Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli şunları söyledi:
- TSK'nın meşru imkan ve kanallarla savunmaya geçmesi, eleştirilere cevap verme çabası neden çok görülmektedir? Mesela, TSK'nın kıyafet yönetmeliği değiştirilip başörtüsü yasağı kaldıracaksa ki bize göre yerindedir, bununla ilgili Genelkurmayın görüşü niçin alınmaz? Evet, bizim de kafamıza takılan pek çok soru işareti vardır ama bunların konuşmanın ne yeri ne de zamanıdır.
'HUZUR KAÇARSA TUTAMAYIZ'
Huzur kaçarsa tutamayız, istikrar giderse geri getiremeyiz. Ne yapalım çatışıp, çürüyelim mi, kucaklaşıp kardeşçe mi yürüyelim. FETÖ, PKK, IŞİD, PYD/YPG hazır kıta infaz mangalarını Türkiye'ye yöneltmişken iç sorunlar gaflettir. Asker bizimdir, devlet bizimdir, hükümet bizimdir. Fitneye çanak tutan asla bizden değildir. Zarar ziyan büyüktür, Türkiye henüz yoğun bakımdan çıkamamıştır. Bunca patırtı gürültüye ne gerek vardır? Paylaşılmayan nedir? Geçmişten ders alınmadı mı? Milli uzlaşma, anlaşma her seviyede olması gerekirken, bu güvensizliğin gerçek manasını nasıl yorumlayalım? Devletteki çatlak sesler düşmanları sevindirecektir. Türkiye, ecdadımızın aziz şehitlerimizin mirası değil midir?
- TSK'nın anlamsız ve sığ tartışmaların içine girmesi ya da çekilmesi son derece yanlıştır.
'DARBE TEŞEBBÜSÜNÜN PÜSKÜRTÜLMESİNDE BAŞARILI OLAN BİR BAYAN GAZETECİNİN…'
(Hürriyet'te Hande Fırat imzasıyla çıkan ve hakkında soruşturma başlatılan 'Karargah rahatsız' haberi) 15 Temmuz darbe teşebbüsünün püskürtülmesinde başarılı olan bir bayan gazetecinin şimdilerde yaptığı haberden dolayı suçlanması da tuhaf bir çelişki ve çarpıklıktır.
- TSK'nın doğrudan sorumlu olduğu bakan, başbakan ve cumhurbaşkanına hiyerarşik sırayla hassasiyetlerini aktarması doğaldır, beklenmelidir. Bundan gocunmak, farklı yerlere çekmek ise anlamsızdır.
'KİMİN YURDUNDAN KİMİ ÇIKARIYORSUNUZ?'
- Kıbrıs müzakereleri çıkmaza sürüklenmiştir. Rum lider (Nikos Anastasiadis) müzakere masasından kalkmıştır. Bu Rumların kendi bilecekleri bir şeydir. Gerçeklerden kaçan, Türk varlığına tahammül edemeyen Rumlar şunu bilsin ki, Kıbrıs Türk'tür. Rum yönetimi illede Yunanistan'a bağlanmak istiyorsa, Atina'ya göçmesi ve bir daha geri gelmemesi samimi dileğimizdir. Kimin yurdundan kimi çıkaracaklarmış. Bu kepazeliğe Türklük rıza gösterir mi? Kıbrıs konusunda bir adım önde olma hikayedir. Kıbrıs şehitlerimizin hatırasıdır
'DENİZE DÖKÜLMEYİ İSTİYORSA BUYURSUN'
Yunanistan'ın yeni atanan Kara Kuvvetleri Komutanı işgal edilen adalarda soluğu almıştır. Yunan Dışişleri Bakanı (Nikos Kocyas) aba altından sopa göstermektedir. Yunanistan, Balkan Savaşları'nda işgal edilmeyen, Lozan'da verilmeyen adaları ablukaya almıştır. Eğer ki tekrar denize dökülmeyi istiyorsa buyursun, Türk milleti buna hazırdır. Birileri Yunan hükümetine 1921'de, 1922'de neler olduğunu anlatmalıdır. Anlatacak yoksa biz yeniden Ege'ye kurşun gibi saplanmasını bilir, tarihi tekrar öğretiriz. Zorlamayın, boşuna heveslenmeyin. Yunan halkı komşuluk hukukunu yok sayan densizlere haddini bildirmelidir.
