Yeni çıkan KHK ile, 4 bin 464 kişi görevinden ihraç edildi. İhraç edilenlerin arasında binlerce öğretmen ve Türkiye'nin en köklü üniversitelerinde görev yapan 330 akademisyen yer alıyor. İhraç edilen akademisyenler arasında Marmara Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Profesör İbrahim Kaboğlu gibi çok önemli isimler de bulunuyor. Peki, akademisyenler neden görevden alınıyor? Ya da, bu kararın altında ne yatıyor? Haberin duyulmasını ardından, en çok sorulan bu iki soruyu, RS FM'de 'Yavuz Oğhan'dan Bi De Bunu Dinle' programına katılan Prof. Dr. Korkut Boratav, Prof.Dr.Erhan Erkut ve ihraç edilen akademisyenlerin arasında yer alan Prof. Cihangir İslam gibi önemli isimler yanıtladı.
'HUKUKSUZLUĞUN SINIRI BİR YERE KADARDIR'
1983 yılında sıkıyönetimin benzer uygulamalarıyla karşılaşan akademisyenlerden Prof. Dr. Korkut Boratav, yaşanan süreci değerlendirirken kendi döneminde yaşananlarla karşılaştırdı. Boratav’a göre, Türkiye toplumunun tarihsel geleneği, bu sorunu er ya da geç telafi edecek:
PROF. İSLAM: EMEKLİLİK İSTEĞİME KHK İLE YANIT VERDİLER
Kafkas Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve eski vekil Merve Kavakçı'nın eşi Profesör Cihangir İslam da son KHK ile ihraç edilen isimlerden biri. Saadet Partisi ve (Başbakan Yardımcısı) Numan Kurtulmuş ile birlikte HAS Parti kurucuları arasında yer alan İslam, aynı zamanda bir insan hakları savunucusu. 90'lı yıllardaki sistematik işkenceye ve başörtüsü yasağına karşı mücadele ettiği için tam üç kez Ankara Üniversitesi’ndeki görevlerinden atılmış bir isim. İslam karar karşısındaki değerlendirmesine, kendi hikayesini anlatarak başlıyor:
Siyasi kararlarla görevine son verilmesine alışık olduğunu belirten İslam, bu sefer tablonun diğerlerinden daha zor oluğunu söyledi:
“Benden daha zor durumda kalanlar olduğu için utanırım konuşmaya ama bizi damgalayıp toplum içine salıyorlar. Emeklilik hakkınızı elinizden alıyor, özel bir hastanede çalışayım deseniz siyasi baskılar nedeniyle işveren için de sıkıntı oluyor. Karar muhalif olana yönelik bir yıldırma. Karar bizi sindirme ve yok etmeye yönelik ama aynı zamanda etrafa da ‘ibret olsun’ mesajı veriyor. Ama ben insanların bu kararı en azından vicdanen kabul etmeyeceğini biliyorum.”
PROF. ERKUT: BU YANLIŞIN NE VİCDANDA NE DE HALKIN GÖZÜNDE KARŞILIĞI YOK
Akademisyenlerin ihraç edilmesi kararına, "Biz bir yılda verilen 4500 doktoralı mezun sayısını nasıl yükseltiriz diye düşünürken 4800 akademisyenin işine son veridi” sözleriyle tepki gösteren MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Profesör Doktor Erhan Erkut, son ihraçları 'tek kelimeyle felaket' olarak nitelendiriyor: "İhraç edilen akademisyenlerin arasında çok değerli, uzun yıllarını akademiye veren doçentler profesörler var. Bir ülkenin geleceğine bir günde bundan daha büyük kötülük yapmasının zor olduğunu düşünüyorum."
Erkut, ihraç edilme kararlarının nedenleri kadar biçimini de eleştiriyor: "Türkiye’de üniversiteler, cumhuriyetin kuruluşundan beri siyasetin olumsuz etkisinin altında kaldı. Kararlar siyasi olduğu kadar yöntemi de vahşice. İhraçlarına neden olan o imza attıkları bildiriye ben imza atmadım. Katılmıyorum da bildirinin dilini de beğenmiyorum. Ama bir akademisyen bir tane imza yüzünden görevini kaybetmemeli. Bu insanların yerine koyacak akademisyenlerimiz yok. Artık birçok ders boş geçiyor. Benim iki büyük kaygım var. İşten çıkartılan akademisyenlere ve geride kalan öğrencilere ne olacak?"
“Bir insan işten çıkartılabilir. Haksız yere de işten çıkartılabilir ama başka bir işe girmesinin engellenmemesi gerekiyor. Son 15 Temmuz darbe girişiminden sonra işten çıkartılan hocaların başka işlerde çalışması, iş bulması mümkün değil. Bırakın üniversiteleri, herhangi bir sigortalı işe girmesi mümkün olmayan hocalar var. İş başvurusu için isimleri bilgisayara yazıldığında ekran kararıyor. Peki, ne yapacak bu adamlar? Cezaevinde olsalar hiç değilse önlerine yemek geliyor. Neden suçlandığını bilmeden açlığa mahkum ediliyorlar. Temizliğe giden savcılar olduğunu duyuyoruz. Ben çok büyük bir yanlış yapıldığını düşünüyorum. Bu yanlıştan da dönüleceğini düşünüyorum. Çünkü bu yanlışın ne vicdanda ne halkın gözünde karşılığı yok.”
'YAŞANANLARDAN ÜNİVERSİTE YÖNETİMLERİ SORUMLU'
Erkut, alınan kararın sadece siyasi iktidarın sorumlu olmadığına dikkat çekiyor. Yaşananlara neden olanları, 'üniversite yönetimleri' olarak tarif ediyor:
“En son yapılan işten çıkarmalarda, rektörlerin yazdırmış olduğu raporların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ankara’daki insanlar kendi kafalarına göre hareket etmiyorlar. Ama bu tip ucuz stratejilerin çalışmayacağını görecekler. Türkiye bu zor günleri mutlaka aşacak."
Kimsenin yaptığı yanına kar kalmayacak.” Akademisyenlerin ihraç edilmelerine tepki gösteren sadece meslektaşları değil. O akademisyenlerden ders alan öğrenciler de karar tepkili. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro bölümünden mezun olan sanatçı Mert Fırat bu isimlerden biri. “Bana eğitimimi şu an ihraç edilen hoca kadrosu verdi. Onların sayesinde tiyatro yapıyorum. Kararlar karşısında alışmıyoruz ama şaşırmıyoruz da. Ben ve arkadaşlarım, ihraç edilen hocalarıma arka çıkacağız ve elimizden ne geliyorsa yapacağız.”