Toplantıya Kılıçdaroğlu'nun yanı sıra TBMM Başkan Vekili ve İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi ve İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat katıldı. Anayasa değişikliği referandumuna ilişkin yorumlarda bulunan Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları özetle şu şekilde;
‘REJİM DEĞİŞİKLİĞİ DEĞİL DE NEDİR?'
- Kimin isteği üzerine bunlar gerçekleşiyor. Acaba milli kurtuluş savaşında elde edemediklerini bu anayasa değişikliği ile mi elde etmek
istiyorlar? Hepimizin oturup düşünmesi lazım. En başından beri, 16 Temmuz'dan beri, oturup kararımızı verirken düşüneceğiz. Rejim değişikliği, 'yok rejim değişikliği' diyorlar. Bugünkü rejimde bütün yetkiler bir kişiye verilmiş mi? Verilmemiş. Demokratik parlamenter sistem var. Bu modelde bütün yetkili bir kişi. Bu rejim değişikliği değil de nedir Allah aşkına, çocuk mu kandırıyorlar?
‘TEK ADAM REJİMLERİ BİR ÜLKEYE KAN GETİRİR, GÖZYAŞI GETİRİR'
- Tek adam rejimleri bir ülkeye kan getirir, gözyaşı getirir. Örnek mi istiyorsunuz, buyurun Libya'ya bakın, kaldı mı Kaddafi? Ve ortada Libya kaldı mı? Suriye vardı, Irak vardı. Türkiye'yi kan ve gözyaşının aktığı bir Ortadoğu ülkesine dönüştürmek istiyorlar. Üstelik bunu bir anayasa değişikliği ile yapmak istiyorlar.
‘YENİKAPI RUHUNA SAHİP ÇIKAN TEK KİŞİ ŞU KARŞINIZDA GÖRDÜĞÜNÜZ KARDEŞİNİZDİR'
- Osmanlı, Osmanlı, Osmanlı diyorlar. Elbette Osmanlı bizim atamız. Biz Osmanlı ile gurur duyuyoruz. Ama Türkiye Cumhuriyeti ile daha fazla gurur duyuyoruz. Atalarımızı red mi ettik? Hayır. Peki atamıza sahipsek, tarihimize sahipsek, onların getirdiği kurallara sahip çıkacaksak niye parlamento düzenimizi kaldırıyoruz? Neden parlamenter demokratik sistemden vazgeçiyoruz? Yenikapı ruhuna sahip çıkan tek kişi şu karşınızda gördüğünüz kardeşinizdir.16 Temmuz'da ne dediysem, Yenikapı'da ne dediysem, dün ne dediysem bugün de aynı şeyi söylüyorum. İnandım şeyleri söylüyorum.
‘KORKU YARATARAK 'EVETLERİ' ÇOĞALTMAYA ÇALIŞIYORLAR'
- Hayır çıktığı zaman bizim Cumhurbaşkanı'nın istifasını isteyeceğimizi söylüyorlar. Biz neden cumhurbaşkanın istifasını isteyelim. Cumhurbaşkanını biz seçmedik ki, halk seçti, süresi var mı? Var, 2019. 2019'a kadar cumhurbaşkanlığı görevini yapacak. Korku yaratarak 'evetleri' çoğaltmaya çalışıyorlar. Bizde sevgi yaratarak, dostluk yaratarak, insanca yaşama talebimizi dile getirerek 'hayır' diyoruz.
‘BİZ KUVAYİ MİLLİYECİYİZ. BİZ ÜLKEMİZİ SEVERİZ'
- Çıkıp şunu söylesinler, Şavşat'tan Ardanuç'a giderken terör örgütünün saldırısına uğrayan hangi liderdi Allah aşkına. Onlar mı saldırıya uğradılar, biz saldırıya uğradık. Ben ülkemi seviyorum, sizin sevdiğiniz gibi. Bu ülkenin refahı için mücadele ediyorum. Beraber mücadele edeceğiz. Bunlara hiç ama hiç kulak asmayın. Bizi farklı bir tartışmanın içine çekmek istiyorlar, bilinçli olarak. Anayasa tartışılmasın, başka bir şey tartışılsın. Bu tuzağa düşmüyoruz. vatandaş bu anayasa değişikliğinin, kendisi, torunları ve çocukları için hangi tehlikeleri içerdiğini bilmesi lazım. Bizim derdimiz bu. Biz her yerde, her ortamda teröre karşı çıktı, boyunda eğmedik. Eğmeyiz de zaten. Biz Kuvayi Milliyeciyiz. Biz ülkemizi severiz. Her vatandaşımın da kendi ülkesini sevdiğine inanırım, hiçbir ayrım yapmam. bayrak bizim bayrağımızdır, bu kadar açık, bu kadar net. özel bir tartışma alanı yaratıp, anayasa değişikliklerini gölgelemek istiyorlar. Bu tuzağa düşmeyeceğiz.
