14 dalda aday gösterilen 'La La Land' filminin beklentileri karşılayamadığını söyleyen Uğur Vardan, "Şu ana kadar 9 film içinde bence en iyisi Moonlight'tı. La La Land evet hoş bir filmdi. Hollywood'un ve müzikalin altın çağlarına bir göndermeydi ama sinematografik değeri tartışılırdı. Daha doğrusu postmodern bir hamleydi. Whiplash'i çok beğenmiştim. Ama bu filmde sanki alttan alta hesaplar içine girilmişti. Kötü anlamda söylemiyorum, yönetmen sinemasal anlamda daha çok ilgi görmek istedi gibi görünüyor.
‘LA LA LAND' MÜZİKAL YOLUYLA BİR KAÇIŞ FİLMİ'
2012'de The Artist vardı, sessiz sinema dönemine göndermede bulunan ki o da en iyi yönetmen ve en iyi filmi almıştı. Onun gibi bir hamle olarak gördüm La La Land filmini. Hoştu ama bittikten sonra müziklerinin dışında çokta derin izler kalmadı. Üstelik yakın zamanda izlediğimiz Woody Allen'ın Cafe Society filmine benziyordu öykü olarak biraz.
‘LA LA LAND EN İYİ FİLM ÖDÜLÜNÜ ALSAYDI, ÜZÜLECEKTİM'
'OSCAR, DÜNYA KUPASI MIDIR?'
Zafer Arapkirli, Vardan'a, "Oscarlar gerçekten dünya sinemasını ya da sinema alanını değerlendiren en yüksek seviyede ödüller mi yoksa bir marka olmuş, bir gelenek olmuş, bir kurum olmuş, o yüzden o değerinden düşmüyor. ‘Aslında başka ödüller, Avrupa kıtasındaki diğer ödüller daha fazla ciddiye alınmalı' diyenler haklı mı? Oscar, dünya kupası mıdır, en tepesi midir sinemanın?" sorusunu yöneltti.
‘AKADEMİ DENGELERİ GÖZETİR'
Uğur Vardan, "Dünya kupası zaten daha doğru takımı buldurur bize, belli maçlık bir seri vardır. Türkiye'nin 2002'deki macerasını hep öyle yorumlarlar, karşısına güçlü takım çıkmadı gibi. Ama en azından orada en doğru takım, o turnuvaya en formda gelen takım ipi göğüsler. Oscarlar ise bir tür Amerikan sektörünün hesaplaşmasıdır. Dolayısıyla oradaki sinema kültürüne, ruhuna, reflekslerine seslenir. Ama mesela akademi aslında sinemayı çok iyi bilir ama dengeleri gözetir.
‘SİNEMANIN KABE'Sİ CANNES, BERLİN VE VENEDİK SAYILIR'