Bu sefer Başbakan Binali Yıldırım ile ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence arasında. Ayrıca bugün CIA Başkanı Mike Pompeo’nun Türkiye’de birtakım görüşmeleri de gerçekleşecek.
Peki bu temaslar sonucunda ABD, Türkiye’nin PYD/YPG ve FETÖ ile ilgili taleplerini yerine getirme ihtimali var mı?
Konuyla ilgili Sputnik’e konuşan 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı, Müttefikler-Arası İhtiyat Subaylar Konfederasyonu eski Başkan yardımcısı, (E) Tuğgeneral Haldun Solmaztürk şu değerlendirmelerde bulundu.
Öncelikle şu tespiti yapmamız lazım. Gündemde işte PYD-YPG var, FETÖ var dediğimiz zaman, bu konuların Türk hükümetinin gündeme getirmek istediği konular olduğunu söylemek gerekir. ABD-Türkiye ortak gündeminde bunlar var mı – bunu bilmiyoruz. Ama Türk hükümeti bunları gündeme getiriyor ve getirmeye devam edecek. Türk hükümetinin Rakka’da, El-Bab’da veya başka yerlerde PYD-YPG’nin müdahalesine razı mı oldu sorusu ile ilgili dürüstçe şunu söylemek lazım: Türk hükümeti razı olsa da olmasa da bu operasyonlar PYD ve YPG ile yürüdü ve yürüyecek. Yani Türk hükümetinin bunları engelleme imkan ve kabiliyeti yok. Bir. İkincisi, bu operasyonlar o kadar ilerledi ki, artık Amerika da istese buradan geri adım atamaz. Çok mesafe aldı. Türkiye baştan bunları düşünüp doğru kararlar alacaktı. Bu yapılmadı. Stratejik hatalar yapıldı. Şimdi taktik kararlarla bunların düzeltilmesi mümkün değil.
Fethullah Gülen meselesine gelince, Amerika kendisine hizmet edenleri iade etmez. Fethullah Gülen Amerika’ya çok iyi hizmet etmiştir, yani büyük hizmetleri, katkıları vardır. Amerika onu hiçbir şekilde Türkiye’ye geri vermeyecektir.
Dolayısıyla Türk hükümetinin PYD/YPG ve FETÖ ile ilgili söylemleri, Türk kamuoyuna dönük olarak kullanılan yanıltıcı söylemler. Her ikisi de gerçekleşmez. Yani Amerika ne Fethullah Gülen’i verir ne de PYD/YPG’ye destek vermekten vazgeçer.
Bugün gelen kişiye gelince, o bir istihbarat şefidir, yani istihbarattan sorumlu kişidir. Onun Amerikan devlet sistemi içinde siyasi konularla ilgili görüşme yapma, müzakere yapma, taahhüt altına girme yetkisi yok. Ve bunun gönderilmesi, yani bir siyasi şahsın değil, bir istihbarat şefinin gönderilmesinin sebebi de budur. Türkiye ne kadar zorlasa zorlasın, ‘kusura bakmayın, benim görev alanımın dışında, ben istihbaratçıyım’ deyip kenara çekilecektir. Peki niçin geliyor? Tamamen sözde ‘İslam Devleti’ne yönelik, yani IŞİD denen gruba yönelik olarak istihbarat paylaşımı, istihbarat alışverişi, istihbaratta işbirliği yapmak için ve bunu ileri götürmek için geliyor. Bence Amerika’nın tek gündem maddesi budur. İstihbarat olarak da budur, Amerikan devleti olarak da tek gündem maddesi budur. Bunun dışındaki konuların bu CIA şefi tarafından görüşüleceğini zannetmiyorum.
Türkiye, YPG'yi, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olarak görüyor ve bu yapıyla ilişkili DSG gibi örgütlerin de 'terör örgütü' olarak kabul edilmesini istiyor. Ancak, Başta ABD olmak üzere Batılı güçler, Ankara’nın bu görüşünü kabul etmiyor. Ankara, ayrıca YPG'ye silah verilmesine de sert bir şekilde karşı çıkıyor.