Aktekin "Onların öğretmen olamazlarsa başka sektörlerde istihdamı için seçmeli derslerle transfer edilebilir beceriler edinmelerini düşünmeliyiz. Tarih okuyan artık müzeciliğe, turizm rehberliğine; Türk dili edebiyatı okuyan yerel gazetecilik ya da yayıncılığa; matematik okuyan bankacılık veya sigortacılığa yönelsin, özel sektöre gitsin. Her şeyi devletten beklemeyelim" dedi.
Hürriyet'ten Nuran Çakmakçı'nın haberine göre, Türkiye Özel Okullar Derneği'nin Antalya'daki ‘Eğitimde Öngörüler' sempozyumunda konuşan Aktekin, şunları söyledi:
'HER ŞEYİ DEVLETTEN BEKLEMEYELİM'
"Her üniversite bitiren iş beklentisiyle hayata atılıyor. Rakamlar ortada. Öğretmen olarak atanmayı ümit eden 1 milyona yakın aday var. Eğitim fakültesinde okuyan 228 bin, fen-edebiyat ve ilahiyat fakültelerindekilerle birlikte 100 bin civarında, formasyon alanlarla yaklaşık 1 milyon aday atamayı devletten bekliyor. Oysa ihtiyacımız 100 bine yakın. Onların öğretmen olamazlarsa başka sektörlerde istihdamı için seçmeli derslerle transfer edilebilir beceriler edinmelerini düşünmeliyiz. Tarih okuyan artık müzeciliğe, turizm rehberliğine; Türk dili edebiyatı okuyan yerel gazetecilik ya da yayıncılığa; matematik okuyan bankacılık veya sigortacılığa yönelsin, özel sektöre gitsin. Her şeyi devletten beklemeyelim. Özel sektör de atama bekleyen 1 milyonluk öğretmen havuzundan faydalanmalı, kolejler buradan öğretmen almalı, üniversiteler araştırma görevlisi olarak yararlanmalı.
'92 EĞİTİM FAKÜLTESİ'
'TEK ALTERNATİF KAMU MU?'
"Fizik KPSS'de Türkiye birincisi olan biri, kamuda alım olmayınca ‘Birinciyim ama atanamıyorum' diyor. Tek alternatifi memurluk mu? Gerçekten birinci ise birçok üniversitenin bilim kurulundan, kolejlerden davet gitmeliydi. 10 yıl sadece KPSS'ye girenler var. ‘Öğretmensin başka şey olamazsın' diye şartlandırdığımızda kötülük yapıyoruz. Tanımları değiştirmeliyiz. Eğitim fakültesi mezunu herkes hem reel şartlardan, hem ihtiyaç azlığından öğretmen olamaz. Eğitim fakültesini bitiren herkesin yapı, altyapı, kişilik olarak öğretmenliğe uygun olmayabileceği kabul edilmeli."
ÖĞRETMENLERE: MÜFREDATI SORGULAMADAN UYGULAMAYIN
"İstediğiniz kadar eğitim reformu yapın, müfredat değiştirin, kağıt üzerinde güzel düzenlemeler hazırlayın, bunun sınıfa yansımasını öğretmen niteliği belirliyor. Öğretmenler değişim çabasını benimsememişse, içselleştirmemişse, katkı sunacak donanımı yoksa hiçbir eğitim girişiminin başarılı olması mümkün değil. Bakanlığımız bu bilinçle hareket ederek, özellikle öğretmen niteliğini artırmaya dönük faaliyetler yürütüyor. Bunlarda ana paydaşımız eğitim fakülteleri. Ayrıca TÜBİTAK ve TÜBA gibi kuruluşlarla bunları zenginleştirmeye çalışıyoruz. Bakanlığımız bu yıl müfredatı askıya çıkardı. Bu programların sınıfa yansıması süreç içerisinde bazen sıkıntıya uğruyor, bunun sebepleri düşünülmeli. Öğretmenlerimizin önüne gelen müfredatı veya ders kitabını hiç sorgulamadan, incelemeden, kağıt üstünde olduğu gibi aynen alıp uygulamasını istemiyoruz. Bu müfredatın veya ders kitabının öncelikle yorumlayıcısı olmalısınız. Müfredatın, kitabın sınıf ve öğrenci özelliklerine uyup uymadığının kontrolünü siz yapacaksınız. Kendi sınıf ve öğrenci ihtiyaçlarınıza göre dönüştürerek kullanacaksınız. 2004'teki müfredat değişiminde uygulamaya geçiremediğimiz husus buydu."