Strazburg’da toplanan AP Genel Kurulu’nda Hristiyan Demokratlar Grubu’nun Alman üyesi Monika Hohlmeier’in hazırladığı ‘teröre karşı mücadele’ raporu ve AB Komisyonu’nun konuyla ilgili tasarısı görüşüldü. Kasım 2016’da gayri resmi olarak üzerinde anlaşılan tasarı, birliğin yasama organı olan AP üyeleri tarafından oylanıp kabul edildi.
Parlamenterlerden 114’ü ‘Hayır’ oyu verirken, 498 üye değişikliğe ‘Evet’ dedi.
Buna göre, terör saldırısı planlamak, saldırı için bilgi edinmek, saldırıya niyet etmek, terör gruplarına katılmak amacıyla yabancı ülkelere seyahat etmek, terör saldırısı çağrısı yapmak ve terörü övücü açıklamalarda bulunmak suç sayılacak. Teröre ve terör örgütlerine övgüde bulunmak, eylemleri hakkında grafik ve görüntüleri internet ortamında paylaşmak da suç kapsamında değerlendiriliyor.
AB’nin 2002’de oluşturduğu, 2008’de ilk güncellemesini yaptığı ‘Terörle Mücadele Yönergesi’, kabul edilen değişiklikle kısa süre içerisinde yürürlüğe girecek. Tasarının AB resmi gazetesinde yayınlanmasından sonra üye ülkelere, tasarıyı ulusal yasalarına uygulamaları için 18 aylık süre tanınacak.
HOHLMEIER: SALDIRI OLDU DİYE ÜZÜLMEKTENSE BU KİŞİLERİ ÖNCEDEN DURDURMALIYIZ
Tasarı hakkında raporu kaleme alan Hohlmeier, “Terör saldırısı oldu diye üzülmektense, bu saldırıları gerçekleştirenleri harekete geçmeden önce durdurmamız gerekir” ifadelerini kullanarak, yeni uygulama ile temel haklar ve artırılmış güvenlik arasında dengeyi buluşturduklarını belirtti.
AB’nin terörle mücadele kurallarını genişleten tasarının hazırlıkları, Paris saldırılarının hemen ertesinde başladı. Suriye krizi ve göç dalgası ile birlikte AB ülkelerinin güvenliğinin tehlikede olduğu gerekçesi, terörle mücadele kurallarının yeniden düzenlenmesini gündeme getirdi. Düzenleme ile AB ülkelerinden Suriye ve Irak’a savaşmaya giden ‘yabancı savaşçılar’ ve AB’nin ‘yalnız kurtlar’ olarak adlandırdığı tek başına hareket eden terör şüphelileri hedef alınıyor.
Fransa, Almanya, Belçika ve İngiltere gibi ülkelerden 5 bin civarında yabancı savaşçının Suriye ve Irak’ta savaşmaya gittiği belirtiliyor. Bu kişilerin yüzde 30’a yakınının AB ülkelerine geri döndüğü, böylelikle terör tehdidinin arttığı üzerinde duruluyor.