ABD'nin yeni başkanı Donald Trump 20 Ocak'ta göreve başlamasının ardından, ayağının tozuyla, 7 Müslüman ülkesinin vatandaşlarına ABD'ye giriş yasağı getirdi. Kararın hemen ardından ABD'nin dört bir yanında Trump karşıtı protestolar alevlenirken, bundan sonraki sürecin nasıl işleyeceğine dair farklı yorumlar yapılıyor. İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır ile konuştuk.
‘KULAKTAN DOLMA BİR KÜLTÜRÜN ÜRÜNÜ'
‘ABD ZATEN GÖÇMENLERİN KURDUĞU BİR ÜLKE'
Trump'ın 7 Müslüman ülke vatandaşına ABD yasağı getirmesini 'çok ayrımcı ve IŞİD gibi örgütlerin işine de gelebilecek bir karar' olarak nitelendiren Çorabatır, "Amerika neticede belli değerleri öteden beri temsil eden bir ülke. Üzerine çektiği tüm eleştirilere rağmen, demokrasinin beşiği gibi bir durumda bugün için. Bu gibi değerlerin ayakta tutulduğu bir ülkeydi bugüne kadar. Bundan sonra ne olacak bilemiyorum. Göç konusunda da, kendisi zaten göçmenlerin kurduğu bir ülke. Tarihi boyunca göçmenlere, mülteci hukukuna sıcak bakmış ve o hukuku desteklemiş bir ülke. Bugüne kadar yüz binlerce, milyonlarca göçmeni aldı" tespitini yaptı.
‘ÇOK TEHLİKELİ BİR ADIM'
‘BU ARGÜMANLARIN EN GÜZEL YALANLAYICISI GERÇEKLER'
Mülteci hukukunun da göç politikalarının da ayrım gözetmeden genel kurallar çerçevesinde yürütülmesi gerektiğine vurgu yapan Çorabatır, ABD'de Müslümanların suç istatistiklerinin düşük olduğuna dikkat çekerek "Kimin terörist kimin sivil olduğunu ayırt edecek başka mekanizmalar var. Amerika'daki suç oranları istatistiklerine baktığımızda, Müslümanlar ya da şu veya bu grup ön planda değil. Kanada Başbakanı'nın camiye ateş açma konusunda bir yalanlaması oldu bir gazeteye. Medyanın Faslı, Tunuslu tanımlamasına ‘Bu bir terör atağıdır' diyerek yanıt verdi. Başbakan, bunun bir milliyet ile bir alakası olmadığını vurguladı haklı bir şekilde. Yani her ırktan, yaştan, cinsiyetten terör yapabilecek insanlar çıkabilir. Bununla bir grubu topluca mahkum etmek çok hatalı. Buna karşı argümanlarda da çok iyi bir dil kullanmak lazım. Gerçekler, bu argümanların en güzel yalanlayıcısı. Amerika'ya giden her gruptan insan başarılı olabiliyor, oraya katkı sunabiliyor, Amerikan ordusunda savaşabiliyor. Bunlar hakikaten çok tehlikeli, ırkçı yaklaşımlar. Trump, bunu nereye kadar götürebilecek bilemiyorum. Tehlikeli bir aşamaya girdi. Hızla yayılan, popülist bir trend olarak yabancı düşmanlığı var Avrupa'da. Şimdi bunun en güçlü ülkenin, süper gücün ideolojisi haline gelmesi bir endişe kaynağı olmalı" dedi.
‘KANIMIZA İŞLEMİŞ BİR İDEOLOJİ'
‘BU BİR MÜCADELE VE SÜRECEK'
Siyasi iktidarların da ırkçı ve ayrımcı ideolojileri beslemeye başladığı bir ortamda aşırılıkçı fikirlerin daha da rahat olarak ortaya çıktığına vurgu yapan Çorabatır, "Kurulan ulus devlet sistemi, sınırların çok katı olması, ülkenin egemenlik ilkesinin en vazgeçilmez unsur olması gibi faktörler bunu körüklüyor. Azınlıklar sorunu, bütün uluslararası anlaşmalara rağmen pek çok ülkede devam ediyor. Amerika, Kanada gibi göçmenlerin kurduğu ülkelerde buna daha az rastlanıyordu. Bunların her ülkede objektif olarak dile getirilmesi lazım. İnsan hakları STK'lerinin bu konuda, dengeli ve herkese yönelik eleştiri de yapması gerekiyor. Bu bir mücadele ve sürecek. Dünya kamuoyunda milliyetçi kapalı değerlerin olduğu, sınırlar aşan bir kitle var. Bir de insan haklarına dayalı evrensel değerlerin savunuculuğunu yapan, temelleri önceki yüzyıllarda atılmış bir akım var. Ama hâlâ bu ideolojik kavganın ortasındayız" değerlendirmesini yaptı.