Partisi'ni ziyaret ettiler daha sonra KYB'den kopanların kurduğu Goran Hareketi'ni ziyaret edecekler ve bu ziyaret bölge anlamında önemli. Çünkü onlar hem KDP'ye hem de YNK'ye muhalif duruyorlar. Komisyonun kurulup harekete geçmesi bu meselenin öncekilere göre daha fazla ciddiye alındığını gösteriyor ve bir şeylerin olacağı konusunda bir fikir sahibi olmamıza vesile oluyor."
Bağdat ve Erbil arasında yaşanan bayrak krizi ve tansiyon yükselmesini de anımsatan Bozarslan, tarih konusunda referandumu 2017 içinde yapma kararı bulunsa da önceki yıllarda olduğu gibi bu kararın da ne kadar hayata geçirilebilir olduğunu göreceklerini belirtti.
‘TALABANİ ÖLMEDEN PARTİSİNDE İKTİDAR KAVGASI BAŞLADI'
"Bağımsızlık meselesinin dış ayağı olduğu kadar iç ayağı da var. İçeride KDP ve YNK bu meseleyi kendi siyasi çizgilerine, kendi tabanlarına bir mesaj anlamında da kullanıyorlar. KYB Goran'ın ayrılıp yeni bir parti kurmasına rağmen, Talabani özelinde yine de bir güçü ve ağırlığı vardı. Son yıllarda bu ağırlığı kısmen Goran'a kaptırdı, kısmen de kendisinde kaldı ama eskiye nazaran daha da azaldığını görebiliyoruz. KYB içinde güç savaşı Talabani hayatta olmasına rağmen şimdiden başladı. Tüm bunları yan yana koyduğunuz zaman, kendi iç siyasetlerindeki değişimler nedeniyle KYB, Goran'ın yanında durmadı ve KDP'nin yanında durarak bağımsızlığa destek verip, eski gücüne takrar ulaşmayı deniyor. Bu ne kadar başarılı olacağı referandumun yapılıp yapılmayacağına bağlı."
‘KÜRT BÖLGESİ BAĞDAT İÇİN SÜREKLİ BİR SORUN'
Bozarslan Kerkük'te Irak bayrağının yanında Kürt bayrağının da asılması yönündeki kararın yarattığı tansiyonu yorumlarken de Irak bayrağının ülke bayrağı olduğunu, Kürt bayrağının ise federal bölgeyi temsil ettiğine dikkat çekerek, "Bu bölgede de birlikte kullanılacakları için, oranın Kürdistan'ın yasal değil fakat de facto bir parçası olduğu anlamı çıkıyor" dedi. Ancak Bozarslan, statüsü tartışmalı olan Kerkük'teki duruma şu sözlerle dikkat çekti: "Anayasa'nın 140. maddesine göre sadece Kerkük değil, sayısı yedi ya da sekiz tane olan bölgelerin durumunun referandumla belirlenmesi gerekiyor. Referandumda önce, nüfus sayımı yapılacak ardından referandum gerçekleştirilecek. Bunun 2005'ten beri yapılması planlanıyor ancak şimdiye kadar birçok nedenden dolayı yapılmadı ve yakın zamanda yapılacağına dair bir belirti de yok. Bu konunun gündeme gelmesi bağımsızlık tartışmalarından bağımsız değil. Referandumun bir ön hazırlığı diyebiliriz. Zira bu bayrak kararından sonra, bu kez de Kerkük kent meclisi, kentin Kürdistan Bölgesi'ne bağlanmasını oylamayı tartışacak. Resmi olarak oylama aşamasına gelmedi ancak böyle bir tartışma başladı. O da muhtemelen önümüzdeki haftalarda gündeme gelecek."
‘TÜRKMENCE, KÜRDİSTAN BÖLGESİ'NDE BEŞİNCİ RESMİ DİL'
"Resmi olarak federal Kürdistan Bölgesi'nde yaşayan Türkmenlerin durumu son yıllarda daha iyileşti. Çünkü duyduğumuz çok ciddi şikâyetler yok. Mesela Türkmence Kürdistan Bölgesi'nde beşinci resmi dil olarak kabul edildi. Türkmenlerin meclise milletvekili gönderecek kadar oyu olmamasına rağmen, onların temsiliyeti için onlara bir hak verildi ve mecliste temsil ediliyorlar. Bunlar göz önüne alındığında, onlarla yapılacak görüşmeler sonucu hem Türkmenlerin hem de Arapların ikna edilebileceklerini düşünüyorum. Dışarıdan onları provoke edecek bir müdahale olmazsa Araplar da ikna olur. Çünkü savaş döneminde aralarında bakanlar ve milletvekillerinin de olduğu birçok Iraklının ailelerini daha güvenli olduğu için Erbil'e gönderdiğini gözlemledim. Orası şu anda Irak'ın en güvenli olduğu bölge."
‘TEPKİLER CILIZ KALIRSA BİR ADIM ÖTEYE GİDİLEBİLİR'
‘MUSUL, KÜRT YÖNETİMİNİN TEK BAŞINA YÖNETEMEYECEĞİ KADAR BÜYÜK'
Diğer yandansadece Kerkük değil Musul'un kuzey bölgeleri ve Ezidilerin ağırlıkta yaşadığı Sincar/Şengal'in de KBY'ye katılması gündemdeyken, Bozarslan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bunun sebebi Suriye Rojava Bölgesi'ne yani Kürt Bölgesine giden yolun Sincar'dan geçmesi. O hat kimin elinde olursa, Rojava ile ilişkileri daha iyi olur. Birkaç hafta önce, orada PKK ile Kürt Yönetimi arasında çatışma çıktı. Ölen, yaralanan oldu ve tansiyon epey yükseldi o bölgede. PKK da Kürt Yönetimi gibi o bölgeyi almak istiyor ve oradan Rojava'ya etki etmek istiyor. Orada yaşayan Ezidiler de etnik olarak Kürtler ve Irak'a bağlanmak isteyeceklerini düşünmüyorum çünkü coğrafi ve siyasi olarak Kürt Yönetimi'ne daha yakınlar. Bu yüzden ikna olacaklardır."
Durumun özellikle KDP için bir sınav olduğuna dikkat çeken Bozarslan, "Çünkü o bölge KDP denetimindeki bölgelere yakın, KYB ile çok irtibatlı değil. KDP onları tekrar kazanabilirse, o bölgede hâkimiyetini sürdürebilir fakat bu durum epey zaman alacak" dedi. Bozarslan, Musul konusunda ise tartışmaların süreceğini zira burasının çok büyük bir alan olduğunu belirtip, "KDP ya da Kürt yönetiminin tek başına kontrol edebileceği bir alan değil ve onun gücünü aşan bir bölge. Eğer ısrar ederse, bir kısmını Dicle Nehri'nin doğusundaki bölgeyi denetimine alıp, orayı kendi topraklarına alabilir ama bunun gerçekleşebileceğini zannetmiyorum çünkü bunu yapabilecek siyasi ya da askeri gücü yok" yorumunu yaptı.