Burada bir konuşma yapan Zeybekci, sözlerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın selam ve sevgilerini ileterek başladı.
Almanya'da milyonlarca Türk vatandaşı olduğuna dikkati çeken Zeybekci, "Ben eminim bu salonlardan çok daha fazlasını dolduracak, belki stadyumları almayacak kadar kardeşlerimiz var. Almanya'da bu dost vatanda, bu dost ülkede milyonlarca Türk vatandaşımız var. Burada AK Partimizin Yurtdışı Seçim Koordinasyon Merkezinin yaptığı çalışmalardan birini yapıyoruz. Hakkımız olan bir faaliyeti yerine getiriyoruz" diye konuştu.
'ALMANYA'YA TEŞEKKÜR EDİYORUM'
Bu hakkı kullandırmada gayretlerinden dolayı Alman hükümetine teşekkür eden Zeybekci, "Yaklaşık 1 milyon seçmenin olduğu, her biri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan vatandaşlarımızla buluşmak gibi bir hakkımızı kullanıyoruz. Bu hakkı her misafir eden ülkenin kullandırmak gibi bir görevi vardır. Bu yüzden ben bu hakkı kullandırmada gösterdikleri gayretten dolayı Almanya'ya, Almanya hükümetine, federal hükümete teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.
'BİZ DOSTEVİNE GELDİK'
Almanya'yı bir 'dostevi' olarak gördüğünü dile getiren Zeybekci, "Biz her şeye Yunusça yaklaşacağız. Yunus Emre öyle diyor. 'Biz gelmedik davi için, bizim işimiz sevi için. Dostun evi gönüllerdir. Biz gönüller yapmaya geldik.' Biz dostevine geldik, dostevindeyiz ve sevdiklerimizle beraberiz" diye konuştu.
‘BATI ALMANYA, DOĞU ALMANYA'DAN DEVRALDIĞI 500 BİNİN ÜZERİNDEKİ MEMURU İŞTEN ÇIKARDI'
Bakan Zeybekci, artık yeni bir çağda olduklarını ve dünyanın inanılmaz bir hızla değiştiğini vurguladı.
Özellikle 1990'dan sonra dünyadaki tüm dengelerin değiştiğini anlatan Zeybekci, şöyle devam etti:
Birleşmeden sonra Batı Almanya'nın Doğu Almanya'dan devraldığı 500 binin üzerindeki devlet memurunu hiçbir sebep göstermeden işten çıkardığını belirten Zeybekci, şunları söyledi:
"Neden? 'Sizlerle yoluma devam edemem çünkü size güvenmiyorum' dedi. Gösterdiği gerekçe buydu. Bu İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitti ve Almanya haklı bulundu. Demokrasi, insan hakları, özgürlükler ve hukukun üstünlüğü dünyanın her yerinde evrensel bir standartsa ki terörizm de aynı başlık altında ele alınır. Dünyanın her yerinde de aynı standartta yer alması gerekir. Başka bir yerde terörizm olup da öbür tarafta 'terörizm değildir' derseniz sonra söylediğiniz sözlerin bir kıymeti kalmaz, inandırıcılığı kalmaz."
‘TÜRKİYE'NİN BUNLARIN İSTEDİĞİ YERDE DURMASINI İSTİYORLAR'
"İnanın bana tek ayak üstü o kadar çok yalan söylüyorlar ve söylemeye devam edecekler ki inanmayacaksınız" diyen Zeybekci, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin bunların istediği yerde durmasını istiyorlar. Türkiye'ye bir çerçeve çizilmiş, bir rol çizilmiş, bir senaryo yazılmış, bir hikaye yazılmış. Bu yazılan hikayede ve senaryoda Türkiye her daim sadece burnu suyun üzerinde kalan, her an batmak üzere olan, dilediğinde, dokunduğunda batan, çıkarmak istediklerinde çıkarılan bir ülke olsun istiyorlar."
