ABD'de Barack Obama dönemine kıyasla, dış politikada oldukça radikal söylemlerle başkanlık koltuğuna oturan yeni başkan Donald Trump'ın Suriye politikası belirsizliğini koruyor. Washington'un yeni dönemde Moskova ve Şam ile geliştireceği ilişkiler, Türkiye'nin bölgedeki rolü ve Kürtlerin akıbeti üzerine farklı senaryolar mevcut. Sahada ise PYD öncülüğündeki Rakka operasyonunda yeni bir aşamaya geçilirken hem TSK hem de Suriye ordusu El Bab'da IŞİD'a karşı kıskacı daraltıyor.
Trump yönetiminin ortaya koyacağı muhtemel Suriye politikasını ve Türkiye ile ilişkiler ve bölgeye etkilerini gazeteci ve akademisyen Bora Bayraktar ile konuştuk.
‘SURİYE'DEKİ SİSİ DAĞITACAK OLAN TRUMP'IN POLİTİKALARINI BELİRLEMESİ'
‘TÜRKİYE PYD ISRARINI SÜRDÜRECEKSE DOĞRU ZAMAN ŞİMDİ'
‘TÜRKİYE STRATEJİK SESSİZLİK POLİTİKASI UYGULUYOR'
Türkiye'nin Trump ile ilk günden kavgaya girmek istemediğini savunan Bayraktar, Ankara'nın tedirgin bir bekleyiş içerisinde olduğuna dikkat çekerek "Ben buna ‘stratejik sessizlik' dedim. Çünkü buna açık perdeden Türkiye itiraz etmeye başlarsa, Trump'ın tavrı da ortadayken, daha başlamadan ilişkiler çok zor bir döneme girebilir. Belki Obama dönemini bile aratacak noktaya gelebilir. Bunun olmaması için Türkiye şu anda beklemede. Herhalde bir takım kanallardan da bu endişeler dile getiriliyor. Türkiye'nin burada en önemli şansı Ulusal Güvenlik Danışmanı veya Savunma Bakanı'nın asker kökenli olması ve cumhuriyetçilerin jeo-politik düşünmesi. Bu da Türkiye'nin bu anlamında önemine değer vermeleri ve kaybetmek istememeleri anlamına geliyor. Bunu bozmak istemiyor şimdiden diye düşünüyorum" değerlendirmesini yaptı.
‘TÜRKİYE AÇISINDAN ABD'NİN ALACAĞI KARAR KRİTİK'
ABD'de askeri kanadın sadece Suriye Kürtleri ile değil Irak Kürtleri ile de aralarının iyi olduğuna dikkat çeken Bayraktar, "Burada da ‘Hangi Kürtler ile ABD yürüyecek' sorusu var. Bir tarafta Peşmerge-Barzani, diğer tarafta PYD-PKK çizgisi, orada da bence bir ayrışma söz konusu. Öte yandan ‘Suriye'nin kuzeyinde ayrı bir Kürt yapılanması olacak mı' sorusu çok önemli. Burada ABD bunu destekleyecektir. Çünkü ayak bastıkları nokta orası. Rusya'nın da olmadığı bir yer. Fakat buna Suriye'deki rejim ne diyecek? Rejim de Arap dünyası da burada bir Kürt devletine karşı çıkma potansiyeline sahip. Bölgede bence çok farklı fay hatları var. Bunlardan birisi Kürt-Arap birliği diğeri Türkiye-PYD arasında, ABD-Türkiye, Rusya-Türkiye, Rusya-ABD arasında. Bir yere dokunduğunuz zaman diğer yerden dönüş ne olacak bilemiyoruz. Çok sıkıntılı bir dönem herkes için. Özellikle Türkiye açısından da çok kritik şu andaki ABD yönetiminin alacağı karar" analizini yaptı.
‘RUSYA İÇİN İRAN: NE OLSUN NE OLMASIN'
‘DIŞ POLİTİKADA VİZYONLU VE PRAGMATİK ADIMLARIN ATILMASI GEREK'
İran'ın Ortadoğu'da giderek büyüyen hakimiyetine dikkat çeken Bayraktar, ABD'lilerin bölgedeki İran etkisine karşı ‘işbirliğine hazır' halde olduğunu ifade etti. Rusya'nın hem Körfez'i hem ABD'yi bir yanda tutma, öte yandan da İran'ı bunlara ezdirmeme politikası güttüğünü belirten Bayraktar şu yorumu yaptı:
"Bu ‘güvenli bölge' meselesi de bu sebeple. Bir anda, ‘Hayır olmaz, biz İran ile aynı eksene girmektense bunu bir pazarlık konusu olarak elinde tutup, Astana'da ya da başka bir yerde, ya da ikili ilişkilerde İran'a karşı bir koz olarak kullanıyor. İran'ın Doğu Akdeniz'e uzanan bu stratejik illüzyonunu bir yanda Rusya tehdit olarak görüyor, kendi çıkarları açısından. Ama diğer taraftan da Basra Körfezi'ne ABD'yi sokmamak için İran, elinde tutması gereken önemli bir ülke. Bence biz önümüzdeki dönemde bu çizgideki politikalar göreceğiz. Türkiye için de aynı şey geçerli. ABD bir taraftan İran'ı kuşatmak için Türkiye ile dirsek temasına geçecek ama, diğer taraftan da Türkiye'yi hizada tutmak için belki PYD ile çalışacak, ya da İran'a belli noktalarda göz yumacak. Böyle bir döneme giriyoruz. O yüzden de dış politikada çok geniş vizyonlu ve pragmatik adımların önem kazanacağı bir döneme giriyoruz. Türkiye açısından da böyle bir yaklaşım geliştirmek en önemlisi. Büyük resmi okumak lazım."
‘TRUMP'TAN ÇOK TÜRKİYE'NİN TAVRI ÖNEMLİ'
Trump yönetiminin siyasal İslam konusunda bölgede ‘ideolojik yaklaşım sergilemeyeceğini' söyleyen Bayraktar, "ABD'nin siyasal İslam ile flörtü 11 Eylül 2012'de Bingazi saldırısı ile son buldu. Kritik dönüm noktası oydu. Donald Trump ise bir adım öteye gitti ve kökten dinci terörü, radikal İslam diye adlandırdı. Bu, çok ciddi bir problem olacak İslam dünyasıyla belki ama ben özellikle Körfez'de ideolojiyi bir kenara bırakıp orada çok pragmatik davranacağını düşünüyorum. İçeriye de bunu o şekilde satacaklardır. Türkiye de bunu bir mesele olarak önüne koyarsa, orada sıkıntı başlar. Türkiye İslam dünyası içinde hareket edip öne çıkmazsa, meseleyi genel kaygılar çerçevesine koyarsa, çok ciddi bir sorun olmayabilir. Bence burada Trump'ın tavrından çok Türkiye'nin nasıl davranacağı önemli. Ben de merakla bekliyorum" değerlendirmesini yaptı.