‘NİYE VALİLER, KAYMAKAMLAR BASKI YAPIYOR?'
- Bir 'evet' kampanyası açtıklarını biliyoruz. Valisiyle, kaymakamıyla, ordusuyla, polisiyle… Bizim kampanyamız milletin kampanyasıdır, devletin kampanyası değildir. Biz milletimizi güveniyoruz. Bu millete güveniyorum ben, milletin sağ duyusuna güveniyorum, milletin demokrasisine sahip çıkacağına inanıyorum. Valisi, kaymakamı telefon ediyor, 'efendim sizin köyden şu kadar evet çıkmazsa size hizmet götürmeyeceğiz'. Biz bunları gayet iyi biliyoruz. Onlar bu milleti tanımıyorlar. Bu milletin üstüne baskı kuranları, milletin ne yaptığını gayet iyi biliyoruz. Bu milletin kendi ülkesine bağlı olduğunu, öyle anlaşılıyor ki o valiler, o kaymakamlar hala öğrenememişler. Yukarıdan talimatla iş yapıyorlar. Madem sen Türkiye'nin bekası için, demokrasisi için güzel bir anayasa değişikliği getiriyorsan niye anlatmıyorsun. Niye valiler baskı yapıyor, niye kaymakamlar baskı yapıyor? Niye vatandaşa illa buna 'evet' diyeceksiniz diye zorlama yapıyor. Çünkü yaptıklarının yanlış olduğunun, hatalı olduğunu onlarda biliyorlar. Güzel bir şey yapıyorsan, niye çıkıp millete 'evet'in şunun için söyleyin' diye söylemiyorsunuz. 'Hayır çıkarsa kaos olur, bilmem ne olur'. Sen bunu bırak kardeşim, sen bu anaysa değişikliğiyle neyi getiriyorsun çıkıp bunu anlat.
‘ANKARA'DAKİ BEYLERİN ÇOCUKLARI HEM ASKERE GİTMEYECEK, HEM MİLLETVEKİLİ OLCAK'
- 18 yaşını niye getirdiler ben size söyleyeyim. Bir; Ankara'daki beylerin çocukları için geldi. İki; bunlar milletvekili olacak. Üç; ömür boyu askerlikten muaf olacak. Dört; iki yıl sonra emeklilik hakkı kazanacak. Ayda 10-15 bin lira emekli aylığı alma hakkına sahip olacak. Bundan daha iyi ballı börek olabilir mi? Kendi çocukları için getiriyorlar. Niçin geliyorlar. Sizin çocuklarınız, bizim çocuklarımız askere gidecek. Ankara'daki beylerin çocukları hem askere gitmeyecek, hem milletvekili olacak, iki yıl içinde emeklilik hakkı kazanacak. Ayda 15-20 bin lira emekli aylığı alacak. Vicdan denen bir şey var, ahlak denen bir şey var, inanç denen bir şey var. Bunların hiçbirisi yok. 18 yaşın hikayesi budur, anlatın her yerde, olay budur" şeklinde konuştu.
‘GÜVEN OYU YOK, GEN SORU YOK, MİLLETVEKİLLERİ NE YAPACAK?'
- Yeni model de güven oyuna gerek yok. Peki bu 80 milyonun seçtiği milletvekilleri mecliste ne iş yapacak? Güven oyu yok, gen soru yok. Ne iş yapacak bunlar. İdari yapıyla ilgili de bütün yetkiler verilmiş zaten yukarıya. Ney yapacak? Bir süre sonra şunu yapacaklar; 'bu meclise de gerek yok' diyecekler, 'cumhurbaşkanı bütün kararları çıkarıyor. Bu 600 milletvekili de zaten boşuna maaş alıyor, biz bunu da kapatalım' diyecekler. İş oraya gelecek. Sonra seçim yapamaya da gerek yok, 'ne gerek var seçime, ben zaten memleketi yönetiyorum, ben olmadığım zaman zaten dayım var işi başında, dayım yönetiyor'. Neye itiraz ediyorsunuz, birisi itiraz mı etti, tayin edeceği hakime diyecek ki, 'bunu atın içeriye'.