“Aklımın bir karış havada olduğunu biliyordum. Ama bir değil, çok karış havada olduğunu Silivri’ye getirildiğimde öğrenmiştim. Bedenim tutsak edildiğinde, çok karış havada olan aklım dışarda kalmış; çok geçmeden aranıza dönerek yaşadıklarınıza tanıklık etmişti.
Adana Aladağ’da küçük kızlarla yanarken, Dolmabahçe’de bombalanan genç babaların çocuklarıyla ağlamıştı. Reina’da taranan insanlarla düşmüş, dışlanan ve ötekileştirilenlerin yanında olmuştu. Ve aklım dün sabah koğuşumuzun penceresinden süzülerek ziyaretime geldi.
Sordum: “Türkiye Referanduma nasıl gidiyor?” diye… Bir karikatürle anlattı: “Direğe kelepçelenmiş kalecinin karşısında penaltı atışı için gerilmiş bir futbolcu… Tribünlerde ise İzmir Marşı.” “Hayırlısı olsun” dememi beklemeden, pencereden havalanarak, uzaklaştı Silivri’den. Önümüz bahar. Aklım yine sizde…”