RS FM'de 'Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle' programı Türkiye’nin konuştuğu olayları, gerçek tanıkları ve tüm ayrıntılarıyla anlatmaya devam ediyor. Ankara’da bugün eşine az rastlanacak görüntüler yaşandı. Siyasal Bilgiler Fakültesi önünde bir araya gelen Yalçın Karatepe, Baskın Oran ve Korkut Boratav gibi isimler, hatta eski dekanlar ve yaşı 80’i aşmış profesörler polisin çok set müdahalesiyle karşılaştı. Akademisyenlerin itiraz etme girişiminden geriye yerlerde sürüklenen öğretim üyeleri ve yere bırakılan cüppelerin üzerinde postallarıyla tepinen polislerin görüntüleri kaldı.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi önündeki polis şiddetinden okulun eski Dekanı Profesör Doktor Yalçın Karatepe de etkilendi. Karatepe okulun önüne gitme nedenlerini ve yaşadıklarını 'RS FM'de Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle' programında anlattı:
'DEVLET ADAMI YETİŞTİREN OKULA DEVLET ŞİDDETİ UYGULANDI'
Karatepe, polis şiddetinden devletin önemli kademelerinde görev almış kıdemli mülkiyeli isimlerine bile polis kalkanlarıyla müdahale edildiğini söyledi:
"Benim çok yakın tanıdığım kıdemli mülkiye mezunları ki emekli valiler, müsteşarlar var aralarında. Onların kampüse alınmadığını görünce yanlarına gidip misafirim olduklarını söyleyip kampüse alınmalarını istedim ama hepimizi polis kalkanlarıyla caddeye kadar indirdiler. Milletvekillerine gaz fişekleriyle müdahale edildiğine şahit oldum. Dağılmak zorunda kaldık çünkü nefes almanın mümkün olmadığı bir müdahaleydi. Hiçbir şeye tahammülleri yok. Kendi durumunuzu izah etme şansına sahip değilsiniz."
Karatepe, KHK’larla akademisyenleri ihraç edilen SBF’nin tarihini anlatırken, kuruluş gerekçelerine dikkat çekti: "Mülkiye çok önemli bir kurum. Çünkü mülk devleti temsil eder. Bu okulun kuruluş gerekçesi, devlete yönetici kadroları yetiştirmektir. Kuruluş gerekçesi 1858 yılında Meclis-i Vala’ya Osmanlı döneminde sunulan bir karar da var. O kararda diyor ki, ‘Osmanlı İmparatorluğu’nun gerilemesinin önlene bilmesi devlet kadrolarının ehil insanlar tarafından doldurulması gerekir. Bu gün tarih, diplomasi, dil bilen insanların olmaması, Osmanlı İmparatorluğu’nun gerilemesinin temel nedenidir. Bu nedenle öyle bir okul kuralım ki, bu okulda yetişenler bu devletin kadrolarını oluştursun.’Bu kurum böyle kurulmuş. Devletin omurgasını oluşturan insanları eğitmek üzere kurulmuş. Kurulduğu 1859 yılından beri de sınavla öğrenci alan bir kurumdan bahsediyoruz."
Öğretim üyelerinin uzaklaştırılma sürecinin baş aktörlerin üniversite yöneticileri olduğunu belirten Karatepe, listelerin yöneticiler tarafından hazırlanıp YÖK’e gönderildiğini söyledi. Karatepe yaşananların sadece darbe ve sıkıyönetim dönemlerinde uygulandığını da belirtti: "Kurulduğu tarihten beri böyle şiddetlere maruz kalmış. 1950’li yıllarda, dönemin Mülkiye Dekanı Turhan Feyzioğlu’nun yaptığı bir kuruluş yıldönümü konuşmasında hepimizin bildiği ‘Nabza göre şerbet vermeyin’ konuşmasından sonra görevinden alınmış ve MEB’e bağlanmışız. 12 Mart döneminde dönemin Mülkiye Dekanı Mümtaz Soysal, tutuklanmış, hocaları ve öğrencileri gözaltına alınmış. 12 Eylül dönemimde, ben o sene öğrenci olarak girmiştim, 1402 sayılı sıkıyönetim kanunuyla çok sayıda üniversite elemanı üniversiteden uzaklaştırıldı. 35 yıl sonra hala bu fakülteye yönelik benzer uygulamaların yapılıyor olması, üzülerek şahit olduğum bir tablodur. 35 yıl içinde dünya yeniden kuruldu. Olmayan bir yığın devlet kuruldu, birlikler dağıldı yeni bir dünya ortaya çıktı ama maalesef halen ifade özgürlüğü ve akademik özerkliğin savunulmasının dahi zor olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Sıkıyönetim ve askeri darbelerde tutuklanan ya da görevlerinden uzaklaştırılan bütün öğretim elemanları, hukuksuzluk dönemi sona erdikten sonra tekrar dönemlerine dönmüştür, hoca olarak çalışmaya başlamıştır ama onların uzaklaştırılmasını ün altında imzası olanların hiçbirisini tarih hatırlamıyor. Şimdi ki kararların altında imzası bulunanlarda aynı durumla karşı karşıya kalacaklar."
SBF önünde yaşananları sosyal medya yoluyla duyuran gazeteci ve SBF mezunlarından Ünsal Ünlü de 'FM'de Yavuz Oğhan'dan Bidebunudinle' programında hem yaşananları anlattı hem de tepkisini dile getirdi: "SBF, 160 yıllık geleneksel ve geleneklerine çok bağlı bir okul. Uzun tarihi içinde defalarca darbeler görmüş bir okul ama tarihinde sadece bir kez, o da 80 darbesinde Şeref Salonu’na panzer girmiş. Onun dışında tarihinde ilk kez iki tane TOMA sokuldu okula. Yüzlerce polisin hedef gözeterek saldırdığını ve provoke ettiğine şahit olduk. Okulda dekan yardımcılığı ve dekanlık yapmış isimlere gaz sıkıldı."
Ünlü, hükümet temsilcilerinin “Hata yapıldı” anlamına gelen açıklamalarına rağmen, hatanın konuşulmasının yasaklandığını söyledi: "AK Partili Nurettin Canikli, ‘YÖK’ün listesi bir daha incelenecek’ diyor. Hata yaptıklarını herkes kabul ediyor ama hatayı konuşmak yasaklanıyor. Konuşmadan nasıl anlaşacağız biz. Kim nasıl anlatacak derdini."
YÖK’ün yaptığı açıklamada, akademisyenlerin ihracında sorumlu olarak, üniversitelerde oluşturulan komisyonları göstermesini değerlendiren Ünlü, sorumluların üniversite rektörleri olduğunu belirtti: "Herkes suçu birbirine atıyor. Ankara’da SBF’de yaşanan olayın sorumlusu herkes çok iyi biliyor ki üniversitenin rektörü. Rektör izin vermeden polis böyle müdahale edemez. Kapıda konuştuğum güvenlik amiri ‘içeride ne olduğu beni ilgilendirmiyor. Orası sizin okulunuz. Bana verilen talimat, buradan içeri kimseyi almamak’ dedi. Böyle bir talimat kabul edilemez. Rektör izin vermese içeri TOMA giremez. Bu ayıp Erkan İbiş’in üzerinde kaldı artık. Ama ben nasıl 1990 yılında Korkut hocayı çiçeklerle karşılatan gruptaysam, bu gün atılan akademisyenlerin tamamının gencecik çocuklar kapıda çiçeklerle karşılayacak. Hiç kimsenin şüphesi olmasın."