Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında Ankara'da, 4 Kasım 2016 günü gözaltına alınan ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Önder'in 'Terör örgütü üyeliği', 'Terör örgütü propagandası yapmak' ve 'Halkı kin ve düşmanlığa açıkça tahrik' suçlarından 40 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına devam edildi. Suçlamaları reddeden Önder savunmasında, "Dolmabahçe'de bu devletin bakanıyla aynı koltuk hizasında oturdum" dedi.
Savunması alınan dokunulmazlığı olan bir milletvekili olarak mahkemenin karşısında olduğunu belirtti. Siyaseten burada olduğunu iddia eden Önder, "Heyetin üyelerinden birine hakarete tevessül etsem, ya da darp etsem, şu an beni yargılayacak hukuki bir zemin yoktur. Ortada hukuksal garabet söz konusudur. Bizim mahkemelere icabet etmeme tutumumuz bu hukuksuzluğu ve çarpıklığı teşhir etme amaçlıdır" dedi.
'MAHKEMELER BU ÜLKENİN KURULUŞ FELSEFESİNİ DÜZENLEDİ'
İfadesinde, bu ülkenin zannedildiği gibi savaş meydanlarında değil, mahkemelerde kurulduğunu iddia eden Önder, "İstiklal Mahkemesi'nden tutun Dersim mahkemesi, Şeyh Said'in yargılandığı mahkeme, DGM ve adını unuttuğumuz değişik isimler altında olağanüstü hukuk prensibiyle çalışan mahkemeler, bu ülkenin kuruluş felsefesini düzenlemiş ve bir form vermiştir" dedi.
Önder siyasin bir süredir de yargı eliyle yürütülmeye çalışıldığını söyledi.
'SİLAH ZORUYLA UÇAĞA BİNDİRİLDİM'
"Ben ulvi bir iş yaptım, 3 sene bu uğurda emek sarf ettim. Sizin huzurunuza zorla getirilirken ki gece hariç. Uçak kullanmayan bir insanım, silah zoruyla uçağa bindirildim. Sadece İmralı'ya kadar kendim tek başıma araç kullanmışım, bu görüşmeyi yürütmüşüm. Usul şöyleydi, İmralı'ya gidilir, daha sonra Kandil'e nasıl gidilir? Bu görünürde suç. Çözüm çerçeve yasası çıkana kadar MGK'nın kriz yönetmeliği ışığında ben ve heyet üyesi arkadaşlarım Kandil'e gidip KCK yöneticileri ile PKK komutanları ile toplantı yapıyorduk. Devletin ve Sayın Öcalan'ın taleplerini, öneri ve ricalarını iletiyorduk. Onlardan da öneri itiraz ve eleştiri alıyor ve getiriyorduk."
'SADULLAH ERGİN'İN ARAYA GİRMESİYLE KANDİL'DEKİ BOMBARDIMAN DURDURULDU'
PKK yöneticileriyle Kandil'de bulunduğu sırada savaş uçaklarının bombardımanına maruz kaldığını anlatan Önder, "Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in araya girmesiyle bombardıman durduruldu" diye konuştu.
EFKAN ALA'YI TANIK GÖSTERDİ
Önder, anlattıklarına eski İçişleri Bakanı Efkan Ala'yı da tanık göstererek, "Sayın Öcalan bize 'bu hendekleri kapatmalısınız, ama buna yol açan sorunu da yok etmelisiniz' dedi. Efkan Ala bizi makamına davet etti, gece saat 01.00'da gittik. Bu meseleyi nasıl çözeriz dedik. Ben 01.30'da araçla yola çıktım ve sabah Diyarbakır'a geldim. Piran Dağları'na gittik. İçişleri Bakanlığı'yla, Bölge Valisi'yle, güvenlik görevlileriyle meseleyi tartıştık. Bütün mesele yoğun tutuklamalar ve kalekol yapımıydı. O karakol inşaatı durduruldu, biz gittik, ikisi de nişanlanmak üzere evlenecek olan iki uzman çavuşu aldık, bir işkence görüp görmediklerini orada sorduk, teyidini aldık, onurlarını haysiyetlerini rencide edecek bir şey görüp görmediklerini sorduk. Getirdik komutanlığa teslim ettik. Bir hafta içerisinde de bölgede bir tane hendek kalmadı" dedi.
'DEVLET BANA 8 KORUMA TAHSİS ETTİ'
'DAVUTOĞLU, BU NEDENLE GÖREVDEN ALINDI?'
2015 yılı Nevruz kutlamalarında yaptığı konuşmaya ilişkin soruyu yanıtlayan Önder, "Sayın (Eski Başbakan) Ahmet Davutoğlu, Efkan Ala ve Muhammed Dervişoğlu (Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı) kesintiye uğrayan süreci toparlamak için bir inisiyatif geliştirme amacı içindeydiler. Sayın Davutoğlu bu nedenle görevden alındı" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın açıklamalarına dikkat çeken Önder, "Kadir Topbaş 4 gün önce, benim ağzımdan çıksa darağacına çekileceğim bir talepte bulundu. 'İstanbul özerk olmalı, Karışanı olmamalı' diye. Garabete dikkat çekmek için bunu söyledim. 2011-2013 yılları arasında Yeni Anayasa Yazım Komisyonu'nda partimizin temsilciydim. Partimizin özerklik ile ilgili resmi tezini orada da savundum" dedi.