(Eski Cumhurbaşkanı) Turgut Özal döneminde Türk esnafının ve milletinin dünyaya açıldığını anlatan Zeybekci, "Bu millet bundan sonra Almanya'yı gördü, Fransa'yı gördü. Onlar gibi üretebildiğini ve ihracat yapabildiğini gördü. 1980 yılında Türkiye'nin toplam dış ticaret hacmi 4.5 milyar dolardı. 2015 yılında Türkiye'nin dış ticaret hacmi 450 milyar dolara ulaştı" dedi.
Zeybekci, söz konusu zorlu dönemlerin hep iktidarların ve koalisyonun zayıf olduğu dönemler olduğunu vurguladı.
'ECEVİT HASTANENİN CAMINDAN EĞER EL SALLARSA O GÜN BORSA BİRAZ TOPARLANIYORDU'
2001-2002 döneminde dünyada herşeyin muhteşem olmasına karşın Türkiye'nin yine zor durumda olduğunu dile getiren Zeybekci, şunları kaydetti:
"O günleri hatırlayın. O günlerde hiç unutmam o resmi, (Eski Başbakan Bülent) Ecevit ile eşi pinpon oynuyorlar, masa tenisi oynuyorlar o sırada Rahşan Hanım ağzından bir laf kaçırıyor MHP ile ilgili. 'Bunlarla mı koalisyon yapacağız veya birlikte olacağızla' ilgili ve büyük krizler oldu. Yani benzemeyen herkes bir araya getirilerek bir iktidar kurulmaya çalışıldı. Kuruldu, ne oyunlar döndü. Neler söylendi. Hatırlayın o günleri, Ecevit hastaneden çıkarılıyordu. 2 ay Bakanlar Kurulu toplanamıyordu. Ecevit hastanenin camından eğer el sallarsa o gün borsa biraz toparlanıyordu, Türk lirası biraz dengeleniyordu. Yani vefat eden birinin arkasından konuşmuyorum ama böyleydi durum. Hastaneden kaçırdılar da kurtardılar çünkü hastanede birilerinin bir tuzağı vardı. Hastaneden çıktı evine gitti, rahatladı, sağlığına kavuştu."
'RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÇILDIRIYOR'
Türkiye'nin o dönemlerde zorlu ekonomik ve siyasi şartlar yaşamasına karşın, bugün geldiği noktada dünyanın 16. ve Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi olduğunu aktaran Bakan Zeybekci, "3 bin dolarlık milli gelir 11 bin dolara geldi. 2002 yılında Türkiye'de toplanan 100 liralık verginin 87 lirası faize gidiyordu. Bugün Türkiye'de toplanan 100 liralık verginin 10 lirası faize gidiyor da Recep Tayyip Erdoğan çıldırıyor" ifadelerini kullandı.
'ASIL TEK ADAM ŞİMDİ VAR'
Anayasa değişikliğinin ardından daha güçlü bir iradenin iş başına geleceğini vurgulayan Zeybekci, şunları söyledi:
"Bu sistem şunu değiştirecek; bundan sonra 2019'da seçimler olurken, seçimlere gidilirken bir daha bu milletin yüreği ağzına gelmeyecek. Seçimlere giderken acaba ne olur? Tek başına iktidar olur mu olmaz mı? Bu millet sadece diyecek ki Allah bu millet için hayırlısını nasip etsin çünkü kim gelirse gelsin yüzde 51'le gelecek. Seçime girdiğin zaman bir daha tereddüt yok. Yüzde 51'le gelecek bir daha bu ülke 5 yıl boyunca ne olacak diye istikrarla ilgili aklına soru takılmayacak. Dönüp dolaşıyorlar ya 'Diktatör, tek adam' diye. Asıl tek adam şimdi var. Hiçbir şeyden sorumlu tutulmayan, tüm yetkilerini elinde tutan, asla görevinden alınamayan bir Cumhurbaşkanlığı var. Şu anda var bu."