'Ankara, Rakka'ya operasyonu gerekli görüyor'

Rusya ve İran ile Astana sürecine öncülük eden Türkiye, ABD’deki yeni Donald Trump yönetimiyle kurulan ilişkilerin ardından Suriye’nin kuzeyine dair arzularını daha açık dile getirmeye başladı. El Bab’ın IŞİD’den temizlenmesinin ardından Rakka gündeme taşınırken, ÖSO unsurlarının güvenliği sağlayacağı ‘güvenli bölgede’ de ısrarcı olunduğu anlaşılıyor.

Ankara Politikalar Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Kanbolat ile Türk askerlerinin vurulması vakasının Rusya ile işbirliğine etkileri üzerinden Suriye’de işbirliği denklemi ile ABD yönetiminden beklentilerini konuştuk.

'RUSYA İLE GÜVENE BAĞLI İLİŞKİDEN GÜVENSİZLİK ODAKLI İLİŞKİYE'

Batı’da Türkiye ile Rusya’nın ne kadar yakınlaştığı ve bunun nereye kadar gideceği şeklinde bir kaygı olduğunu söyleyen Kanbolat, “Ben aynı kanaatte değilim, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler uçak krizinden önce de ekonomik olarak parlak noktada değildi. Yüzde 80’e 20’e Türkiye’nin aleyhine bir durum vardı. Ama bunun dışında siyasi ilişkiler ve turizm ilişkilerinin iyi olduğunu görüyorduk. Şimdi jet krizini atlattığımızı düşündüğümüz bu döneme geldiğimiz zaman da, henüz ekonomik ilişkileri bu yüzde 80’e 20 oranına bile varamadığını görüyoruz. Ayrıca artık iki ülke arasında güvene bağlı bir ilişki modelinden güvensizliğe odaklı bir ilişki modeline geçildiğini görüyoruz. Özellikle de Karlov ve Suriye’deki şehitlerimizden sonra bu olayı görmek mümkün” değerlendirmesini yaptı.

'RUSYA İLE MEVCUT İLİŞKİLER SAĞLIKLI DEĞİL'

Rusya’da Türk vatandaşlarının karşılaştıkları zorluklara dikkat çeken Kanbolat, “Türk vatandaşlarının Rusya’ya vizesiz geçmesinin dondurulduğunu, Rusya’da çalışan Türk işadamı, işçi ve mühendislerin artık eskisi gibi rahat ikametgah alamadığı, çalışma izni alamadığı, çalışma izinlerinin uzatılmadığı bir dönemdeyiz. Böyle bir ilişki modelinin sağlıklı olduğunu da çok ileri sürmemiz doğru olmaz” diye konuştu.

'POMPEO'NUN ZİYARETİNDE SİYASİ VE STRATEJİK KONULAR ÖNE ÇIKTI'

Türkiye’nin Batı dünyasının bir parçası olduğunun altını çizen Kanbolat, “Bunu Trump döneminde de gördük ki, Theresa May ve Angela Merkel’in ziyaretlerinden sonra Erdoğan ile Trump arasında bir telefon konuşması gerçekleşti. Arkasından hemen CIA Başkanı Mike Pompeo’nun Türkiye ziyareti gerçekleşti. Pompeo istihbarat kökenli bir şahıs değil. Siyaset kökenli ve politikacıdır. Cumhuriyetçi Parti’nin muhafazakar kanadı olan Çay Partisi hareketinin içinde yer almış bir hareket. Onun için Pompeo’nun Türkiye’deki ve Türkiye sonrası Suudi Arabistan ve Bahreyn ziyaretlerine bakacak olursak sadece istihbarat değil aynı zamanda siyasi ve stratejik konuların da öne çıktığını ve görüşüldüğünü görüyoruz” tespitini yaptı.

