‘BU ISRARCI YAKLAŞIM BIRAKIN DİPLOMASİYİ, KİŞİSEL MÜNASEBETLERDE BİLE ŞAHSİYETİ ZEDELER'
"Hollanda'nın, bu yakışıksız ve derin problemlere sebebiyet verecek tavrını doğru bulmadığımız gibi Dışişleri Bakanımıza yönelik tavra rağmen başka bir bakanımızın aynı gün Hollanda'ya gitme hususunda ısrarını da doğru bulmuyoruz. Zira bu ısrarcı yaklaşım bırakın diplomasiyi, kişisel münasebetlerde bile şahsiyeti zedeler ve oluşmuş krizi daha da derinleştirir. Hükümet temsilcilerinin ülkemizi böyle bir duruma sokmaya sebebiyet vermelerini de tasvip etmiyoruz.
‘MESELELER AKL-I SELİM İLE ÇÖZÜLÜR'
Devlet yönetimi bilgi, hikmet, sağduyu ve akl-ı selim gerektirir. Bu itibarla devleti yönetenlerin hamasi konuşma ve duygusal tavır alma hakları yoktur. Attıkları adımlar, sadece kendilerinin şahsi ve siyasi tutumlarına tesir etmez. Bunun çok ötesinde etkileri olur ve bu durum büyük bir sorumlulukla hareket edilmesini zaruri kılar. Bu çerçevede gerek ülkemiz gerekse Avrupa ülkeleri yöneticilerini akl-ı selimle hareket etmeye davet ediyorum."
‘Son günlerde bazı Avrupa ülkelerinin ülkemize yönelik hayretler verici tavırlar takındığını' söyleyen Karamollaoğlu, şu ifadeleri kullandı: "Avrupa'nın tutumu son derece yakışıksızdır. Özellikle Hollanda'nın Dışişleri ve Aile Bakanlarımıza yönelik takındığı tutum ve uyguladığı muamele diplomatik nezaketsizliğin ötesinde büyük bir hatadır. Bu hatalı tavır, sadece iki ülke arasında oluşacak bir problem olarak kalmayacak çok daha büyük problemlere sebebiyet verecek bir mahiyettedir. Biz Hollanda'nın bu tavrı neden takındığını bilmiyoruz. Elbette kendileri açısından bu tavrın bazı nedenleri vardır. Ancak ne sebeple olursa olsun takındıkları bu tavrı doğru bulmadığımızı ve kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Ayrıca Hollanda hükümetini bu hatalı tavırdan bir an evvel dönmeye ve bu hatasını telafi edecek adımları atmaya davet ediyorum. Zira Hollanda hükümeti mevcut yaklaşımı ile ne elde etmek istiyorsa bilmeli ki, bu yaklaşımlar çok farklı ve genelde beklenenin aksine neticeler doğurabilir."
Hollanda'da yaşanan krizin ardından AB üyeliğinin sil baştan ele alınmalı gerektiğini savunan Karamollaoğlu, şunları söyledi: "Bu meseleyi ifade ederken şunu da belirteyim ki, biz her vesile ile AB'nin bizim için asla medeniyet projesi olmadığını, Batı'nın genelde çifte standartlı olduğunu dile getiriyoruz. Tarih, Batı aleminin bu tavırlarının örnekleriyle doludur. Ülkemizin bu tavırlara karşı duruşu ancak şahsiyetli bir dış politika anlayışı ile engellenebilir. Bu yaşananlar AB ile üyelik görüşmelerimizin sil baştan ele alınmasını gerektirecek kadar önemli olduğu kanaatindeyiz. Öte yandan ülkemiz bu krizi fırsat bilmeli ve önündeki en önemli alternatif olan D-8'i bir an evvel harekete geçirmelidir."