Türkiye'nin referandum süreciyle birlikte girdiği yeni siyaset dilini değerlendiren gazeteci Ali Bayramoğlu, hükümetin ve Cumhurbaşkanı'nın yeni söyleminin herkesi endişeye sürüklediğini ve Türk siyasetinin yeni paradigması olarak tanımlanacağını belirtti.
Kürt sorununda müzakere sürecinin sona ermesi, 15 Temmuz darbe girişimi ve en son referandum sürecinde daha da somutlanan yeni siyasi söylemin Ali Bayramoğlu'na göre endişe verici birçok yönü var.
"Bölgede yaşanan ‘hendek savaşları', Rojava'daki gelişmeler ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaşananlar, Türkiye'deki siyaset algısını özellikle güvenlik ve devlete tehdit duygusuna doğru itti. Sürekli olarak Türkiye'nin yeni bir güvenlik konseptine geçmiş olduğunun söylenmesi, Kürt meselesinde çözüm süreçleri gibi süreçlerin olmayacağı, farklı terör eylemlerinin tek bir kaynaktan desteklendiği ve bu kaynağın batıya kadar uzandığı söylemi artık Türkiye'deki yeni bir siyaset algısının da karşılığı."
'LİBERALİZMİN YENİLGİSİ AK PARTİ'NİN SÖYLEMİNİ DEĞİŞTİRDİ'
Peki 'demokratik çoğulcu bir Türkiye' söyleminden 'tekçi Türkiye' söylemine nasıl gelindi? Ali Bayramoğlu, değişimin dünyada ki dengelerin değişimiyle birebir ilgili olduğunu söylüyor.
Referandum'da 'hayır' oyu kullanacaklar için Başbakan Yıldırım'ın kullandığı dili değerlendiren Bayramoğlu, sahiplenilen söylemin istikrarı otoriteyle arayan bir siyasetin ürünü olduğuna dikkat çekiyor.
"Başbakan Yıldırım'ın söylemi aslına ilk değil. Aynı ifadeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan'da çeşitli şekillerde ima etti. Numan Kurtulmuş da söyledi. Son dönemdeki Tayyip Erdoğan ve Ak Parti'nin sahiplenmiş olduğu dil, iyi ile kötü arasında mutlak ayrıma giden bir dil. İyi mutlak bir millete ait olarak tanımlanırken, kötü bütün ötekilere ve seçkinlere ait olarak tanımlanıyor."
YENİ TÜRKİYE'DE SUSURLUK TİPİ SİYASET Mİ TERCİH EDİLECEK?
Ali Bayramoğlu, hükümetin kullandığı yeni söylemin doğuracağı sorunları tanımlarken, Türkiye'nin yakın siyasi geçmişinden de önemli bir hatırlatma yapıyor.
"Tehditkar söylemin bu çok ileri safhası, tekrar yaşamak istemediğimiz bazı sorunlara yol veriyor. Bunlardan biri Sedat Peker gibi insanlar. Sedat Peker'in temsil ettiği yer şiddet ve mafyatik ilişkilerdir. Mafyatik ilişkiler de Susurluk tipi siyaset anlayışıdır. Sedat Peker gibi bir anlayışın diliyle başbakan'ın dili birleşince gerçekten endişe dilecek bir durum ortaya çıkıyor. Umarım, bu dil bir an önce makul bir noktaya çekilir. Ancak anket sonuçlarına baktığımız zaman söylem daha da setleşecek gibi duruyor."