AK Parti Genel Başkan Yardımcısı:'Teröristler 'Hayır' diyor' söyleminde bir yanlışlık oldu

Habertürk TV'de yayınlanan Türkiye'nin Nabzı programına katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar, referandum süreciyle ilgili açıklamalarda bulundu.

​Hotar'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:

'SAYIN KILIÇDAROĞLU, SAAT KAÇTA DARBE OLMASI GEREKİYORDU?'

"Sayın Kılıçdaroğlu'nun peşine takılınca yapacaklarımızı anlatamıyoruz. Her gün yeni bir inciyle karşılaşıyoruz. Birincisi çok vahim bir olayda 250'ye yakın şehidimizden, 2 bine yakın gaziden bahsediyoruz. Bundan bahsederken bu olayı hafifletmeye kalkmak ya da başka yerlere çekmek Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırlarında yaşayan kimseye yakışmaz. Bilginiz, belgeniz varsa niye beklediniz? Haydi bugün elinize geçti beklemeyin 16 Nisan'a kadar. Saat 09.00'da darbe olur mu diyor. Saat kaçta olması gerekiyordu madem ön görüsü var. Açıklamasını bekliyoruz. Hiç bekletmesin. Bizim önerimiz bu."

'AK PARTİ'DE FETÖ'YLE BAĞLANTILI BİR KİŞİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM'

"AK Parti içerisinde FETÖ'yle bağlantılı bir kişi olduğunu düşünmüyorum. Bir saat sonra belge çıkar gereği yapılır. Şu noktadan sonra hiçbir şey yapılmayacak demedik. Bunlar kamuoyunun önünde konuşulacak şeyler değildir. Biz çok vahim bir şey atlattık. Bunu şansa bırakmayız. Dikkate aldığımız bir husus. En üst düzeyde mücadele etmeye çalışan tek grubuz."

'SİSTEMDE ÖNERİLEN FESİH DEĞİL SEÇİM YENİLEME'

"Sistem mutlaka tıkanabilir. Ama sistemin tıkandığı noktada taraflar birbirini seçime götürebiliyorlar. Cumhurbaşkanı'nın topu topu iki dönem hakkı var. Fesih ortadan kaldırma anlamına gelir. Bu teklifte önerilen fesih değil, seçim yenileme. Kişiye bağlı olmaktan çıkartıp sistemi güçlendirmeye yönelik bir paket olduğunu anlattığımızda net tavrı ortaya çıkmış oluyor."

'BU MADDELER AYET DEĞİL KUL YAPIMI'

"Bu sistem değişmese, aynı kalsa bile sayın Cumhurbaşkanı'nın ilerde kim olacağını kimse bilemez. Kimin cumhurbaşkanı olacağına dair netlik olamaz. Sistemin özü de kişiye bağlı olmaktan çıkartıp sistemi yerleştirmek. Yüzde 50+1 oy alarak seçilme şartının olduğu ortamda o oyu alabilmek için halkın gönlüne giren, halkın içinde olan birisi olması lazım. Bizim milletimiz seçimlerde ince ayar yapar. Dolayısıyla demokrasiyi de egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyorsak, millete diyeceğiz ki 'adaylar bunlar hangisini uygun görüyorsanız seçin'. Bunları eksiği olur fazlası olur o ayrı. Bu maddeler ayet değil, kul yapımı. Bazı sıkıntılar oluşabilir bunlar düzeltilebilir. Risklere karşı gelen yanlarını incelemeden hemen eleştirirsek bir yere varamayız."

'KAFASI KARIŞIK PARTİLİLERİMİZ VAR'

"Kafası karışıklıktan dolayı kararsız olan bir kesim olduğunu biliyoruz. İçinde mutlaka partililerimiz de vardır. Oranı çok çok azdır ama olabilir. Bizim toplantılarda teşkilat mensuplarımız bize 'vatandaş da şöyle diyor' deyince onun da kafasında olduğunu anlıyoruz. Özellikle bizim kesin 'sayın Tayyip Erdoğan'dan sonra ne olacak?' diye fazla soruyorlar. Onlara da aynı şeyi söylüyoruz. Hepimiz faniyiz, bu zaten isme bağlı olmaktan çıkarılması için getirilen bir sistemdir. Halkımız kimi uygun görürse onu seçecektir diyoruz"

'ORADA YANLIŞ BİR ALGI OLUŞTU'

"Biz de belki biraz o konuda şey davrandık, böyle anlaşılmaz diye davrandık ve söylemlerimiz hep 'Hayır' diyen grupları işaret ederek başladı. Yani dedik ki, dağdaki eli kanlı terörist çekim yapıyor 'Hayır' diye. Bunlar 'hayır' verdiği için sizin 'Hayır vermeniz ne derece doğru gibi başladık orada yanlışlık oldu ya da yanlış bir algı oluştu. Bunun doğrusu şu. Biz ona dikkat çekmek zorundayız. Maddeleri okudum, içime sinmedi 'hayır' vereceği diyen herkesin kararına saygı duyacağız ne yapabiliriz başka. Ama o kişiye maddeleri değerlendirmeden önce eksiksiz hiçbir şey olmaz, dört dörtlük bir model dünyada yok zaten. Ama ufak tefek şeylerden 'hayır' vereceksen 'hayır' veren kimler var bak bakalım ya. Dağda eli kanlı terörist 'Hayır' ver diye kampanya başlatmış. Bunlara dikkat çekmek zorundayız. Ama asla 'Hayır' vermeyi düşünen vatandaşımız da bunlar aynı safta olamazlar. Ama uyarısını yapmak zorundayız."