İnsanların kuşa benzediğini vurgulayan Aysun Bal, "Serçe mi yoksa papağan mı olduğumuzu anlamalıyız, aksi takdirde bir serçe isek ama kendimizi rengarenk çok değerli bir papağan zannediyorsak hayatımızı boşu boşuna özgürlüğümüzden yoksun bir kafeste geçireceğiz demektir" dedi.
Duygularımızın üstünde sörf yapabileceğimizi ifade eden Aysun Bal'a göre, insanları önyargısız ele almak gerekiyor. Tıpkı hiçbir etiketi olmayan bir DVD gibi, insanları ele almalı ve DVD'yi oynatıcıya takıp bir süre izledikten sonra içeriği hakkında karar vermeli.
Kadınların çiçek olduğu tezini sürdüren Psikolog Aysun Bal, "Her çiçek farklı su ve toprak isteyeceğinden çiçeğin türünü ve ihtiyaçlarını doğru saptayıp buna göre hareket etmek gerekir; aksi takdirde çiçek çok su alırsa boğulur, az su alırsa kurur" dedi.
‘EGOYU KORKU TETİKLER'
Psikolog Bal kitabının konusu olan egoyu şu şekilde tanımladı:
"Ego sadece kibir ve yukardan bakmak değil, biz öyle kullanıyoruz halk arasında ama kendime acıyor olmam ya da kendimi sizden aşağıda görmem de bir ego, yorum yapıyor olan parçamızın hepsi ego aslında. Örneğin annelerde ego çok aktiftir çünkü egonun içine korkularda dahildir. Egoyu korku tetikler zaten. Başına bir şey mi gelecek ya da ben ona yetemeyen bir anne miyim, gibi endişeler vardır aklında annenin."
Serhat Sarısözen'in, "Anneler bunu aşabilmek için ne yapmalılar?" diye sorması üzerine Bal, "Çocuğunuza bir iyilik yapmak istiyorsanız siz iyi olun aslında bu kadar basit çünkü çocuklar zaten kandıralamayacak varlıklar. Ben sizi, siz beni bir şekilde manipüle edersiniz. Çünkü biz zihin yaratıklarıyız, dünyayı zihinle algılamaya çalıştığımız için bir tık daha zeki olan ya da bir tık daha teknik bilen karşısındakini manipüle eder. Ama çocuklarda zihin çok gelişkin olmadığı için onlar salt duyularla hissedip algılıyorlar. O yüzden çocukları kandıramazsınız. His anlamında iyi olmanız yeterli. Çocuğunuza çok sakinim deyip içinizde fırtınalar kopuyorsa, çocuk onu yakalar ama bana dediğinizi bir şekilde yutturabilirsiniz" şeklinde cevap verdi.