'MOSKOVA, SURİYE'DE İSRAİL VE ABD EKSENİNDEN ÇIKMIYOR'

Pompeo’nun ziyaretinde Türkiye-Suriye ilişkilerinde ve ABD’nin bu ilişki modeli içindeki yeri konusunda birlikte konuşulduğunu belirten Kanbolat, “Türkiye’nin bir Türk planını Pompeo’ya sunduğu üzerine bilgilerin de ortaya çıktığını görüyoruz. Ben bu planın Rusya ile koordinasyonu bozma niteliği taşıdığını sanmıyorum. Rusya özellikle ABD ile ve Batı dünyası ile Suriye’de genelde işbirliğine önem vermiştir. Genel olarak İsrail ve ABD’nin yörüngesinden çıkmadığını görüyoruz. Bu hem IŞİD’e karşı mücadelede, hem de Suriye’nin kuzeyinde PYD’ye verilen destekte görülebilir. PYD’nin 2016 yılında Moskova’da ofis açmasından daha dün biten Moskova’daki Kürt konferansına kadar Moskova’nın Suriye işinde İsrail ve ABD ekseninden pek çıktığını söyleyemeyiz” değerlendirmesinde bulundu.

'TÜRKİYE, FIRAT KALKANI'NI SONLANDIRMA ARZUSUNDA'

Türkiye’nin Fırat Kalkanı harekatını artık sonlandırma arzusu içinde olduğunu ifade eden Kanbolat, “Bunun için de Rakka operasyonunu yapmak istiyor ABD ile Rusya’nın da desteğiyle. Ama bunun yanında da bir kendisinin Fırat Kalkanı ile birlikte IŞİD’den temizlediği yerlerde Fırat’ın batısında ‘terörden arındırılmış bir bölge’ kurmak istiyor. Bu terörden arındırılmış bir bölgenin de ‘uçuşa yasak bölge’ haline getirilmesini de arzu ediyor. Bu bölgede de ÖSO güçlerini yerel güvenlik elemanı haline getirmek istiyor” yorumunu yaptı.

'TÜRKİYE, PYD İLE UZLAŞMAYA MI GİDECEK?'

Hem ABD’nin hem de Türkiye’nin bir ‘terörden arındırılmış bölge’ istediğine dikkat çeken Kanbolat, “Ana soru şu: Bu güvenli bölge bizim Fırat Kalkanı alanı, Cerablus dışında, Kobani ve Afrin’i de güvenli bölge ilan ederse, ne olacak? ABD ile Türkiye’nin bir ayrışması mı olacak? Yoksa Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi PYD ile orta ve uzun vadede PKK’dan eğer PYD farklaşmaya doğru giderse, PYD ile uzlaşmaya mı gidilecek? Bunlar tartışılan konular arasında” dedi.

'MOSKOVA-ANKARA-ŞAM İŞBİRLİĞİ DOĞASI GEREĞİ'

Türkiye’nin Suriye ile sınırını korumak için bölgedeki IŞİD güçlerini güneye doğru itmek zorunda olduğunu söyleyen Kanbolat şu tespitleri yaptı:  "Keşke Türkiye bu Suriye savaşına hiç karışmasaydı, keşke Suriye’de savaşan gruplara hiç destek vermeseydi diyoruz ama bu noktadan sonra artık Türkiye’nin yaklaşık 920 km olan Suriye sınırını koruyabilmesi için ilk önce buradaki IŞİD güçlerini mümkün olduğunca Türkiye sınırından uzaklaştırması, güneye doğru itmesi gerekiyor. Bunun da başında IŞİD’in ana merkezlerinden biri olan Rakka’ya bir operasyonun gerekliliğini görüyoruz. Ama tabii ki Türkiye bu operasyonu tek başına başlatamaz. Burada ABD’nin başını geçtiği koalisyon güçleri ve Rusya ile işbirliği içerisinde yapabilir ki. Türkiye’nin ABD ile Rusya arasında kalacağı gibi bir hava yok. Gelinen son noktada Suriye’nin birliğini savunan üç merkez kaldı: Moskova, Ankara ve Şam. Onun için böyle bir işbirliği doğal olarak doğuyor. Bu yüzden üç gücün birbirini üzecek şekilde davranacağını da düşünmemek gerekiyor."