Bahreyn'deki Uluslararası Barış Enstitüsü'nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şunları söyledi:
(Fırat Kalkanı harekatı) Bizim attığımız adım bir hedefe kilitlenmiştir. Ondan sonra doğuya yönelerek Münbiç ve Rakka'da eğer koalisyon güçleri ile müşterek adımı atarsak, bu müşterek adımla birlikte de oradaki belirli bir hedef- ki o da terörden arındırılmış bir güvenli bölge hedefidir- terörden arındırılmış bu güvenli bölgeye, özellikle ağırlıklı olarak Arap kardeşlerimiz, Türkmenler yerleşme imkanını bulacaktır.
Birkaç ay önce teröristlerin cirit attığı 2 bin kilometrekarelik alanı, şu anda güven ve umut alanı olarak halletmiş durumdayız ama yeterli değil. Hedefimiz, burada en az 4-5 bin kilometrekarelik bir alanı, terörden arındırılmış, güvenli bölge haline getirmektir. Burada, ciddi sıkıntı var. Bu çalışma, şu anda devam ediyor.
'DEAŞ MÜSLÜMANLARIN YÜZ KARASIDIR'
DEAŞ, bir terör örgütüdür, çünkü bizim dinimiz bir barış dinidir. Ne yazık ki DEAŞ, sürekli olarak terör estirmiştir, savunmasız insanları acımasız bir şekilde öldürmüştür. Bu insanlar, hiçbir zaman Müslüman olamaz. Biz, şu anda DEAŞ tarafından devamlı tehditteyiz. DEAŞ, Müslümanların yüz karasıdır ve tüm dünyada Müslümanlar bunlardan dolayı karalanmaktadır. Biz, bunu hak etmedik.
'İSLAM RADİKALLİĞİ KABUL ETMEZ'
- Şu anda dünyanın bazı yerlerinde, terörle İslam'ı yan yana getirenler var. Buradan yine sesleniyorum. Kimse, terörle İslam'ı yan yana getirmesin, radikalizmle İslam'ı da kimse yan yana getirmesin. Çünkü, İslam radikalliği kabul etmez.
'DEVASA BÜTÇEYİ KARŞILAMAKTA ZORLANIYORUZ'
Şu an 2 milyon 800 bin mülteci bizde. 300 bin de Iraklı mülteci Türkiye'de. Çadırlarda, konteyner kentlerde, şehirlerde. Şu ana kadar yaptığımız harcama STK'larla birlikte 25 milyar dolar. Peki bize AB'nin verdiği söz neydi? Temmuz başında bize 3 milyar euro ödeyeceklerdi. Geldi mi? Hayır gelmedi. Bize gelen 725 milyon dolar. Şu anda Türkiye olarak biz tabii ki böyle devasa bir bütçeyi karşılamakta zorlanıyoruz. Ama durmayacağız, biz kapımızı Batı'nın bu mültecilere kapadığı biz kapamayacağız."
'BEŞAR BU GİDİŞ İYİ DEĞİL'
(Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'la ilgili) Esed ile tüm bu gelişmeleri Tunus'la başlayan olaylarda görüşmüştük. Kendisi en başta farklı bir görüşteydi. Gücüne çok güveniyordu, ülkesinde böyle olayların olmayacağını düşünüyordu. Ben kendisine arkadaşlarımı, bakanlarımı gönderdim. Sonrasında bir Ramazan akşamında kendisini aradım ve dedim ki 'Beşar bu gidiş iyi değil'. 'Yarın cuma, bu işi bitir. Artık tanklarla vatandaşlarının üzerine gitme. Gel bu işten vazgeç' dedim. Ertesi gün 360 kişiyi öldürdüler. Cuma namazındaki insanları şehit ettiler. Tabi, ilişkilerimizi kestik. Arayışımız diplomasi, siyasi arayış içerisindeyiz. Doğu Halep'ten 45 bin kişiyi çıkardık. Bunların her türlü ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Şimdi Cenevre süreci başladı Astana'dan sonra. Cenevre'de atılacak adımlarla birlikte, bölgedeki ateşkesi sağlamlaştırıcı bir süreç olur umarım.
'İSRAİL'İN YENİ YERLEŞİM YERİ KARARI TAM BİR PROVOKASYONDUR'
Bizim ilk kıblemiz olan Kudüs'te sadece Müslümanların değil, tüm uluslararası camianın huzurunu bozacak, vicdanını yaralayacak, teamülleri değiştirecek uygulamalara karşı herkesin duyarlı olması şarttır. Bu tür adımların gerilimi tırmandırmaktan başka bir faydası da olmayacaktır. BM Güvenlik Konseyi'nin 2 bin 334 sayılı kararına rağmen İsrail'in Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da yeni yerleşim yerleri inşa etme kararı ise tam bir provokasyondur. Uluslararası hukuk ve insan hakları hiçe sayılarak Filistin'e uygulanan ablukayla, yasa dışı yerleşimlerin sona erdirilmesi, Ortadoğu'da kalıcı barışın ve istikrarın ön şartıdır.
'LİBYA'DAKİ DURUMA KAYITSIZ KALMAK MÜMKÜN DEĞİL'
Huzur, barış, istikrar ve güven içinde yaşayan bir Ortadoğu arzu ediyorsak, Libya'daki gelişmeleri de yakından takip etmemiz gerekiyor. Kadim tarihi ilişkilere ve güçlü akrabalık bağlarına sahip olduğumuz Libya'nın içerisinde bulunduğu duruma kayıtsız kalmamız mümkün değil. 2015 yılında imzalanan Libya Siyasi Anlaşması, ülkede yeni bir sayfa açılması için önemli bir fırsattır.
'BÖLGEMİZDE HANGİ ÜLKEYE BAKSAK TERÖR KONUSU ÇIKIYOR'
- Bölgemizde hangi ülkeye baksak, maalesef hangi meseleyi ele alsak, karşımıza terör konusu çıkıyor. Terörizmle mücadelede, kalıcı başarı ancak uluslararası düzeyde müşterek ve samimi çabalarla sağlanabilir. Bu amaçla, Birleşmiş Milletler çerçevesi başta olmak üzere bugüne kadar geliştirilmiş olan hukuki çerçeve elbette önemlidir ama yeterli değildir.
'MÜSLÜMANLAR KENDİ KENDİLERİNİ TÜKETİYOR'
- Etnik kimlik, dil, kabile, renk ve mezhep temelinde birbirlerine yabancılaştırılan Müslümanlar Suriye'de, Irak'ta, Libya'da, Yemen'de ve daha pek çok yerde kendi kendilerini tüketiyor. Arap ve İslam medeniyetinin göz bebeği şehirlerin terör örgütlerinin, yabancı güçlerin vekalet ve yıpratma savaşlarının sahası haline getirilişini hep birlikte takip ediyoruz. İnsanlık vicdanının suskun kaldığı bu durum karşısında muktedirler ellerini ovuşturmakla, riyakarlar ise ne yazık ki timsah gözyaşları dökmekle meşguldür.
'HEMEN HAREKETE GEÇMEMİZ GEREKİYOR'
- Bu coğrafyada kaderimiz de kederimiz de ortaktır. Bu topraklarda mazimiz de istikbalimiz de müşterektir. Bugün Suriye'nin, Irak'ın, Libya'nın, oralarda yaşayan kardeşlerimizin başına gelenlerin, yarın bizlerin de başına gelmeyeceğinin de garantisi yoktur. Bu sebeple, daha sonra değil hemen harekete geçmemiz gerekiyor.