Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı için Beştepe'de düzenlenen kutlamada konuştu. Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
- Tüm sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı'nı tebrik ediyorum. Kutsal bir göreviniz var. 'Çaresiz bir derde düştüm doktor bana bir çare' diye türkülerin mesajını en iyi sizin anladığınızı biliyorum. Gerçekten de insanın kendini en çok çaresiz hissettiği o anda imdada ilk kez sizler yetişiyorsunuz.
- Savaşta bile sağlık ekiplerine ateş açılmaz. Ha, Hollandalı gibi olursa açar, onu da söyleyeyim. Çünkü biz Hollanda'yı ve Hollandalıları Srebrenitsa katliamından tanırız. Onların cibilliyetinin, karakterinin ne kadar bozuk olduğunu 8 bin Boşnağı orada nasıl katlettiklerinden tanırız. Bunları iyi biliriz. Kimse bize medeniyet, medenilik dersi vermesin, bu milletin alnı aktır ama onların alnı kapkaradır.
#CumhurbaşkanıErdoğan: Biz Hollanda'yı ve Hollandalıları Srebrenitsa katliamından tanırız https://t.co/U7WpPbdBVE pic.twitter.com/DGJC47kI18
— ANADOLU AJANSI (@anadoluajansi) March 14, 2017
- Türkiye'nin büyümesi birileri için nasıl umut olmuşsa, emin olun bazı çevrelerin de kabusu oldu, Hollanda, Almanya gibi.
- Avrupa ülkelerine, meydanı faşistlere, yabancı düşmanlarına bırakmamaları gerektiğini, çok ciddi zararlar göreceklerini defaatle söyledik. Son bir haftadır yaşadıklarımız maalesef endişelerimizin haklılığını ortaya çıkarmıştır. İşte cumartesi gecesi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza sergilenen saygısızlık, sadece Türkiye'ye, Türk milletine, bu milletin bir ferdine değil, uluslararası hukuka ve diplomasiye yapılmıştır.
Devletler arası münasebetleri düzenleyen tüm teamüller, Viyana Sözleşmesi, Avrupa Birliği kriterleri, Hollanda yönetimi tarafından ayaklar altına alınmıştır. Avrupa'nın savunduğunu iddia ettiği demokrasi, ifade özgürlüğü, toplanma hürriyeti, kadına ve insana saygı gibi değerlerin milyarlarca insanın gözünde artık hükmü kalmamıştır. Hollanda'nın bu haydutluğuna sahip çıkan ülkeler de tüm itibarlarını yitirmişlerdir. Çıkmış Almanya'nın Şansölyesi (Angela Merkel), 'Ben Hollanda'nın yanındayım' diyor. Ya senin ondan zaten farkının olmadığını biz zaten biliyoruz. O da atlarıyla itleriyle saldırıyor, sen de saldırıyorsun. Farkınız yok, saldırıyorsunuz.
Yarın orada seçim varmış, işte bir tane ırkçı başa güreşiyormuş, bir tane de şu andaki yönetimde bulunan parti, ikisi yarışıyormuş. Ben de buradan Hollanda'ya, Almanya'ya sesleniyorum. Türkiye'ye düşmanlık güdenlere; oralardaki tüm yabancılara, Müslüman kardeşlerime, Türklere diyorum ki, 'Gelin oylarınızı verirken sakın ha bu ikiliye (Hollanda Başbakanı Mark Rutte ve aşırı sağcı Özgürlükler Partisi Geert Wilders) oy vermeyin.' Açık net söylüyorum. Her ne kadar buradan hayır kampanyası için oralara gidenler varsa da o tuzağa düşmeyin. Bu çok başka bir şey. Türkiye'ye, Türk milletine, Türkiye'nin bakanına orada bu şekilde hareket edenler, bizim konsolosluğumuz bizim toprağımızdır uluslararası hukukta. Oraya o ülke müdahale edemez. O zaman Türkiye'deki büyükelçiliklerine de, konsolosluklarına da bizler mütekabiliyetle giriş çıkışı yasaklamış vaziyetteyiz.
Elbette yapılanların hesabını hukuk ve mukabiliyet çerçevesinde soracağız. Özürle mözürle bu iş geçiştirilemez, yapılacak çok iş var.
Artık Avrupa Birliği, kendisiyle işbirliği yapmak isteyenler için hukukun, insan haklarının, özgürlüklerin sembolü olmaktan da çıkmıştır. Avrupa, haydut devletlerin insafına terk edilemeyecek kadar önemli bir kıtadır. Bunun için tüm dünyayı, Avrupa'daki endişe verici gelişmeler karşısında daha duyarlı olmaya, kararlı bir duruş sergilemeye davet ediyorum.
Ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar, milletimizin basireti onların oyunlarını başlarına geçirecektir. Türkiye'deki halk oylaması konusunda açıkça taraf olan, kampanya yürüten ülkelere hak ettikleri dersi milletimiz 16 Nisan'da sandık başında en güzel şekilde verecektir.