'Sputnik.Görüşler' projesi kapsamında yapılan araştırmaya göre, Avrupalıların çoğu AB'nin dış tehditlerden korunması için ABD'nin ve NATO'nun yardımına ihtiyaç duyduğunu düşünürken, ABD'lilerin yarısından daha azı bu görüşü paylaşıyor.
ABD'nin ve NATO'nun desteğine ihtiyaç olduğunu düşünenler arasında ilk sıralarda Polonyalılar, İtalyanlar ve Almanlar var.
AB ülkeleri vatandaşlarının, ülkelerinin savunmaya muhtaç durumda görmeleri ve ABD ile NATO'nun desteğinin gerekli olduğunu düşünmelerine yol açan etkenler neler?
Siyaset bilimci ve yazar Doç. Dr. Barış Doster, AB'ye daha sonra katılan eski Doğu Bloku ülkelerinde NATO'nun kendilerini koruyacağına dair inancın daha yaygın olduğunu, Fransa gibi muhalif hareketlerin güçlü olduğu ülkelerde ise bu oranın düştüğüne dikkat çekti.
‘SOĞUK SAVAŞ ALGISI'
Devlet kapasitesi, yakın ve uzak siyasal tarihle de alakalı bir yaklaşımın söz konusu olduğunu belirten Doster, "Ancak genel olarak baktığımızda ister Avrupa'nın eski ülkeleri, zaten NATO üyesi olan ülkeleri; isterse son yıllarda AB ve NATO üyesi olan eski Varşova Paktı ülkeleri, hepsinde ‘NATO bizi korur, savunur' şeklindeki algı yüzde 53 ve daha yukarısında. Bu tamamen bir Soğuk Savaş algısı" dedi.
ABD vatandaşlarının yüzde 48'nin ‘NATO, AB'yi korur' dediğini ve bu oranın az olmadığını ifade eden Doster "NATO deyince biz öncelikle ABD'yi anlıyoruz; ABD'nin silahlı gücü ve mali yardımlarını anlıyoruz. Evet, yüzde 50'nin altında bir oran ama bu da çok güçlü. Demek ki ABD'lilerin yaklaşık yarısı, aynen İkinci Dünya Savaşı'nda olduğu gibi kendilerine Avrupa'yı korumakla yükümlü hissediyorlar ve ‘NATO, Avrupa'yı koruyabilir' diye düşünüyorlar" dedi.
‘NATO EMPERYALİST YÜZÜNÜ AB VE ABD'DE BİR ÖLÇÜDE SAKLAYABİLİYOR'
"NATO gibi ABD emperyalizminin savaş aygıtı olan, işgal örgütü olan bir teşkilat Soğuk Savaş bittikten çeyrek yüzyıl sonra, Varşova Paktı dağıldıktan, SSCB tarihe karıştıktan, Berlin Duvarı yıkıldıktan, Doğu bloku çöktükten 26 yıl sonra bile halen Avrupa'da yüzde 50'nin üzerinde destek görüyorsa, bu NATO'nun kamu diplomasisi, psikolojik harp, toplum mühendisliği anlamında gerçekten başarılı şekilde çalıştığını gösteriyor. O emperyalist yüzünü, ABD'nin araçsallaştırdığı o işgal ve talan örgütü yüzünü Avrupa'da, Amerika'da bir ölçüde de olsa saklamayı başardığını gösteriyor."
‘NATO'YA MEŞRUİYET ÜRETİLMESİ ÇABALARI ETKİLİ'
Polonyalılar, İtalyanlar ve Almanların yüksek oranda bu türden bir desteğe ihtiyaç olduğunu düşünmeleri ile NATO'nun güncel politikaları arasında ne tür bir ilişki olduğu sorusunu yanıtlayan Barış Doster, Soğuk Savaş sonrasında NATO'ya meşruiyet üretilmesi çabalarının etkili olduğunu söyledi:
"ABD'nin küresel ölçekteki gücüne güveniyor. İkincisi, Soğuk Savaş sonrasında NATO'ya psikolojik olarak gerekçe; meşruiyet, siyasal temellendirme aracı olarak, bir sürü tehdit icat edildi. Bu küresel terör oldu, siyasal İslam, insan hakları ihlalleri, sınır aşan sular, göçmen kaçakçılığı oldu vesaire. Demek ki, NATO bizi korur algısına kapılan Avrupalılar, NATO'nun kendisini ayakta tutmak için ürettiği, adeta icat ettiği, bir kısmı da tamamen algı düzeyinde kalmış bu tehditlerden, tehlikelerden fazlasıyla etkilenmişler."