AB'ye üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanları, birliğin kurucu anlaşması kabul edilen 1957 tarihli Roma Anlaşması’nın 60. yıl dönümü dolayısıyla İtalya'nın başkenti Roma’daki Conservatori Sarayı’nda bir araya geldi.
İkinci Dünya Savaşı'nın ardından eski kıtadaki yeniden yapılanma dönemini güçlerini birleştirerek aşmaya çalışan Fransa, Batı Almanya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’un 25 Mart 1957’de Roma’da imzaladığı anlaşmayla kurulan o günkü adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET), bugünkü haliyle 27 üyeli AB, 60. yılını temellerinin atıldığı Conservatori Sarayı’nın Orazi ve Curiazi Salonu'nda kutladı.
Haziran 2016'daki referandumla birlikten ayrılma kararı (Brexit) alan İngiltere ise zirveye katılmadı.
Troubled EU renews vows in Rome on 60th anniversary — latest by @dannyctkemp and @AngusM1966 https://t.co/tX335YZkqH #EU60 pic.twitter.com/REP6uaXLcT
— AFP news agency (@AFP) March 25, 2017
Zirvenin açılışını yapan ve konuşmasına esprili bir dille başlayan İtalya Başbakanı Paolo Gentiloni, Brexit'e atıfta bulunup "Bu salon biraz fazla kalabalık" dedi. AB'yi sığınmacı krizine müdahale konusunda geç kalmakla eleştiren Gentiloni, "Vatandaşlarımızın güvenini yeniden kazanmalıyız" dedi.
Not a bad room for a presser either #EU60 #RomaUE2017 pic.twitter.com/PqdIWL0aiU
— Danny Kemp (@dannyctkemp) March 25, 2017
AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ise "Bugün Avrupa'nın liderleri olduğunuzu, 60 yıl önceki kahramanlardan bize kalan bu büyük mirası koruyabildiğinizi kanıtlayın" çağrısı yaptı. "Siyasi bir varlık olarak Avrupa ya birlik olarak kalacak ya da hiç var olmayacak" diyen Tusk, Roma'daki bu zirvenin ardından AB'nin aynı ilkelere ve birlik olmaya her zamankinden daha çok önem vermesi gerektiğini vurguladı.
Konuşmasında kişisel bir anekdot da aktaran Tusk, "60 yıl önce doğdum. Avrupa Topluluğu ile aynı yaştayım" dedi.
Aynı zamanda eski Polonya başbakanı olan Tusk, "Hayatımın yarısı Demir Perde'nin arkasında geçti. Bu bahsettiğim değerlerin hayalini kurmak bile yasaktı" diye konuştu.
Öte yandan zirve sonunda AB liderleri, Roma deklarasyonunu imzaladı.
Deklarasyonda gerektiği noktalarda farklı hızlarda olsa bile daima aynı yönde hareket etme sözü verildi: "AB daha önce eşi benzeri görülmemiş zorluklar yaşıyor: Bölgesel çatışmalar, terör, sığınmacı sorunu, korumacılık, toplumsal ve ekonomik eşitsizlikler… AB'yi, dayanışma ve ortak kurallara duyduğumuz saygıyla daha da güçlü yapacağız."
Liderler, tüm Avrupa vatandaşlarının serbestçe ve güvenli şekilde seyahat ettiği, dış sınırların sürdürülebilir göç politikasıyla da kuvvetlendirildiği, terörle ve organize suçla mücadelede kararlı, yeni istihdam, yatırım ve yapısal reformlarla ekonomik ve parasal birlik hedefi güden, ulusal sistemler arasındaki farklılıkları ve sosyal ortakların kilit rolünü dikkate alan, işsizlik, ayrımcılık, sosyal dışlama ve yoksullukla mücadele eden ve son olarak mevcut ortaklıkların daha da gelişmesini, yenilerinin kurulmasını destekleyen, doğu ve güney sınırlarında Ortadoğu ve Afrika'da istikrar ve gelişme için çalışan bir Avrupa’ya ulaşma hedeflerine imza attı.
Signing #Rome Declaration sets out a clear political commitment to our citizens. @Europarl_EN's duty to ensure pledges are honoured. #EU60 pic.twitter.com/OFvfgQfX7o
— EP President Tajani (@EP_President) March 25, 2017
Bu arada 9 Mart'ta Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenen AB zirvesinde Tusk'ın AB Konseyi Başkanı seçilmesine tepki gösteren Polonya, yine ilginç bir olaya imza attı. Polonya Başbakanı Beata Szydło, deklarasyonu imzlarken bir an kasten durakladı, imzasını bu 'tereddütün' ardından attı. Deutsche Welle muhabiri Georg Matthess de bu anı 'Polonya kara mizahı' ifadesiyle paylaştı:
Polish black humor: After concerns that Poland might not sign the #Rome declaration PM Szydlo deliberately hesitated for a moment. #EU60 pic.twitter.com/XWMSwe73gL
— Georg Matthes (@GeorgMatthes) March 25, 2017