'AK Parti'nin tarihsel misyonu heba oluyor' diyen Mahçupyan, yazısında AK Parti'nin tıkanan diğer partilere benzemeye başladığını savundu.
'AK PARTİCİLİK AK PARTİ İÇİN TUZAĞA DÖNÜŞÜYOR'
Mahçupyan, şunları kaydetti: "Saha verilerine bakılırsa, 15 Temmuz girişimi sonrasında laik kesimden AK Parti'ye akan on puanlık destek, iktidarın tutumu ve söylemi sonucunda CHP'ye geri döndü. Kemalizm nasıl Kemalistler için bir tuzağa dönüştüyse AK Particilik de bugün AK Parti için tuzağa dönüşüyor… Tarihsel bir misyon heba oluyor ve AK Parti, Cumhuriyet rejiminin sonuçta merkeze kayarak tıkanan diğer partilerine benzemeye başlıyor. Oysa ülkenin insanları, rejimi demokratikleştirecek ve toplumu özgürlük ve eşitlik esasında bütünleştirecek bir AK Parti'yi daha uzun yıllar 'tek parti' yapmaya hazır."
'KEMALİST REJİM ADİL OLABİLSEYDİ…'
"Türkiye gibi siyasi istikrar sıkıntısı çeken bir ülkede on dört yıl iktidarda olmak olağanüstü bir avantaj. Tarihsel ve toplumsal bir 'hediye'… Kemalist rejim ve laik cemaat Cumhuriyet'in ilk seksen yılında daha sağduyulu ve adil olabilseydi muhtemelen bugünlerde yeniden bir 'tek parti' dönemi yaşamayacaktık. Ancak hayat böyle tecelli etti, çünkü yönetimdekiler toplumsal gerçekliği derinlikli bir biçimde kavrama yeteneğinden uzaklaşarak, kendi yaklaşımlarının 'ilelebet' kalıcı olacağını sandılar."
'KENDİ GÜCÜNDEN MEMNUN OLMANIN BEDELİ…'
"Bugün aynı tehlike AK Parti için var. Kendi gücünden memnun olmanın ve bunu tüm topluma kabul ettirmeyi bir tür 'galibiyet' olarak yaşamanın bedeli, o toplumun avuçlarınızın arasından kayıp gitmesi olabiliyor. Çünkü toplum, siyasetten çok daha hızlı ve kompleks bir biçimde değişiyor. Özellikle küresel bir dönemin içinde olduğumuz şu süreçte bu dinamik daha da hızlı. Bunun anlamı, hiçbir partinin tepeden yönlendirmelerle kendi tabanını yönetemeyeceği gerçeğidir. Türkiye'de insanlar bireyselleşiyorlar, özgüvenleri artıyor ve herkes siyasetten anlıyor. Toplumu kandırmanın zorlaştığı bir noktadayız ve bu durum AK Parti için de aynen geçerli."
"Toplumun nabzını yakalamak bu nedenle çok kritik olabilirken, hayat da iktidarların önüne bu fırsatları çıkarıyor. Kemalist rejim sadece muhafazakarlarla değil, Kürtler ve Alevilerle de gerçek barışma şansını kullanmadı, bu kesimleri rejimin parçası yapamadı. Koşullar uygun hale geldiğinde direnç kaçınılmazdı ve rejimin yıpranması, ideolojinin ise anlamsızlaşması ile sonuçlandı."
'HAYAT BU FIRSATI AK PARTİ'NİN ÖNÜNE ÇIKARDI…'
"Hayat bu fırsatları AK Parti'nin önüne çıkardı ama maalesef şu an itibariyle bunlar iyi kullanılamadı. Rejimin 'rehabilite' edilmesiyle ilgili fırsat, AK Parti'nin devrilmesi çabalarının yoğunlaştığı dönemde ortaya çıktı. İktidar vesayetçi merkeze karşı tavır aldı ve onun karşısındaki üç farklı gücü neredeyse aynı anda harekete geçirdi. Yani AB reformlarına girişti, Gülen ile işbirliği üzerinden bürokrasiye hakim olmaya çalıştı ve Kürt meselesini çözmek üzere arayışlara hız verdi. Ne yazık ki her üç konuda da hatalar yapıldı, devleti dönüştürmenin gerektirdiği ciddiyet kavranamadı ve bu üç alanın birbirini beslediği, ancak üçünün birlikte amacı hasıl edeceği anlaşılamadı."