Nazire Kalkan Gürsel, tutuklu Cumhuriyet gazetesi yazarlarının yaşadığı sıkıntıları anlattı:
"Silivri tecrit prensibi üzerine kurulmuş bir cezaevi. Burada 3 kişi bile kalsalar tecritteler. Çünkü bu üç kişinin dışında hiç kimseyi görmeleri mümkün değil. Yemek için olsun, spor yapmak için olsun, ortak alana çıkartmıyorlar hiçbir şekilde. 5 ay oldu, az bir süre değil. Bunlar 20, 30 yaşında delikanlılar değil. Hepsi 50 yaşın üzerinde. Her birinin önemli sağlık sorunları oldu. Tecritte olmaları en önemli sıkıntı. Böyle hayat mı geçer? Nazi kamplarında bile insanların ortak alanları vardı. Dünyanın en sosyal insanları bunlar. Dünyanın her tarafına giden, konferanslar veren, dünyanın her yerinde sözünü geçiren insanları 3 kişiye mahkum ediyorsunuz. Bundan büyük işkence ve bundan büyük saygısızlık olur mu?"
"IŞİD'den, PKK'dan girdiyseniz bu söylediğim sıkı kuralların çoğu size uygulanmıyor. Mesela içeriye kağıt, kalem sokamıyoruz. Birinin not iletmesi gerekti diyelim. Avukatlara söylüyorlar, onlar kağıt kalem sokabiliyorlar içeriye. Orası modern bir Nazi kampı.
Sağlık sorunları olduğu zaman hiçbir şekilde erişemiyorsunuz. Tamamen oradaki insanların inisiyatifine kalmış. Mesela en yakınınız kişi sizden habersiz hastaneye götürülüp ameliyat ediliyor. Sizin sonradan haberiniz oluyor."
‘KATİLLERE BU HAK VAR DA BİZE NİYE YOK?'
"Olanları 10 yaşındaki bir çocuğa nasıl anlatırsınız? Babasının sadece yazı yazdığını ve sadece yazı yazmaktan para kazanan bir insan olduğunu daha çok küçük yaşından beri biliyor. Katillere bu hak var da bize niye yok, demişti. Bu bir süreç, geçecek, şeklinde anlatmaya çalışıyoruz ama anladığını zannetmiyorum. Mutlaka içinde çok büyük bir kırgınlık var çünkü bunu bir haksızlık olarak görüyor. Bir anne olarak içindeki kırgınlığın öfkeye dönüşmemesi için çaba sarfediyorum. Ama bu ülkenin bir evladı olarak ona bunları yaşatmaya kimsenin hakkı yok."