'SÖZDE BAYRAĞIN DALGALANMASINA KİM İZİN VERMİŞTİR?'
26 Şubat 2017 Pazar günü, (IKBY Başkanı Mesud) Barzani'nin ziyareti üzerine, İstanbul Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nin önündeki bayrak direklerinden birisine sözde Kürdistan bayrağı asılmıştır. Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip Erdoğan) veya Başbakan'ın (Binali Yıldırım) Erbil'e ziyaretleri esnasında, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi adı altında bir bayrağın Irak bayrağıyla birlikte asıldığı görülmüş ve yaşanmıştır. Bu Irak'ın kendi iç meselesidir, bizi doğrudan ilgilendirmeyecektir. Ama aynı bayrağın Türkiye'de, Türk bayrağına eş tutularak asılması skandaldır, aymazlıktır, rezalettir. İstanbul'da bu sözde bayrağın dalgalanmasına kim izin vermiştir? Barzani bayrağının dalgalanması bir bürokrat şuursuzluğunun mu eseridir? Yoksa önü arkası düşünülmüş bir komplonun mu parçasıdır? Sayın Cumhurbaşkanı bundan haberdar mıdır? Sayın Başbakan, Çankaya'da Barzani'yle konuşurken, arkasına dönüp de nedir bu bayrak, kim koydu buraya diyebilmiş midir? Peşmerge ne zaman bayrağa sahip olmuştur? Ve Türkiye ne zamandır Irak'ın kuzeyinde bağımsızlık için referandum yapmaktan bahseden, tutuklu HDP'lilerin bırakılmasıyla ilgili görüş sarfeden peşmerge kalıntısının bayrağını tanımıştır?
'BARZANİ'NİN BAYRAĞINI GÖRMEYE TAHAMMÜLÜMÜZ KESİNLİKLE YOKTUR'
- Bizim Barzani'nin bayrağını vatan semalarında, Başbakanlık odalarında görmeye tahammülümüz kesinlikle yoktur. Bu şahıs önce PKK'ya desteğinin ve şehitlerimizin hesabını vermeli, Türkiye'ye kurduğu tuzakların bedelini ödemelidir. Türk milletine kefen biçen bir çürümüşün, Türkiye'de bir şey yokmuş gibi ağırlanması milli gururu incitmiş, milli vicdanı sarsmış ve rahatsız etmiştir. Bizim de buna onayımız yoktur, tepkimiz şiddetli ve tavizsizdir.
HÜRRİYET YAZARI SELVİ'YE SERT SÖZLER: KILIÇ ARTIĞI
- (Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi için) Biz Selvi'nin soy isim olduğunu düşünürken araştırıp at arabalarının yanlarındaki küçük direkler olduğunu da öğrenmiş olduk. Doğan medyasının bu Selvi'si diyor ki, ‘MHP iki ucu keskin bıçak. Kürtlerden iki oy alan parti var; biri HDP, diğeri AK Parti'dir. AK Parti önemli oranda Kürt seçmene sahip olduğu için MHP'ye karşı mesafeli olması lazım' Bu zatın şuursuz sözleri bizim için ufacık kalmaya mecburdur. MHP'yi Kürt kardeşlerimizin karşısında gösteren her kim varsa hem bölücü hem de Türkiye düşmanıdır. Bu kalem ve kılıç artığı şahsın MHP'ye menfi tutumu bellidir, ama AKP'ye dost mu hasım mıdır? Türk-Kürt arasına nifak sokan ya şerefsizdir, ya teröristtir, ya da zulmün oyuncağıdır. Kandil'den sufle alanlar MHP'ye Kürt karşıtlığı elbisesi giydirmeye çalışanlar yatacak yeri olmayan günahkarlardır. Bu devlette herkese yer vardır.