RS FM'de 'Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle' programına katılan Prof. Dr. Baskın Oran, mahkemenin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihatlarını hatırlatarak verdiği kararı ilk önce biraz ironili bir dille değerlendirdi:
"Ben de davayı o gün kazandım zaten. Eğer Sayın Erdoğan, ‘alçak, cahil, vatan haini, terör örgütünün maşası' gibi terimleri ifade özgürlüğü sayıyorsa ben o davayı zaten kazanmışım. Davanın sonucu beni hiç ilgilendirmez artık. Çünkü bırakın hakimi bir tarafa Sayın Erdoğan'ın avukatı kalktı kullanılan sözler için ‘bunlar ifade özgürlüğüdür' dedi. Bu savunmayı yazılı olarak da sundu. Ben, ifade özgürlüğünün bu ülkede ne kadar geniş olduğu anlayıp iftihar ettim doğrusu. Madem Sayın Erdoğan'ın avukatı söylüyor ve yargıç bunu tasdik ediyor, mademki AİHM kararının geçerli olduğu, insana değer verildiği ve ifade özgürlüğünün başımızın tacı olduğu bir ülkede yaşıyormuşuz ne mutlu bize."
"Ben Sayın Erdoğan'a kalkıp Allah korusun, ‘alçak, cahil, vatan haini desem ne olurdu? Bırakın Sayın Erdoğan'ı sokaktaki herhangi bir kimseye veya apartman komşuma kalkıp ‘alçak, cahil, terör örgütünün maşası' desem ne olurdu bana? Şimdi buradan anlıyoruz ki TCK ve Türkiye Cumhuriyeti kanunları 80 milyon vatandaşa uygulanıyor ama Sayın Erdoğan bu kanunlardan muaf. Hani bazı çocuklar önceden okuduğu için bazı derslerden muaftır ya Sayın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarından muaf. Böyle şey olur mu, bu nasıl iştir?"
'AİHM KARARLARININ ANLAŞILMASINDA BİR TERSLİK VAR'
"Madem ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarından bahsediliyor. AİHM kararlarında der ki, ‘ifade özgürlüğünden en fazla sokaktaki vatandaş yararlanır, ondan sonra politikacı yararlanır. Ondan sonra devlet adamı yararlanır.' Bu demektir ki devlet adamı en az yararlanır, en fazla yararlanan sokaktaki vatandaştır. Bunun da hukukta çok mantıklı bir sebebi var. Politikacılar ve özellikle devlet adamları, kendilerini garantiye almak için bin türlü imkana sahiptirler. Polisinden tut yargıcına varıncaya kadar. Sokaktaki vatandaş bu imkanlara sahip değildir ne yazık ki. Şimdi yargıç ve avukat tarafından öyle bir şey söyleniyor ki, AİHM kararını ters çevirip başınızın üzerine koyuyor sonra kararlardan bahsediyorsunuz. Bu memleket bu kadarına layık değil."
'SABIR, METANET, MÜCADELE, BEN DE ŞİAR BUDUR'
Karara itiraz hakkı olduğunu belirten Prof. Dr. Oran, hakkını 'sonuna kadar' arayacak:
"Sabır, metanet, mücadele, ben de şiar budur. Ben sonuna kadar giderim. Ama ne yazık ki bu ülke mahkemelerinden çok fazla umutlu olmadığım için benim amacım Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'dir. AİHM'e de gidebilmek için yurt içindeki hukuk mercilerini tüketmek lazım. Bir vatandaşın kendi ülkemdeki yargı mercileri için ‘çok fazla umudum yok' demesi büyük hüzündür."